30

17.7K 1K 2.3K
                                    

--

"Var Jungkook. Tahmin edemeyeceğin kadar çok şey var. O yüzden kendimi affettirmeliyim değil mi?" Dediğinde kaşlarım çatılmak için savaş veriyordu ama şu an dudaklarıma bir milim uzaklıktaki dudakları düşünmemi engelliyordu.

"Bunu unutma sakın" demişti dudaklarıma kapanmadan hemen önce. "Her şeyi senin iyiliğini düşünerek yapıyorum. Hata mı değil mi bilmiyorum ama.. hepsi senin için" 

--

Sabah uyandığımda Taehyungun kafası göğsümdeydi ve elleri belime dolanmıştı. Saçları göğsüme dağılmış, uzunluğundan dolayı tişörtünü açıkta bıraktığı boynuma kadar gelmişti. Onu uyandırmak istemezdim ama işe gidecektik. O yüzden mecburen kıpırdanmış ve elimi saçlarına yerleştirmiştim.

"Taehyung, uyanmalısın" demiştim sessizce saçlarını okşarken. Yumuşacıklardı. Taehyung kıpırdansa da uyanmamıştı.

"Taehyung" demiştim tekrardan. Homurdanmış ve başını kaldırıp bana baktıktan sonra tekrar geri yatmıştı göğsüme. Bu sefer bana dönüktü. Tatlı görüntüsü beni gülümsetmişti.

"Taehyung, hadi ama geç kalacaksın" dediğimde oflamış ve gözlerini aralamıştı. 

"Uyanmak istemiyorum" demişti mızmızlanarak. Gülümsemiş ve parmaklarımı yüzünde dolaştırmıştım.

"Ama uyanman gerek" 

"Biliyorum" diyerek elini elimin üzerine koymuş ve yanağına yerleştirmemi sağlamıştı. Bir süre bu şekilde oyalandıktan sonra kalkmıştı göğsümden. Gözlerini ovuşturarak oturur pozisyona geldiğinde onu izlemeye devam etmiştim. Daha kendine gelememişti, belliydi. Gözleri bana döndüğünde gülümsemiştim.

"Kalksana? Beni uyandırdın ama sen yatıyorsun hala?" 

"Birazdan kalkarım" dediğimde kaşlarını kaldırarak bana bakmıştı. Ardından gözlerini kısmış ve birden üzerime çıkmıştı. Ben şaşkınca ona bakarken bacaklarımı aralamamı sağlayıp vücudunu yerleştirmişti üzerime. Kalbim hızlanırken gözlerine odaklanmaya çalışıyordum. Başka şeyler düşünmek istemiyordum. 

"Jungkook" demişti dirseklerini iki yanıma yaslayıp elleriyle çenesinin iki tarafını kavrarken.

"Efendim?"

"Seni öpebilir miyim?" Dediğinde ağzımın kuruduğunu hissediyordum. 

"Neden soruyorsun ki?" 

"Ama boynundan" 

"T-tabi" demiştim sesimin heyecandan titremesine engel olamayarak. Gülümsemiş ve vücudunu biraz daha yukarı kaydırmıştı. Git gide yanlış bir pozisyona girdiğimizin farkında mıydı?

"Bana yer açmalısın o zaman" 

"Anlamadım?" Dediğimde gülmüş ve bir eliyle çenemden tutarak başımı yana yatırmış ve biraz yukarı kaldırmıştı.

"Kötü hissedersen beni uyar, tamam mı?" Dediğinde heyecandan nefesimi tuttuğum için bir şey diyememiştim. Dudakları kulağımın altına değdiği an gözlerimi kapatmıştım. Duyabildiğim tek şey kalp atışlarımdı. Dudaklarının sıcaklığını çok net hissedebiliyordum çünkü heyecandan buz kesilmiştim. Dışım ne kadar soğuksa içim o kadar sıca- Tövbe. Bir an aklım çok başka yerlere gitti. Nereden gelmişti böyle bir şey benim aklıma? Çok tövbe.

Dudakları aşağıya doğru minik sayılmayan öpücükler bırakarak ilerliyordu. İçim gerçekten tuhaf olmuştu ve onun kalp atışlarını hissetmek beni daha çok heyecanlandırıyordu. Köprücük kemiğimin üzerinde hissettiğim dudaklarıyla birlikte nefes almayı bırakmıştım. İstemsizce omzundaki elimi sıktığımda kafasını kaldırarak bana bakmıştı. Parlak ve sanki her zamankinden biraz daha koyu olan gözleri gözlerimle buluştuğunda usulca vermiştim tuttuğum nefesi.

The Beginning: taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin