"Nasıl onun yanında çalışırsın?!"
Gözlerimi kapatıp mırıldandım "Bağırma."
"Madem çalışıyorsun, bana söylemeliydin!" Gözlerimi açtım ve ben de sesimi yükselttim "Bağırma dedim. Robb'u uyandıracaksın."
"Ya ölseydin?"
"Olayı dramatikleştirme. Ve endişelenmiş gibi yapmayı da bırak." Ağzını açıp bir şey söyleyecekti ki teyzem araya girdi "Larissa, gel biz çıkalım. İkiniz de sakinleşince tekrar konuşursunuz." O ve teyzem dışarı çıktıklarında Chris bana döndü "Böyle yapma."
"Neyi yapmayayım?"
"Annene tanımadığın biriymiş gibi davranma. Ne olursa olsun o senin annen. Endişelenmekte haklı."
"Ne zamandan beri ailelerin yanında olmaya başladın?"
"Taraf tutmuyorum ben."
"Tutmalısın. Sevgilin olan benim, annem değil." Telefonunun çalmasıyla "Bekle bir saniye," dedi ve cebinden telefonu çıkarıp yanıtladı. Tavana bakarak konuşmasını bekledim.
"Yapabileceğimizin en iyisini yaptık zaten." Karşı tarafı dinlediği sırada bir sessizlik oldu "Evet, iyi. Tamam söylerim." Kapattıktan sonra bana döndü "Amanda geçmiş olsun diyor."
"Teşekkürler demem gereken yerdeyiz sanırım."
"Bekle bir saniye," Gülerek bana bakmaya başladığında 'Ne?' anlamında başımı salladım.
"Sen kıskanıyor musun?"
Kaşlarımı çattım "Kıskanmak mı? Ben?"
Chris'in gülmesi kahkahaya dönüştü "Gerçekten kıskanıyorsun."
"Kıskanmıyorum dedim Chris." Gülmesini bastırmaya çalışırken "Pekala," dedi "O bakış neydi peki?"
"Kıskançlık değil sadece ondan hoşlanmıyorum."
"Kötü bir şey yapmadı."
"Sana ilgi duyması benim için yeterince kötü Chris."
"İlgi falan duymuyor Annabell. Abartıyorsun."
"Evet, öyle. Abartıyorum." Chris tekrar gülmeye başlayınca "Gülmeyi keser misin artık?" dedim.
"Uzun zamandır çıkıyoruz ama neredeyse ilk defa iki sevgili gibi konuştuğumuzun farkında mısın?" Güldüm "Evet, gerçekten öyle." Bir nefes aldıktan sonra "Peki, 'normal sevgililer gibi' ben de sevgilimle uyuyabilecek miyim?" dediğimde Chris yüzündeki gülümsemesini koruyarak kolunu açtı "Gel buraya." Yatağa tam olarak yerleştiğinde başımı göğsüne koydum. Bütün yastıklardan daha rahattı.
"Annenle aranı düzeltmen gerektiğini biliyorsun dimi? Böyle devam edemezsiniz."
Gözlerimi kapattım "Uyumak istiyorum."
"Kaçmaya devam edeceğim diyorsun yani."
"İyi geceler sevgilim."
"Pekala, iyi geceler gün ışığım."***************************
Sabah gözlerimi açtığımda Chris'i görmeyi beklerken yanımın boş olması midemi burktu. Saate bakmak için telefona uzandığımda Nate'in mesaj atmış olduğunu gördüm "Saat 10'da binada ol. Joseph konuşmak istiyor." Gözlerimi devirdim. Yataktan kalkıp hızla hazırlandım ve çıktım. Binaya girdiğimde etrafımdaki insanların selamlarına gülümseyerek cevap verdim. Nate beni Joseph'ın odasının önünde bekliyordu.
"Önce seni görmek istiyor."
"Sana da günaydın." dedikten sonra kapıyı çalmadan içeri girdim. Odaya girmemle Joseph'ın önünde duran adam arkasını döndü. Beni gördüğünde hafifçe gülümsedi "Annabell, seni gördüğüme sevindim." Şaşkınlığımı belli etmeden "Merhaba Nicholas." demeye çalıştım.
"Tanışıyorsunuz demek?"
"Beni görmek istemişsin." Soğuk ses tonum daha önce hiç gitmediği kadar hoşuma gidiyordu. Kolumu işaret ederek "Nasılsın?" diye sordu.
"Harikayım. Şimdi çıkabilir miyim?" Soğuk sesime karşılık gülerek Nicholas'a döndü "Tıpkı Laurel değil mi?" Cevap vermeden çıkacaktım ki kapının önünde aklıma gelen şeyle yerimde kaldım "Bu arada sen her çağırdığında gelemem. Gitmem gereken bir okulum var.""Ah, haklısın. Git tabi. Seni bir şeye zorlayamam."
Güldüm "Evet, zorlamazsın." Odadan çıktığımda Nate beni kapıda bekliyordu. Kapıyı kapattıktan sonra ona döndüm "Ben gelmiyorum."
"Tamam. Sen iyi misin?"
"İyiyim. Sonra görüşürüz." Binadan çıkıp yürümeye başladım. Kolumun sızısını umursamadan hızla yürümeye devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Magical Secrets
Paranormal12 yıl önce annesi tarafından teyzesine bırakılan Annabell sakin bir şekilde hayatına devam etmektedir. Ta ki kafasının içinde konuşmaya başlayan kişiyi duyana kadar. Git gide delirmeye başladığını düşündüğü anda aslında hiç de sandığı gibi biri olm...