MISRA
Elimdeki kağıdı defalarda okudum, defalarca baktım o % sayısına, defalarca, defalarca.
Her defasına daha da sarsıldım, daha da şaşırdım, daha da afalladım. Ağladığımı, yanağımdaki ıslaklıkla hissettim. Tüm bedenim uyuşmuştı, dünya dönmeyi bırakmıştı, güneş bana sırtını dönüp başka tarafa ışık verip, beni karanlığa boğmuştu.
%99
%99
%99
Evet orada %99 yazıyordu ve ben o kişiyi daha tanımıyordum bile. Varlığından haberim yoktu bile. Kağıt elimden kayıp giderken başımın döndüğünü hissettim, ardından midemin ağrıdığını, daha da yıkıldığımı...
Benim bir ablam vardı !
Ve varlığından bile haberim yoktu.
"Mısra iyi misin ?" Diye bir ses geldi uğultulu, kimin söylediğini kavrayamadım.
Ardından elime başkasının eli değdi. "Mısra toparlanmalısın, ablanı görmen lazım, kendine gelmelisin kuzum."
Cesaret edemezdim ki...
Kafamda milyonlarca soru birikmişti. O bunca zamana kadar neredeydi, onu benden nasıl sakladılar, onu neden benden sakladılar, o şu an neredeydi, onun adı neydi ?
"Mısra, bak ben nerede yaşadığını biliyorum ablanın. İsmini de biliyorum. Eğer şu an kendini bunlara hazır hissediyorsan sana şimdi söyleyeceğim, ama eğer hazı hissetmiyorsan, başka istediğin bir zaman gelebilirsin."
"H-Hayır... Ben onu bilmek istemiyorum." Deyip yürümeye başladım. Nereye gittiğimi bile bilmiyordum. Sadece yürüyordum. Saçlarımı çekip bunların hepsinin kabus olmasını diledim, evet bu bir kabustu. Ama ben bu kabustan hiçbir zaman uyanmayacaktım, bu kabus sonsuzdu, asla bitmeyecekti.
Kolumdan tutuldum. "Mısra, nereye gidiyorsun ? Taksi durağı şurada."
"B-Ben gitmek istemiyorum." Dedim titreyen sesimle.
"Tamam... Nereye istersen oraya gidelim."
"B-Ben hiçbir yere gitmek istiyorum." Tam da buydu. Bulunmak istediğim yer, hiçbir yerdi.
Hiçbir yerde bulunmak istiyordum, olmayan bir yer. Gidecek bir evim varken, ben hiçbir yeri tercih ediyordum.
Bilmediğim bir şehirde, bilmediğim bir semtte, bilmediğim bir evde, bilmediğim bir ablam vardı.
18 yıl görmediğim bir ablam vardı.
Kahkaha attım gözyaşlarımın arasında. "Benim bir ablam var !" Diye bağırdım gökyüzüne. "Ömer benim 18 yıldır görmediğim bir ablam var." Deyip tekrar histerik bir kahkaha attım. "Bugüne kadar tanımadığım bir ablam var, ismini bilmediğim... Şu durumun aptallığına bakar mısın ?"
"Mısra sakin ol, hadi eve gidelim, sakinleş biraz."
"Ne sakinleşeceğim ? Neremi sakinleştireceğim ? Benim sakinleştirecek bir yerim kaldı mı Ömer ? Şu halime bak. Yıkıldım ! Paramparçayım, toz oldum sanki. Bugüne kadar tanımadığım bir ablam varmış ve ben onun ismini dahi bilmiyorum, nerede yaşadığını bilmiyorum... Ben hiçbir şey bilmiyorum, bilmeyip de öğrendiğim her şey bende bir darbe etkisi daha yaratıyor, ve ben bir kez daha yıkılıyorum. Artık yıkışmaktan toz oldum Ömer, yok oldum... yok oluyorum, yok oluşumu izliyorsunuz." Ardından hissettiğim Ömer'in kolları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev Arkadaşımız Bir Kız
Teen Fiction1 kız ve 4 erkek aynı evde yaşamak zorunda kalırlarsa neler olur ? Küçüklükten beri kanka olan Hasan, Cihan, Ömer ve Sina. Ailesi terk ettiği için evsiz kalan Mısra. Eğleceli, komik ve romantik olan bu hikayeyi okumaya ne dersiniz ? **** Evet, Mısra...