ÖMER
Mısra'nın göz kapaklarında bir hareketlenme oldu, sonra açtı gözlerini. Hepimiz sevinçle başına toplandık.
"Mısra iyi misin ?"
"Sonunda !"
"Kuzum !"
Gülimsedi. Gözlerini daha da açtı sonra. O güzel koyu mavi parlak gözlerini...
"İyiyim ben..." Deyip doğruldu ve oturur vaziyete geçti.
Hemşire çağırdık, hemşire bitmiş serumu çıkardı ve gidebileceğimizi söyledi. Biz de tek kelime etmeden taksiye atlayıp eve geldik.
Hepimiz koltuklara geçtik -Caner de bizimle gelmişti- Mısra derin nefesler almaya başladı. Yumruğunu sıktığını gördüm.
"İyi misin ?"
"Benim Ankara'ya gitmem lazım." Dediğinde ise hepimiz küçük çaplı birer şok geçirdik.
"Ankara mı ?" Dedi Hasan hepimizin iç sesine tercümanlık yaparak.
"Evet, ablamı ve 'babamı' görmek istiyorum." Baba derken elleriyle tırnak işareti yapmıştı. Buna pek hazırmış gibi görünmüyordu, ama o hazırlıksız yakalanmayı seviyordu tabi.
"Olmaz." Dedi Cihan, ona katılıyordum.
"Hayır efendim olur, kararları ne zaman benim adıma vermeye başladınız siz ?" Şaşırdım bu kararlığına.
"Bence de olmaz." Dedi belki de ilk kez konuşan Sina.
"Bana göre olur, ben giderim sorun yok." Dediğinde ise Hasan'ın sinirlendiğini gördüm. Birden ayağa kalkıp alkış tutmaya başladı. Hepimiz şaşkınlıkla ona döndük.
"Senin bu zekanı alkışlıyorum geri zekalı ! Gerçekten Einstein bu kadar zeki değildi." Dedi sonra alkışı bıraktı. "Tamam git, bayıl bayıl gel, ama seni bayıldığında hastaneye götüren biz olmayacağız onu da bil !" Deyip oturdu yerine.
"Biz senin bayılmandan her defasında sana bir şey olacak diye korkmaktan yorulduk artık görmüyor musun ? Biraz da bizi anla, sen gidiyorsun ama acısını biz çekiyoruz." Dedim ben de kendimi tutamayıp.
"Bakın size yemin ediyorum bayılmayacağım, kendimi tutacağım, lütfen !" Dedi yalvarırcasına. "Yalvarıyorum, bu kadar ilerlemişken geri dönmeyelim, ne olacaksa olsun."
Kimse bir şey demedi uzun bir süre. Ama sonra Caner bozdu sessizliği. "Mısra haklı, zaten alıştı sarsılmaya, eğer araya zaman koyarsak canı daha çok yanar, Ankara'ya gitmeli."
Yine o sessizlik oluştu. "Biz de geliyoruz tabi ?." Daha çok soru sorar gibiydi Sina.
"Hayır, gerçekten gelmenize gerek yok, bakın çok ciddiyim."
"Saçmalamanın sınırını aşıyorsun, Einstein mezarında takla atıyor." Dedi Hasan. "İyi peki gidelim hangi cehenneme gidiyorsak."
"Bak mecbur de-''
"Sus artık !" Diyerek Mısra'nın lafını kesti Sina.
"Önce okuldan izin almalıyız tabi." Dedim ben de.
Ve işte Ankara'ya gidecektik.
***
2 Gün Sonra
Hasan ve Sina ailelerini çağırıp bizim adımıza da izin almışlardı. Ailemizin bizden uzak olduklarını bildikleri için, bizim ailemizle sadece telefonla görüştüler.
Şimdi ise terminalde bineceğimiz otobüsü bekliyorduk.
"Ciddi ciddi Ankara'ya gidiyoruz, ben şok." Dedi Sina gülerek.
![](https://img.wattpad.com/cover/151233609-288-k135745.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev Arkadaşımız Bir Kız
Teen Fiction1 kız ve 4 erkek aynı evde yaşamak zorunda kalırlarsa neler olur ? Küçüklükten beri kanka olan Hasan, Cihan, Ömer ve Sina. Ailesi terk ettiği için evsiz kalan Mısra. Eğleceli, komik ve romantik olan bu hikayeyi okumaya ne dersiniz ? **** Evet, Mısra...