Salona girdiğimde bizimkilere doğru yürürken bir el tuttu belimi. Daha kim olduğuna bakamadan dans edilen yere sürüklendim. Ömer'di bu ! Elimi avucunun içine alıp diğer elini de belime koydu. Boşta kalan elimi ise omzuna yerleştirdi.
"Ne yapıyorsun ? Bıraksana beni !" Dedim sinirle çırpınırken. "Hem sen niye geldin ya ? Hani gelmiyordun ?"
"Gelmek istedim. Bu arada çok güzel görünüyorsun. Büyülendim." Göz devirdim sadece. Ona çok sinirliydim şu an.
"Bırak, dans etmek istemiyorum seninle !" Hala bırakmıyordu beni. Zorla dans ettiriliyordum !
"Kiminle dans etmek istiyorsun ? Kuzey'le mi ?" Sinirlendiğini sıktığı dişlerinden anlayabiliyordum.
"Hıı aynen." Dedim ben de öfkeyle. Gözlerini gözlerime çevirdiğinde gözlerinin içi alev alev yanıyordu. "Bak, sen Nihal'le dans ederken ben de aynen senin şu halin gibiydim."
"Nezake-"
"Başlarım şimdi nezaketine ya ! Evlenme teklifi ettiğinde de nezaketen kabul mu edeceksin Ömer ?!" O kadar sinirliydim ki, elim titriyor bile olabilirdi. Ömer'in gözlerindeki sinir yatışmıştı ve bu da yetmezmiş gibi gülümsüyordu. "Ne gülüyorsun, komik bir şey mi var ?"
"Çok güzelsin." Deyip iç çekti. Normal şartlarda olsa kollarına eriyip giderdim ama şu an sinirliydim. Sadece göz devirmekle yetindim. "Mucize gibisin." Susar mısın, sinirlenemiyorum.
"Sana çok kırgınım Ömer. Böyle sözlerle kendini affettirebileceğini sanma. Çok hem de çok kırgınım." Dedim ciddiyetle. Öfkem azalmıştı ama yerini hüzüne bırakmıştı. "Bırakır mısın, dans etmek istemiyorum seninle."
Ömer dans etmeyi bırakıp elimden tuttu ve beni salonun çıkışına doğru peşinden götürmeye başladı. "Nereye gidiyoruz ya ? Gelmek istemiyorum seninle !"
Salonun arka çıkışından çıktığımıza büyük bir havuz karşıladı bizi ve rengarenk ışıklar. Burası çok güzeldi. Rengarenk ışıklar, havuz ve çiçekler... Büyüleyiciydi.
Büyülendiğimi belli etmemek adına kollarımı göğsümün altında birleştirdim. "Niye geldik buraya ?" En iyi tarafı ise kimsenin olmayışıydı.
Elimden tutup havuzun kenarına geldik. "İçeri girmek istiyorum." Bir şey demeyip elleriyle ellerimi tuttu.
"Mısra... Ne Nihal, ne de başka bir kadın. Kimse senin bendeki yerini alamaz. Sen çok başkasın bende, kimseye sana karşı beslediğim duyguları besleyemem. Sen benim ruhumu iyileştirdin, çok başka bir adam yaptın beni. O kadar şey yaşadık, ayrı kaldık ama bunları aşabildik. Şimdi böyle küçük şeyleri de aşabilmemiz lazımken biz bu küçük şeylerde takılıyoruz. Yapmayalım Mısra, birbirimizi kırmayalım. Kalbini kırdıysam özür dilerim ama seni çok seviyorum ve kaybetmek istemiyorum. Boş verelim her şeyi sevgilim. Boşuna kırılmayalım. Biz birbirimizi bu kadar severken, kimse giremesin aramıza. Lütfen." Gözlerim dolmuştu. Gülümsedim. Gerçekten birbirimizi boşuna kırmaya ne gerek vardı ki ? O kadar şey aşmışken böyle küçük şeylerde takılı kalmamalıydık.
Parmak uçlarımda yükselip dudaklarımı Ömer'in dudaklarıyla birleştirdim. Öyle büyülü bir andı ki bu... Eriyip gidiyordum sanki. Tüm sesler susmuş, zaman durmuştu sanki. Geri çekilip sıkı sıkı sarıldım ona. O da güven veren kollarıyla sardı bedenimi. Bir daha hiç bırakmayacakmış gibi sarılıyordu bana. Ben de ona...
"Nasıl ya ?" Kulağıma gelen sesle arkamı döndüm korkuyla. "Siz..."
Bu Sina idi. Bizi görmüştü böyleyken. Her şeyi anlamıştı. Bu hiç iyi olmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev Arkadaşımız Bir Kız
Novela Juvenil1 kız ve 4 erkek aynı evde yaşamak zorunda kalırlarsa neler olur ? Küçüklükten beri kanka olan Hasan, Cihan, Ömer ve Sina. Ailesi terk ettiği için evsiz kalan Mısra. Eğleceli, komik ve romantik olan bu hikayeyi okumaya ne dersiniz ? **** Evet, Mısra...