CİHAN
Saatler mi geçti bilmiyorum. Sadece öylesine oturup, Mısra'ya güç vermeye çalışıyordum. Çünkü onun güce ihtiyacı vardı, bizim gücümüze.
Hasan başını Rengin'in omzuna koymuş kapıyı izliyordu, Sina başını Serra'nın kucağına koymuş kapıya bakıyordu. Annelerimizin babalarımız gelmişlerdi, bir köşede uyuyorlardı. Ben ise yanımda Bensu ile oturuyordum öylece.
Sonra ameliyathanenin kapısı açıldı, bir doktor çıktı. Hepimiz başına toplandık ve dudaklarına kitlendik.
"Biz elimizden geleni yaptık, kurşunu çıkardık. Yoğun bakıma aldık, 24 saat kritik bir süreçten geçecek, ya bu süreçte aramıza geri dönecek ya da..." Doktor duraksadı.
"Ya da ne ?" Dedi Sina gözlerim dolarken.
"Her şeye hazılıklı olun." Doktor sanki bu cümleyle elini kalbime daldırıp uzaklara attı.
"Peki görme hakkımız var mı ?" Diye sordu Ömer.
"Sanmıyorum."
"Lütfen, size yalvarırım ! Onun bize ihtiyacı var !" Dedi Ömer yalvararak. "Aramızda dönmesi için, bize ihtiyacı var !"
"Sadece 3 dakika ve bir kişi o zaman." Dedi doktor. "Ve bilinci açık olabilir, sizi duyabilir."
"Ben gideyim." Dedim herkese bakarak. "Lütfen !" Ömer sandalyeye geçip oturdu, diğerleri de onayladı.
Doktorla birlikte bir odaya girdim. Bana bir şeyler giydirdi sonra kapıyı açtı. Ve oradaydı işte, minicik bedeni koca yatakta makineleri bağlı yatıyordu. Bemnçbeyazdı. Gözlerimden yaşlar akmaya başladı ve anında çıktım odadan.
"Ben cesaret edemeyeceğim." Dedim çaresizlikle. Doktor onayladı ve üstümdekileri çıkardı.
"Ne oldu ?" Dedi Hasan endişeyle.
"Cesaret edemedim." Dedim dudağımı ısırıp.
"Ömer gitsin o zaman, o çok mahvoldu." Dedi Sina. Ömer'in gözlerinin parladığına şahit olmuştum.
ÖMER
Gitmeyi herkesten çok istiyordum ama sırayı Cihan'a vermiştim. Cihan da cesaret edememişti. Anlıyorum onu, çok ağır bir görüntü olmalı. Evimize neşe getiren, neşe dolu bir kızı, bembeyaz yatakta görmek... Çok acı.
Ama arkadaşlar benim gitmemi istediğinde başka kimseye vermek istemedim sıramı. Doktor bana bir şeyler girdi ve kapı açıldı, içeri girdim, yıkıldım...
Bembeyaz, koca yatakta, tek başına yatıyordu. Yatağının ucuna geçtim ve yere çöktüm.
"Kuzum..." dedim gözyaşlarıma hakim olmaya çalışırken. "Niye aptal gibi ağlıyorsam ? Kötü enerjim sana geçecek şimdi." Deyip gözyaşlarımı sildim.
"Bak herkes dışarıda seni bekliyor. Cihan, Sina, Hasan, Cihan'ın anne babası, benim annem, Hasan ve Sina'nın anneleri. Bak seni bu kadar seven varken, bizi bırakıp gitmen haksızlık olmaz mı ?" Gözyaşlarımı tutamadım. "Herkes umutla uyanmanı bekliyor, lütfen aramıza gel Mısra, hem ben sana bir şey itiraf edeceğim." Sıkıntılı bir nefes verdim. "Bu itiraf edeceğim şey canını yakacak ama, bilmelisin. Eğer sen aramıza dönmezsen ve ben kalbimdekileri sana dökemezsem... Olmaz Mısra, olmaz ! Gelmelisin aramızda, dönmelisin. Bizi böyle bırakıp gidemezsin. Herkes seni bekliyor, bunca seven insanı bırakıp gitme olur mu ?
Elini alıp öptüm. "Lütfen uyan Mısra." Alnımı yatağa yasladım ve gözyaşlarımı saldım. Birden tuttuğum elinde bir hateketlilik oldu. Hemen başımı kaldırıp yüzüne baktım, gözleri kapalıydı ama eli hareket etmişti, eminim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev Arkadaşımız Bir Kız
Teen Fiction1 kız ve 4 erkek aynı evde yaşamak zorunda kalırlarsa neler olur ? Küçüklükten beri kanka olan Hasan, Cihan, Ömer ve Sina. Ailesi terk ettiği için evsiz kalan Mısra. Eğleceli, komik ve romantik olan bu hikayeyi okumaya ne dersiniz ? **** Evet, Mısra...