7

20K 1.6K 2.4K
                                        

Vücudum benden habersiz ağlamayı seçerken, niye ağladığımı bilmiyordum. Yani.. emin değildim. 

Yıllardır özlemini çektiğim çocuğun karşıma çıkmasına mı, karşıma çıkan çocuğun büyüyüp güzel biri olmasına mı, o her şeyi hatırlarken yani beni çocukluğumdan beri hatırlarken benim onun dibinde olmama rağmen tanıyamadığıma mı, yoksa o küçük saf çocuğun Taehyung olmasına mı ağladığımı bilmiyordum. Beynimi kemiren soruları yok etmek için bakmıştım. O kadar emindim ki o olmadığına.. gerçekten şaşırmış ve afallamıştım. Ama düşününce gerçekten çoğu şey yerine oturuyordu. 

Yüzdüğümü bilmesi, 'seni senden daha iyi tanıyorum' derken ki kendinden emin ifadesi, geçmişimle ilgili konuşurken o kadar istekli olması hatta zorla gittiğimi öğrendiğinde gözlerinin kızarması ve gördüğüm en samimi gülümsemesinin suratında yerleşmesi..

Hatta o gün kütüphaneyi temizlerken o şarkıyı çalmaya başladığında ağlaması.

Nasıl unutabilmiştim?

Beraber dinlediğimiz ilk şarkıydı, sözleri üzerinde tartıştığımız ilk şarkıydı, ve küçücük yaşta olmamıza rağmen 'bu şarkı bana seni hatırlatıyor, o yüzden bu şarkı bizim şarkımız olsun' dediği şarkıydı bu. Bizim şarkımızdı. 

Üzüldüğüm noktaysa, o şarkı yıllar sonra tekrar ikimiz için çalarken, benim haberimin dahi olmamasıydı. Yıllardır hasretini çektiğim kişinin burnumun ucunda oluşu ve onu göremeyişim..

Kim bilir, ne kadar üzülmüştü. Ne kadar kırılmıştı onu tanıyamadığım için. Sabırlıydı da aynı zamanda. Aynı küçükken olduğu gibi sabırlıydı. Hep beni beklemişti o, hayatı boyunca bekletmiştim onu belki de. Ve belki de canı yana yana bekliyordu şu anda beni. Bir an önce bıraktığı ipuçlarını birleştirmemi bekliyordu. 

Üzgünüm.. Taehyung. Seni bu sefer gerçekten çok beklettim.

Ben olsam kırılırdım. Bekleyemezdim. Ama o beni beklemişti. Neden gittiğimi bilmeden beklemişti. Kim bilir ne kadar ağlamıştı. 

Tanrım.. şu an yerin dibine girmek istiyorum. O gece.. o gece anlamalıydım onun Taehyung olduğunu. Ağlamaması üzerine ben söz verdirtmiştim ve bunu bana söylemişti. Açık açık söylemişti ama yine ben kaçıp, hatırlamamayı seçmiştim. O kadar aptalım ki.. şu an ona gidip sarılmak istiyordum. Gerçekten, o Taehyung olsa bile ona sımsıkı sarılmak istiyordum. 

Ben de kokusunun neden bu kadar tanıdık olduğunu anlayamamıştım. Parfümlerimiz benzer diye düşünmüştüm ama.. hayır. Boynunun saf kokusunu nasıl unuturdum ki? Hayır. Unutmamıştım aslında. Sadece üzerine sıktığı parfüm engellemişti onun kokusunu duymamı. Yoksa tanırdım. Gerçekten tanırdım. 

Onu daha fazla bekletmek istemiyordum. Ama o kadar suçlu hissediyorum ki kendimi.. yüzüne nasıl bakacağımı bilmiyordum. Ben gerçekten şu an kendimden utanıyordum. Arkadaşlığımızı bu hale getiren bendim. Ve toparlayan kişide ben olmak zorundaydım ama.. cesaretim yoktu. Eğer karşısına geçip onu hatırladığımı söylersem, gerçekten gerisini getirirdim. Ama asıl zorluk oradaydı işte, karşısına geçip seni hatırlıyorum diyip özür dilemek. Hayır, ben kimseden özür dilemem havasında falan değildim. Sadece.. büyük bir durumdu bu. Yoldan çarptığın birinden özür dilemek gibi değildi. Onun da dediği gibi, değer vermenin basamaklarına benziyordu. Ne kadar çok değer veriyorsan, bir hata yaptığında özür dilemek bir o kadar zorlaşıyordu. Çünkü korkuyorsun. Özrünü kabul etmeyeceği, seni tersleyeceği korkusu her bir hücrene ilmek ilmek işleniyor ve bütün cesaretini, dalganın kumdan kaleyi yıktığı gibi saniyeler içinde yıkıyordu. 

Ama bunun için cesaretimin gelmesini bekleyemezdim. En uygun zamanını kollayıp onunla konuşmam gerekiyordu. Beni terslese, kızsa, küsse gerçekten iyiydi. Hiçbir tepki vermemesine tercih ederdim bunları. İşte, benim korktuğumda buydu. Onu bıraktığım için benden intikam falan almazdı ama kırılmıştı bir kere. Yüz üstü bırakılmıştı benim tarafımdan. Belki de gururu el vermeyecekti affetmeye. Kendi isteğim dışında gitmiştim evet ama büyüyüp onu aramamak benim kararım ve suçumdu.

The Beginning: taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin