31

17.6K 1K 2.1K
                                    

--

"Ne saçmalıyorsun? Keş şunu" Demişti Taehyung hırlarcasına. Aşırı sinirlenmişti, boynundaki ve alnındaki damar belli oluyordu. Sakin olması için elini okşuyordum. Ama pek işe yaramıyordu. O sırada Jin'in alayla verdiği cevap kafamı fazlasıyla karıştırırken bir yandan yavaş yavaş her şeyin oturmasına neden olmuştu. Her şey şimdi daha anlamlıydı.

"Bulduğum şeyi merak etmiyor musun?" Demişti rahat bir şekilde koltuğa yayılırken. Ayrıca sesindeki imayı anlayamayacak kadar salak değildim. "Eşcinsellik, genetik bir şey. Bunu araştır derim Taehyung. Çok güzel sonuçlara varacaksın"

--

Jin hyungun söylediklerinden sonra Taehyung ona bağırmış ve annesinden özür dileyerek bir hışımla evden çıkarmıştı bizi. İroni ise şuydu; ortalığı birbirine katan kişi olmam gerekirken ona sakin olmasını söyleyen taraf bendim. Arabaya geldiğimizde bir şey demeden sinirle binmişti arabaya.

Ama biliyordum gerçeği, siniri söylediği şeylere değildi. Hatta sinirli bile değildi bence. Ona olan davranışlarına üzülüyordu, kırılıyordu belki de. Her ne kadar belli etmese de ilgiye muhtaçtı o. Abisinin olmasını çok isterdi küçükken, ama yoktu işte. Derin bir nefes vererek arabaya binmek yerine onun tarafına geçmiş ve kapısını yavaşça açıp ona bakmıştım. Göğsü hızla inip kalkıyor, gözlerini kırpıştırıyordu.

Aşırı yanlış bir pozisyon olacaktı ama bunu takmayarak kucağına oturup sırtımı direksiyona yaslamıştım. Şaşırarak bana baktığında kapıyı kapatmış ve ellerimi yanaklarına yerleştirmiştim. Kırgın, sinirli, üzgün ve şaşkın bakışları gözlerimi bulduğunda usulca okşadım yanağını. Alnının her bir noktasına öpücük bırakmaya başladığımda elleri kalçamın hemen üzerine denk gelen direksiyonla tenim arasına siper olmuş ve acıtmaması için orada bekletmeye devam etmişti.

"Taehyung" demiştim sessizce. Gözlerini açtığı gibi odağı ben olmuştum hemen.

"Ruhunu dinlendirmek ister misin?" Dediğimde kaşları hafifçe çatılmış ve ardından bakışları dahi yumuşamıştı.

"O kadar çok ihtiyacım var ki buna" diyerek tereddütle beni kendine çektiğinde ona izin vermiş ve tam anlamıyla kucağına yerleşmiştim. Aklım başka yerlere kaymıyor diyemezdim ama ilişkimizin saflığını biliyordum, Taehyungu biliyordum. O yüzden sorun etmeyerek ona sıkıca sarılmıştım. Saç diplerine masaj yaparcasına dokunuyor, her saniye gevşeyen kaslarını hissediyordum.

"Seni seviyorum" demiştim kendimden emin bir sesle. "Lütfen canını sıkma, çünkü ben sıkmıyorum."

"Bu yaptığı çok alçakçaydı.. ama deneyeceğim" demişti yanağını göğsüme bastırırken. Sesi beni kendimden geçirirken onu göğsüme sokup orada yaşatma isteği uyandırıyordu.

"Sahile gidelim" demiştim saçlarına öpücük bırakıp. Kafasını benden ayırmış ve gözlerime bakmıştı.

"Nasıl istersen" diyip ellerini bacaklarıma yerleştirdiğinde dudaklarına minik bir öpücük bırakıp kapıyı açmıştım. Biraz zorlansam da çıkıp yolcu koltuğuna oturdum ve kemerimi taktım. Taehyung arabayı çalıştırdığında gözlerimi ondan çekmemiştim. Yol boyunca o yola bakmış, ben de onu izlemiştim. Sahile geldiğimizde ise kimsenin olmadığı bir yere arabayı park edip el ele tutuşarak sahile doğru inmiştik. Hafif ama soğuk esen rüzgar ikimizi de titretirken banklardan birine oturmuştuk. Taehyung hemen başını kucağıma koyarken ellerimi şakaklarına yerleştirmiştim. Masaj yapmaya başladığımda gözlerini kapatmış ve derin bir nefes almıştı. Bir süre ikimiz de susmuştuk. Sessizliği bozan Taehyung olmuştu bu sefer.

The Beginning: taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin