CİHAN
Söylemiştim ! Herkes duysun ! BEN SÖYLEDİM ! Her şeyi göz önüne alarak söyledim. Kalbim durmuştu artık, vücudumu ise hissetmiyorum, elim ayağım titriyor. Mısra'nın o koyu mavi okyanusu yanıklarına akın etmişti. Onu ağlatmıştım.
Mutluluktan mı yoksa...
Yoksa'ları bir kenara atmak istiyordum şimdilik. Her şey Mısra'nın dudaklarından çıkacak kelimelere bağlıydı.
Ya içimdeki hisleri kendi kalbine taşıyacaktı, ya da o hisleri teker teker vuracaktı. Yanaklarımda bir ıslaklık hissettim.
Niye ağlıyorum şimdi ?
Mısra sulu gözleriyle ağzı açık bir şekilde bana bakıyordu hala. Ben de ona.
"Mısra bir şey söyle yalvarırım." Dedim titreyen sesinle, çaresizce. Boğazıma bir yumru oturmuştu, gitmek bilmiyordu.
"Bilmiyorum." Diye fısıldadı. Gözlerini kaçırdı.
"N-Neyi bilmiyorsun ?" Diye fısıldadım aynı şekilde. "Ş-Şu an e-elim ayağım titriyor...n-ne yapacağımı bilmiyorum. B-bir şey söyle." Dedim çaresizce.
"B-ben ne diyeceğimi bilmiyorum." Ayağa kalktı bende hemen ardından kalktım. O yürümeye başladı.
"Nereye gidiyorsun ?" Cevap vermedi... Öylece ilerledi. Hemen peşinden koşup onu belinden tutup kendime çektim ve alnımı alnına yasladım. Gözyaşlarım gözyaşlarına karşıyordu.
"Lütfen bir şey söyle." Dedim. Sustu, canım acıdı. Başka çarem yoktu.
Gözlerimi kapadım, titreyen ellerimi belinden çekip yanaklarına götürdüm. Dudaklarımızın arasındaki mesafe azalırken artık yaşadığımdan bile emin değildim.
Belki hepsi bir rüyaydı.
Dudaklarımızın arasındaki mesafe kapanıyordu ki önce ellerimden yanakları ayrıldı, sonra dudaklarımdan dudaklarını uzaklaştırdı. Açtım gözlerimi.
"Ö-Özür dilerim." Dediğinde ise kalbini uzaklaştırdı kalbimden. "Özür dilerim senden çok özür dilerim." Dediğinde burukça gülümsedim.
"Ö-Özür dileme... S-Senin elinde değil." Dediğimde daha da ağladı.
"Gerçekten benim için çok değerlisin, seni çok seviyorum ama..."
"Başka biri mi var ?" Diye sordum ağlarken.
"Cihan..." Ona doğru eğilip yanağında minik bir öpücük kondurdum ve sıkı sıkı sarıldım ona canını yakmamaya çalışarak.
Kalbim yok oluyordu o an. Yok oluyordu...
Sıkıca kapadım gözlerimi hala ona sarılırken.
Yağmur yağıyordu, umursamadan sıkıca sarılıyordum. Elim ayağım titriyor, kalbim üşüyor, bedenim titriyor, kollarımda sevdiğim kadın, sonsuzluğa doğru savruluyoruz. Hiç kimse yok, sağ tarafımızda deniz yok, sol tarafımızda bank yok, bankın yanındaki o küçük ağaç yok, sadece o var.
Geri çekildim ve her şey varolmaya başladı etrafımda.
"Cihan çok ö-" Ellerimi dudaklarına götürdüm.
"Lütfen özür dileyip durma, zaten berbat hissediyorum kendimi.""Benim yüzümden."
"Hayır. Haddini bilmez kalbim yüzünden. Hem boşversene ya." Deyip gülümsedim.
"Eğer bir gün kendini yalnız hissedersen, sevilmediğini, yok sayıldığını hissedersen, ya da ne bileyim işte. Küçük olduğunu felan hissedersen bana gel." Deyip kalbimi gösterdim. "Çünkü burada çok büyüksün." Güli sedim tekrardan. "Ve ben hep yanında olurum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev Arkadaşımız Bir Kız
Novela Juvenil1 kız ve 4 erkek aynı evde yaşamak zorunda kalırlarsa neler olur ? Küçüklükten beri kanka olan Hasan, Cihan, Ömer ve Sina. Ailesi terk ettiği için evsiz kalan Mısra. Eğleceli, komik ve romantik olan bu hikayeyi okumaya ne dersiniz ? **** Evet, Mısra...