__
"Yardımcısı mı? Ah, her neyse. Yardıma ihtiyacı yok merak etmeyin" dese de Yoongi içeri girmişti. Ben de ardından yavaşça içeri girdiğimde gördüğüm şeyle, açıkçası biraz değişik hissetmiştim.
__
Taehyung koltukta oturmuş, Jimin ise dizlerine koymuştu kafasını. Jiminin yüzü, uhm, çok yanlış bir yere dönüktü. Ama Taehyung bunu umursamıyor gibiydi. Gülümseyerek Jimine bir şeyler söylüyor ve dikkatle saçlarıyla oynuyordu. Açıkçası durumdan Jimin yerine, ya da Taehyung, yerine ben utanmıştım. Yoongi bana dönünce gözlerimi onlardan çekip Yoongiye bakmıştım. Gözlerimizle anlaşarak ikimiz de odadan çıkacaktık ki Taehyung bize seslenmişti.
"Yoongi, bugün işin var mı?"
"Ah, hayır. Bir şey mi isteyecektiniz?"
"Resmi konuşmana gerek yok. Düzenlenmesi gereken bilgilerim var da, eğer işin yoksa benim için düzenleyebilir misin? Bugün biraz yoğun olacağım sanırım" diyerek Jimine bakmıştı.
"Şurada, bilgisayarımı alabilirsin" dediğinde ben daha yakın olduğum için gidip almıştım.
"Tabi! Seve seve" demişti Yoongi. Çok mutlu gibiydi. Alt tarafı iş verdi, neyine mutlu oldu anlamadım ki?
"Çanta, alttaki boşlukta olması lazım" dediğinde eğilip çantayı almıştım. Tişörtümün bolluğundan dolayı sanırım içim gözükmüştü. Yani en azından ben içime giren soğuğu hissetmiştim. Kalkıp önümü döndüğümde Taehyungun bakışlarını hissetmemle birlikte ona baktım. Gözleri.. kalçamdaydı? Ve önümü döndüğüm için başka yerlerime kaymıştı gözleri.
Utanmamaya çalışarak boğazımı temizlemiştim. O da hemen gözlerini Jimine çevirmişti. Yani onu yakalamış mı oluyordum şimdi? Her zaman olduğu gibi, karşı tarafın utanması gereken durumda onun yerine ben utanıyordum. Kızaran yanaklarımı görmemesi için kendime gelip büyük adımlarla Yoonginin yanına gitmiştim. Göz ucuyla dahi bakmıyordum Taehyunga.
"Hyung gidelim" demiştim sessizce. Yanaklarıma baktıktan sonra gülmemek için alt dudağını ısırdığında koluna vurup homurdanarak odadan çıkmıştım. O da çıkacağımızı belirtip arkamdan gelmişti. Kalbim biraz hızlı atıyordu ve utanmıştım.
"Jungkook yavaşla" dediğinde yavaşlatmıştım adımlarımı. Yanıma gelip koluma girmişti. Gülmemek için kendini sıkıyordu.
"Neden utandın anlamadım ki?" Demişti aslında cevabı bilerek. Adımlarımı durdurup ona bakış attığımda başını eğip gülüşünü saklamaya çalışmıştı. Oflayarak tekrar yürümeye devam ettiğimde kıs kıs gülerek benimle yürümeye devam ediyordu.
"Jungkook bir şey diyeyim mi?"
"Hayır desem susacak mısın?"
"Bakışlarını görmeliydin. Gerçekten-"
"Hyung tamam"
"Bildiğin baktı bayağı. Yalnız, fiziğin benim tahmin ettiğimden daha güzel galiba. Sen hangi ara squat yapmaya başladın?" Dediğinde yanaklarımın kızarıklığı artarken Yoongi gülerek başını omzuma yaslamıştı.
"Hyung.. biliyorsun sporla uğraşmayı seviyorum" gibisinden bir şeyler mırıldandığımda gülerek onaylamıştı.
"Biliyorum biliyorum. Ama şimdi o da haklı. Bakılmayacak gibi değilsin" dediğinde bilerek beni utandırmaya çalıştığını biliyordum.
"Hyung lütfen" diye mırıldandığımda elini hırkamın cebine sokup elimi tutmuştu. Dışarıdan gören biri bizi sevgili sanabilirdi. Ne düşündükleri umrumda değildi ama ilgi çekmeyi istemiyordum ama Yoongiyi de itemezdim. O yüzden sesimi çıkarmamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Beginning: taekook
Hayran Kurgu7 Eylül 2020 Not: Yavaş yavaş yazım yanlışları düzeltilmeye başlandı. Diğerlerinden farkları cinsiyetleri değil, birbirlerine olan tükenmek bilmeyen sevgileriydi. 05.09.2018