"Niye çağırdın ?" Diye sordum yatağa bağdaş kurup otururken. Baya güzel bir otel odasıydı burası.
"Sohbet edelim biraz." Deyip karşıma bağdaş kurup oturdu. Aha şimdi başlıyorduk.
"Buyur." Bir süre konuşmadı, onu bekledim. Derin nefes aldı.
"İki tane adam var. Biri bir iş adamı, parası bol, konforlu bir hayata sahip. Diğeri ise parasız. Yeri geliyor sokaklarda yatıyor, bazen bir parça ekmeği zor buluyor. Sen hangisi baban olsun istersin ?" Bu neydi şimdi ?
"Hangisinin içinde daha çok merhamet, baba şefkati varsa o olsun isterdim." Dedim kendimden emin bir şekilde.
"Zenginin içinde bu duygu var, ama diğerinin içi çürümüş, babalık yapmaya mecali kalmamış." Düşünmeme gerek yoktu ki.
"Cevap gayet açık değil mi ?" Dediğimde başımla onayladım.
"Ama bana bu seçimi yaptırmadılar. O beş parası olmayan ruhsuz adamla büyümeye mahkum edildim. Sonra yurda verildim. Sen ise mükemmel bir çocukluk yaşadın, konfor içinde, paran var. Annen yanında." Neden bunu konuştuğumuzu anlamıyordum. "Hâlâ babamın bana değer verdiğini hissetmiyorum. Param için benimle kalıyormuş gibi. Avukatım ya." Başımla onayladım. "Ama annem senin benim gibi bir hayat yaşamana göz yummadı. Seni konfor içinde yaşatacak bir adamı tercih etti. Aşık olduğu o ruhsuz adamdan vazgeçti."
19 Yıl Önce•
"Ben kalacak yer bulamadım yine Duru. Sen evine git haydi, benimle kalıp üşüme." Deyip ellerini cebine soktu Mehmet. Tir tir titriyordu soğuktan.
Nasıl söyleyecektim ona bunu ? O daha benim üşümeme kıyamazken...
"Mehmet ben gebeyim." Bana çevrildi ifadesiz gözleri. Yağmur deli gibi yağıyordu. Gözleri irileşti. Bir süre sessiz kaldı bana bakarak. Gözlerindeki duyguyu anlayamıyordum.
Beklemediğim bir şekilde ayağa kalktı. Beni de elimden tutup kaldırdı ve sıkı sıkı sarıldı bana. Ben de ona. Bir şey demedim, o da demedi.
Onu nasıl büyüteceğiz demedi, çok sevindim demedi, ya da olumsuz bir şey söylemedi. Sadece sıkı sıkı sarıldı bana.
Geri çekilip gözlerime baktı. Elini yanağıma koydu. Gözlerim dolmaya başlamıştı, onun da gözleri dolmuştu. Eli karnıma gitti. Kızarmış burnunu çekti. Ama hiçbir şey demedi.
Geri çekildim.
Eli boşluğa düştü, şaşkınlıkla bana baktı. "Annem beni evlendirecek Mehmet." Kaşları çatıldı. Boğazımda bir ağrı vardı tarifsiz. Canım yanıyordu.
"Kim ?" Diye sorduğunda artık ağlıyordum.
"Fatih'le." Yumruğunu sıktığını gördüm.
"Şu zengin herifin oğlu mu ?" Başımla onayladım.
"Ama ben istemiyorum yemin ederim. Ben seninle evlenmek istiyorum. Kaçalım buradan Mehmet." Bir şey demedi. Kaçalım deyip elimi tutmasını bekledim, tutmadı...
Sadece durdu öyle. Sonra bakışları gözlerimi buldu. "Benimle kaçınca ne olacağını sanıyorsun Duru ?" Afalladım. Bunu beklemiyordum. "5 kuruş param yok benim. Nasıl büyüteceğiz o çocuğu ? Evren dayanamadı öldü, bu bebeği büyütemeyiz. O da ölür."
Evren aklıma gelince hıçkırarak ağlamaya başladım. Benim minik bebeğim ölmüştü.
"Büyütürüz Mehmet. Bu sefer daha tecrübeliyiz bu ikinci bebeğimiz. Ben evden para alırım. O parayla işe girersin, kazanırsın. O sırada misafirhanede kalırız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev Arkadaşımız Bir Kız
أدب المراهقين1 kız ve 4 erkek aynı evde yaşamak zorunda kalırlarsa neler olur ? Küçüklükten beri kanka olan Hasan, Cihan, Ömer ve Sina. Ailesi terk ettiği için evsiz kalan Mısra. Eğleceli, komik ve romantik olan bu hikayeyi okumaya ne dersiniz ? **** Evet, Mısra...