"Hazır mısın?"
Gözlerimi devirdim "Sadece adamlara soru soracağız. Büyütülecek ya da hazırlanacak bir şey yok."
Jane de beni taklit edip gözlerini devirdi "Gerçekten sıkıcısın." Cevap vermeden bodruma giden son iki basamağı da indim. Kapının önünde durunca sandalyeye bağlanmış iki adam görülüyordu ve ikisinin yüzü de fena dağıtılmıştı. Kaşlarımı çatarak onları inceledim "Bunları bu hale getirmediğimize eminim."
Jane "Chris'in eseri." diyerek içeri girdi. Ben de arkasından ilerledim. Chris ikisinin önüne sandalyesini ters çevirmiş bir şekilde oturuyordu. Kollarını sırtımızı yasladığımız yere dayamıştı ve ters bir şekilde karşısında oturan adamlara bakıyordu. Esmer olanın yüzünde tedirgin bir ifade vardı ama sarışın olan gayet rahat görünüyordu. Sanki sandalyeye bağlı olan o değil de biziz gibi. Jane'le beni görünce alaycı bir şekilde güldü "Hah! Ekip tamamlandı."
"Kapa çeneni." Sarışın, Chris'in boğuk ve sinirli çıkan sesine aldırmadan gülmeye devam etti "Sevgilinin eserini beğendin mi? Senin kadar iyi davranmadı bize."
"Sana. Sesini. Kes. Dedim!" Chris her kelimenin üstüne basa basa sesini giderek yükseltmişti. Sarışının gülüşü yüzünde donarken Jane'e baktım. Kollarını göğsünde birleştirmişti. Göz göze geldiğimizde onun da benim gibi Chris'in bağırmasından ürktüğünü anladım.
"Sakin ol." diye mırıldansam da beni umursamadan sinirle konuşmaya başladı "Ne bekliyordun John? Öylece eve girip kızları alabileceğini mi?"
"Aslına bakarsan seni görmek istiyordum. Kızlar sadece oyun gibi bir şeydi."
Kaşlarımı anlamak için hafifçe çattım "Neden Chris'i görmek isteyesin ki?"
John'un yüzündeki ciddiyet yerine gülümsemeye bıraktı, yine. "Belki de özlemişimdir." Sonra nefesini dışarı verdi "Ama konumuzun bu olmadığını tahmin ediyorum?" Ağzımı açıp konuşacakken "Annen nerede bilmiyorum." diyerek sözümü kesti "Kimse bilmiyor. Bay Sanders'tan başka kimse bilmiyor."
" O kim?" John'un yerine Jane cevapladı "Hunterların kurucusu."
"Niye size annemin yerini söylemiyor?"
John sıkıntıyla nefesini dışarı verdi "Nereden bilebilirim? Sanırım annen onun için özel."
"Bu kadar yeter." Chris'in sesi bıçak gibi konuşmayı böldü. Kolundaki saatine baktıktan sonra devam etti "Daha sonra devam ederiz." Odadan çıkarken John'un sesiyle olduğumuz yerde durduk "Bizi çoktan aramaya başlamışlardır. Sizin peşinizden geleceklerinin farkındasınızdır umarım." Chris arkasını dönüp alaycı bir şekilde gülümsedi "Sabırsızlıkla bekliyorum." Arkasından bodrumun kapısını kapatıp merdivenlere yöneldi. Jane'le peşinden giderken adım seslerinden başka ses yoktu. Gece çok geç olduğundan bizim dışımızda herkes yatmıştı. 2.kata geldiğimizde Jane esneyerek "İyi geceler." dedikten sonra odasına doğru yürümeye başladı. Odalarımız Chris'le aynı katta olduğundan birlikte merdivenlere yöneldik. 4.kata geldiğimizde sessizce yürümeye devam ettik. Odamın kapısının önüne gelince elimi kapının koluna koydum "İyi geceler."
Hafifçe gülümsedi "İyi uykular."
************
Ağlama sesleriyle hafifçe gözlerimi araladım. Gece olduğundan etraf karanlıktı. Ağlama sesleri devam edince "Chris?" diye mırıldandım. Chris gözlerini açmadan uykulu sesiyle "Aşkım, çok uykum var." deyince gözlerimi tamamen açıp iç çektim "Tamam, tamam. Ben bakarım." Belimdeki elini çekip yataktan kalktım ve ayaklarımı sürüye sürüye odadan çıktım. Önümü daha iyi görebilmek adına koridorun ışığını açtım ve hemen karşımda olan odaya girdim. İçeri biraz ışık girmesi için kapıyı arkamdan aralık bıraktım ve beşikte ağlamaya devam eden Amy'nin yanına gittim.
![](https://img.wattpad.com/cover/11858047-288-k253142.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Magical Secrets
Paranormal12 yıl önce annesi tarafından teyzesine bırakılan Annabell sakin bir şekilde hayatına devam etmektedir. Ta ki kafasının içinde konuşmaya başlayan kişiyi duyana kadar. Git gide delirmeye başladığını düşündüğü anda aslında hiç de sandığı gibi biri olm...