Ablam ve babama bakan annem, anneme şaşkınlıkla bakan babam ve ablam; olaylara seyirci kalan kuzularım ve ben. Şimdi herkes yüzleşecekti, her şey ortaya çıkacaktı.
İlk hareket annemden geldi. Annem yavaş yavaş ayağa kalktı, uzun bir süre ablama baktı. Ardından koşarak babamın yakasına yapıştı.
"Hani ölmüştü o, hani ölmüştü Ahmet !" Şaşkınlıkla kocaman aralandı gözlerim. Ölmüş müydü ? "Bana Evren'in öldüğünü söylemiştin Ahmet !" Babamın yakasını bırakıp ablama döndü annem. Olayları asla anlamlandıramıyordum. Annem ablamı öldü mü sanıyordu ?
Ablamın gözleri çoktan çeşme olmuştu. Annem ellerini yanaklarına koydu ablamın. Uzun uzun baktı gözlerine, hasret gidermek ister gibi. O an hissettim annemin içindeki kor ateşi, evlat acısını. Öldü sandığı kızının karşısında dikiliyor oluşu onu yıkmıştı.
"Kızım..." Dedi kısık sesle. Bir süre öyle kaldılar sonra annem sıkı sıkı sarıldı ablama, hiç ayrılmamışlar gibi, ayrı kalmamışlar gibi, birbirlerinden hiç kopmamışlar gibi.
Ama ablam tepki vermedi. Hatta itti annemi geriye. "Sen beni bebekken bıraktın." Dedi hıçkırıklarının arasında. "Sen benim annem değilsin." Ablam o kadar çaresizdi ki, o kadar yıkılmıştı ki annemi görünce... Koşup sarılmak istedim.
"Evren, sana yemin ederim ben bırakmadım seni kızım. Bu adam bana öldüğünü söyledi." Tekrar sarıldı annem ablama. "Kızım, yavrum, canım..." Kokladı onu, kokusunu içine çekti, öyle sıkı sarıldı ki, ben hissettim o merhameti. Uzun süre sarıldı annem ablama, ablam tepki vermiyordu. Ağlıyordu sadece, hıçkıra hıçkıra. Nasıl canı yanıyordu, nasıl yıkılıyordu... Onun canı yandıkça, benimki de yanıyordu.
Geri çekildi annem, alnını ablamın alnına dayadı. İkisi de ağlıyordu hıçkıra hıçkıra. Ben de ağlıyordum onların haline, kendi halime.
"Sana yemin ederim..." Diye fısıldasığını duydum annemin. "Yemin ederim öldün sanıyordum." Saçlarını okşadı şefkatle. "Bebeğim... Yavrum." İçim yanıyordu onların bu haline, kül oluyordum sanki. Ömer kolunu omzuma attı sardı beni güven vermek için, ama bana güven vermesi gereken kişi o değildi. "Buradasın, nefes alıyorsun." Bir hıçkırık koptu annemin boğazından. "Yaşıyorsun... Ölmedin." Dayanamayıp arkamı döndüm. Cayır cayır yanıyordum, canım yanıyordu, yıkılıyordum. "Kızım..."
"Anne..." Dedi sessizliğini bozan ablam. "Beni terk ettiğine inandım hep. Özür dilerim anne, bilerek bulmadım seni, özür dilerim."
"Şştt... Senin bir suçun yok bebeğim." Annem ablamı bırakıp babama döndü. "Bana onun öldüğünü söylemiştin !" Dedi titreyen sesiyle. Ardından babamın yakasına yapıştı. "Bana evladımın öldüğünü söyledin sen ! Beni evladımdan ayrı bıraktın ! Ben onu büyütemedim şerefsiz !"
"Evren'i bana vermeyecektin. Onu o adamla büyütecektin, Mısra'ya yaptığın gibi." Dedi babam bakışlarını bana çevirerek. "Mısra'yı bana göstermedin, Evren'im benimle olsun dedim."
"Niye seninle büyütseydim ki ? 5 kuruş paran yoktu."
"Bir dakika ya !" Diyerek girdim araya. "Sen ona 5 kuruş paran yok diyorsun ! Sende 5 kuruş merhamet var mı acaba ?" Dedim anneme doğru dolu gözlerimle. Beni terk edip gittin, şimdi burada ablama annelik tiyatrosu yapman çok komik." Hasan'ın ellerini omuzlarımda hissettim. Susmamı söylüyordu ama susmayacaktım.
Bugün ben susmayacaktım !
"Pardon da siz ablam ve benim hayatıma sıçtınız ! Hayatımız yalan olmuş ikimizin de ? Siz daha neyden bahsediyorsunuz ? Bakın şu arkamdakiler olmasa tek başımaydım ben, yalnız başıma sokaklarda, düşünün ya !" Histerik şekilde güldüm. Delirmiştim. "Sen beni terk edip git, sonra burada çocuk büyütme tiyatrosu yap." Güldüm yine. "Hayatımdaki tek gerçek ablam, onu da çok geç buldum zaten. Benim ne bir annem var ne de bir babam. Bunu anlayın. Benim tek ailem ablam ve arkamdakiler.
![](https://img.wattpad.com/cover/151233609-288-k135745.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev Arkadaşımız Bir Kız
Teen Fiction1 kız ve 4 erkek aynı evde yaşamak zorunda kalırlarsa neler olur ? Küçüklükten beri kanka olan Hasan, Cihan, Ömer ve Sina. Ailesi terk ettiği için evsiz kalan Mısra. Eğleceli, komik ve romantik olan bu hikayeyi okumaya ne dersiniz ? **** Evet, Mısra...