42 • Dönüş

9.9K 602 182
                                    

ÖMER

1 gün daha Ankara'da kalmıştık. Mısra ablasıyla vakit geçirmişti, biz de bizimkilerle Ankara'yı gezip kaybolmuştuk. Şimdi ise terminalde otobüsün gelmesini bekliyorduk.

Otobüs geldiğinde Mısra ablasıyla vedalaştı ve otobüse bindik. Kendi sıralarımıza geçip oturduk. Bu sefer benim yanıma Hasan, Cihan'ın yanında Sina oturmuştu. Mısra'nın yanına ise mavi gözlü bir genç adam oturmuştu. Kahretsin ki çok yakışıklıydı.

Hasan bana doğru eğildi. "Oğlum şimdi Mısra bıraktı ablasını Ankara'ya, e bundan sonra ne olacak ?"

"Nasıl 'ne olacak' ?"

"Yani ayrı mı yaşayacaklar oğlum ? Zaten yeni kavuştular."

"Bilmem. Belki de ablası taşınacaktır İzmir'e." Dedim omuz silkip.

"Olabilir." Deyip geri çekildi Hasan.

Mısra'nın ablası buraya taşınacak olursa, Mısra bizden ayrı bir evde mi yaşayacak ? Yok artık.

"Ya Cihan neden aramıza tren kadar mesafe koyuyorsun hayatım, yanaş biraz." Diyen Sina'yı duydum ve güldüm.

"Ya sabır, ya sabır." Cihan'ı o kadar iyi anlıyordum ki.

"Cihan, çok ayıp, karına yanaşsana !" Diyerek dalga geçti fırsatçı Hasan da.

"Sus Haşaş !"

"Bana haşaş deme lan ! Sadece Mısra diyebilir !" Diye gürledi Hasan.

"Tamam Haşaş."

"Oğlum bak, yapma." Cihan kahkaha attı. Ben de kıkırdadım.

"Atla eşek çiftleşmiş, sen oluşmuşsun Cihan katırı !" Hasan bunu deyince, Cihan'ın sinir ibresi fırladı yukarı. Daldırdı elini koltukların arasından bizim kısma, yakaladı Hasan'ın yakasını. Son anda tutup çektim elini.

"Cihan sakin ol kanka yaa, ne uyuyorsun bu insansı varlığa ?" Dedim gülerken.

"Ömer, seni döverim." Dedi Sina da alakasızca.

"Sana ne oluyor lan ?" Dedim ben de sinirle.

"Az önce fırsattan istifade, Hasan'ı kurtarma bahanesiyle Cihan'ın elini tutup ona yavşadın, saçını başını yolarım senin be !" Dediğimde Hasan kahkaha atmaya başladı.

"Ulan ben hayatımda senin kadar beyinsiz bir insan görmedim. Ulan beyin nakli diye bir şey çıksa ilk sana yaparlar. İnsanlar içim tehlikesin sen !" Dedim.

"Aman sen çok beyinlisin zaten." Deyip hıhladı Sina da. Sonra yabancı bir ses geldi yakınımızdan.

"Ben de çok sıkılıyorum, uyumayı dene." Arkalara baktığımda yakışıklı çocuğun Mısra ile konuştuğunu gördüm.

"Ya ben yolculaklarda uyuamıyorum pek." Dedi Mısra da karşısındaki çocuğa.

Kıskançlık damarlarım kabarmıştı.

"İnanır mısın, ben de öyleyim." Deyip güldü çocuk da. "Bu arada ismin neydi senin ?"

"Mısra, senin ?"

Ev Arkadaşımız Bir KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin