25

17.2K 1.1K 2.2K
                                        

Jimine en kötü bakışlarımı yollasam da o buna sadece gülüyordu. Gerilmiştim. Hem ben ona güveniyordum, Jimin'in de Yoongiye güvendiğini biliyordum. Burada ne işimiz vardı ki? Tanrı aşkına.. Jiminin böyle biri olduğu bilmiyordum.

"Geldiler" demişti heyecanla. Başını eğip menüye bakmaya başlayınca cidden acayip gerilmiştim. Açıkçası fark edeceklerine emindim. Biz ve Taehyungdan saklanmak mı? Ha, ha ve ha. Anca gülerdim ben böyle işe. Fark edecekti ve kızacaktı. Belki de ona güvenmediğimi düşünecekti. Zaten şu an korktuğum şey buydu. Beni yanlış anlaması. Zaten zorla düzelmişti aramız, bir de böyle bir şey yüzünden aramız açılırsa cidden Jimin hakkındaki iyi düşüncelerimin gideceğine emindim.

"Kıza bak. Tam bir yılışık" diye homurdandığında yılışık kelimesinin bende iyi anıları olmadığından göz devirmekle yetinmiştim. Burada on dakika dahi durmak çok zor olacaktı. Derin bir nefes vererek sakin kalmaya çalıştım. 

"Jungkook, belki buna bakmak istersin" diyince gözlerimi ona çevirdim.

"Hayır. Bakmayacağım" dediğimde dudaklarını büzmüş ve omuz silkmişti.

"Yoongiye böyle yapsa, şuracıkta boğardım o kızı" dediğinde söyledikleri beni sinirlendirmişti. Sinirli bir şekilde ona baktığımda oflamıştı.

"Tamam ya, bir şey demiyorum. Şaka yaptım" dediğinde bir şey dememeyi tercih etmiştim.

"Jimin. Gidelim"

"Ya, hayır. Daha on dakika dolmadı"

"Ben gidiyorum. Sen durmak istiyorsan durabilirsin" diyip ellerimi masaya koyduğumda kalkmaya yeltenmiştim ki elimi tutup durdurmuştu.

"Birden kalkarsan kesinlikle fark edilirsin. Bekle, birazdan gideceğiz" dediğinde sabır dilercesine bakmıştım ona. Gözleri o tarafa döndüğünde kaşları çatılmıştı ve küçük gözlerini büyütmüştü. Bakmamak için kendimle savaş verirken gözleri bana dönmüştü. Sertçe yutkunduktan sonra bana doğru eğilmiş ve fısıldarcasına konuşmuştu.

"Gidelim" 

Onlara bakmamak için büyük bir çaba sarf ediyordum. Ama bakmayacaktım. Ne olursa olsun, bakmayacaktım. Jimin saçlarını düzeltircesine kalktığında ben de kalkmıştım ve seri adımlarla diğer çıkıştan çıkmıştık. Derin bir nefes alarak Jimine baktığımda endişeli olduğunu farketmiştim.

"Ne oldu?" Demiştim sesimin sinirli çıkmasına engel olamayarak.

"Sanırım.. Yoongi bizi fark etti" dediğinde bir an anlayamamıştım söylediklerini. Hadi canım, şaka. Değil mi?

"Ne saçmalıyorsun sen?"

"Bize baktı Jungkook. Gördüm" demişti ellerini saçlarından geçirerek. Sıkıntıyla nefes verdiğimde tırnaklarını yemeye başlamıştı. Eline vurarak ağzından ittiğimde endişeli gözlerini üzerimde dolaştırmıştı.

"Gidelim Jimin. Gidelim" dediğimde seri adımlarıma ayak uydurmaya çalışmıştı. O sırada telefonum titrediğinde bir hışımla cebimden çıkarmıştım. Mesajın Taehyungdan olduğunu gördüğüm an olduğum yere çivilenmiştim resmen. Şokla Jimine baktığımda onunda aynı şekilde telefonuna baktığını görmüştüm. Benim ona baktığımı farketmiş olmalıydı ki, gözlerini benimkilere çevirmişti.

"Sıçtık" 

"Umarım sıçmayız Jimin. Umarım." demiştim sinirli bir şekilde. Taehyungun alınacağını düşündükçe deliriyordum.

"Seni ben çağırdım, bunu onlara söyleyeceğim. Sen endişelenme" demişti üzgün gözlerle bana bakarak.

"Saçmalama ve yürü" dediğimde itiraz edecek gibi olsada geri dönüp yavaşça yürümeye başlamıştı. 

The Beginning: taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin