"Annabell! Max geldi."
"Geliyorum." diye seslendim. Avucumdaki ağrı kesiciyi suyla birlikte yuttuktan sonra çantamı alıp aşağı indim. Merdivenleri inip teyzemin yanağına bir öpücücük kondurdum ve evden çıktım. Max bahçede ayakkabılarına bakarak beni bekliyordu. "Günaydın." dediğimde başını kaldırıp güldü "Günaydın." Sonra kaşlarını çattı "İyi misin? Yorgun görünüyorsun." Yürümeye başlarken "Uyuyamadım." dedim.
"Evet, ben de." Bir süre konuşmadan yürüdükten sonra Max konuşmaya başladı "Baksana, şu Jane.."
"Ne olmuş Jane'e?"
"Sevgilisi falan var mı?" Kaşlarımı kaldırıp gülerek ona bakmaya başladım. Kaşlarını hafifçe çattı "Bana öyle bakma."
Güldüm "Tamam, tamam. Bildiğim kadarıyla yok." Dalga geçerim diye bir şey söylemekten çekindiğini biliyordum. O yüzden söze ben başladım "İstersen numarasını verebilirim. Ya da dışarda bir şeyler ayarlayabilirim falan?"
"Olabilir, evet." Konuyu değiştirdi "Baksana, Chris'le senin aranda benim bilmediğim bir şey mi var?"
Kaşlarımı çattım "Nereden çıktı şimdi bu?"
Omuz silkti "Bilmem, sana bakışları farklı gibiydi. Ben de düşündüm ki belki de.."
"Olsaydı sana söyleyeceğimi biliyorsun Max."
"Biliyorum ama son birkaç haftadır garipsin. Mesafeli gibi.." Nefes aldı "Her neyse. İyi çocuk ama, sevdim."
Güldüm "Jane'i daha çok sevmişsin ama."
"Diline düştüm değil mi? Hiç susmayacaksın."
"Asla." derken gülmeye devam ettim. Okula girerken Max "Eric hakkında ne düşünüyorsun?" dedi. Omuz silkme sırası bendeydi "İyi biri."
"Fazla iyi."
"Nasıl yani?"
"Sürekli güldüğünü fark ettin mi?"
"Gülmek kötü bir şey değil."
"Evet, ama fazla olunca yapmacık duruyor."
"Max!" Birinin Max'e seslenmesiyle merdivenlerde durduk. Takımdan biriydi "Koç antremana çağırıyor." Max bıkkın bir sesle "İlk dersten mi?" dedi. Çocuk onaylayınca bana döndü "Sonra konuşuruz."
"Tamam, iyi koşmalar."
Güldü "Sana da iyi uykular."
"Beni kendinle karıştırma." dediğimde kahkaha atarak uzaklaştı. Max derslerin %95'ini uyuyarak geçirirdi. Sınavlardan önce de beni onu çalıştırmam için ikna ederdi. Sınıfa girip ön sıralardan birine oturdum. Çantamı yere koyarken yan sıralardan birine oturan Eric'le göz göze geldim. Hafif bir şekilde tebessüm ettikten sonra önüme döndüm. Max de Chris gibi Eric'den şüpheleniyordu. Chris'in düşünceleri daha farklıydı tabi ama ikisi de aynı kapıya çıkıyordu; Yapmacıklık. Başta Chris'in her zaman ki paranoyaklıklarından biri olduğunu düşünmüştüm ama Max de mi paranoyaktı yani?
"Pekala gençler, sınavlarınızı okudum ama pek memnun kaldığımı söyleyemem." Bayan Green sınavları okurken kalemimle oynamaya başladım. En yüksek notu ben almıştım. Bayan Green notumu okurken harika olduğumu, bu notu almama hiç şaşırmadığını söyledi. Onu dinliyormuş gibi görünüyordum ama aslında aklım başka bir yerdeydi. Daha doğrusu salaklığıma kızmakla meşguldüm. Annemi aramam gerekirken oturmuş Eric'in samimi olup olmadığını düşünüyordum. Kendime küfürler yağdırırken zil çaldı. Çantamı alıp kendimi dışarı attım. Okuldan çıkıp sığınağa gidebilirdim. Böylece herkes bu konuda ne düşündüğünü söyleyebilirdi değil mi?
![](https://img.wattpad.com/cover/11858047-288-k253142.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Magical Secrets
Paranormal12 yıl önce annesi tarafından teyzesine bırakılan Annabell sakin bir şekilde hayatına devam etmektedir. Ta ki kafasının içinde konuşmaya başlayan kişiyi duyana kadar. Git gide delirmeye başladığını düşündüğü anda aslında hiç de sandığı gibi biri olm...