12

19.3K 1.2K 2.4K
                                    

Gözlerim büyürken Taehyung da mesajı okumuş olmalıydı ki küfür ederek hızla gaza asılmıştı. Ben donmuş bir şekilde telefona bakmaya devam ederken Taehyung kendime gelmemle ilgili bir şeyler söylüyordu. Bense takmıyordum. Kanımın çekildiğini hissediyordum. Ona bir şey olma düşüncesi, kalbimi durdurmuş nefesimi kesmişti.

"Jungkook!" 

Başımın hafifçe yana savrulmasıyla birlikte kendime gelmiştim. Şaşkın gözlerim Taehyungu bulunca dolmuştu. Taehyung inleyerek emniyet kemerini çözüp indiğinde geldiğimizi yeni fark ediyordum. Titrek ellerimle beceriksizce açmaya çalıştığım emniyet kemerini açamadığımı görünce Taehyung hızla kapımı açmış ve emniyet kemerimi çözerek elimden tuttuğu gibi çıkartmıştı. Hızlı adımlarla zaten açık olan kapıdan girmiştik. Nefes alıyor muydum bilmiyorum ama başım dönmeye başlamıştı. Tökezlediğimde Taehyung bana dönmüş ve yanaklarımdan tutup yüzlerimizi hizalamıştı.

"Jungkook kendine gel. Beni duyuyor musun? Kendine gel" diyerek beni sarsmıştı. Gözlerim sonuna kadar açıkken nefes almadığımı fark etmiştim. O da bunu fark etmiş olacaktı ki doğrulduğu gibi beni ittirerek hızla sırtımı duvara çarptırmıştı. O anda inleyerek derin bir nefes vermiştim.

"Burada dur tamam mı? Burada dur. Geliyorum" diyerek duvarın dibine çökmemi sağlamış ve kapıyı kapatıp hızla içeri gitmişti. Adımlarının durduğunu ardından tekrar hareket ettiğini duymuştum. Şu an Yoongi ölmüş gibi davrandığımın farkındayım ama engelleyemiyorum. Sanki felç inmişti o anda.

Ne düşünebiliyor ne de doğru düzgün hareket edebiliyordum. Ağlamak istiyordum, gözlerimi kırpmıyordum bile. Kendime gelmem gerektiğini tekrarlayarak silkelendim ve yavaş da olsa ayağa kalkıp içeriye gittim. Yerdeki hafif kanlanmış ipler çarpmıştı gözüme ilk olarak. Sandalye üzerindeki minik kan damlalarını görmüştüm. Taehyung ve Yoongi yoktu. Zorla yutkunarak odasına doğru ilerlemiştim. Açık kapıdan kendi odama girdiğimde su sesleri geldiğini fark ederek banyoma yönelmiştim. Taehyungun çıplak sırtını görebiliyordum. Yoonginin yüzünü görebiliyordum. Deli gibi ağlamış olduğunu o saniye kavrarken boynundaki morlukları gördükçe nefesim hepten kesiliyordu. Baygın gözleri beni bulunca daha yeni çalışmaya başlayan beynim işlevini tekrar yitirmiş gibiydi. Gözleri dolarken titreyen ve morarmış dudaklarıyla gülümsemeye çalıştığında gözlerime çoktandır hücum etmeyi bekleyen göz yaşlarım hücum ederken Taehyung bana dönmüştü.

"Jungkook. İçeriye git" diye beni uyarsa da gözlerimi Yoongiden alamıyordum. İnleyerek ayağa kalktı ve beni kolumdan tutup yatağıma oturttu.

"Burada dur" demişti ama ben kapıya bakmaktan başka bir şey yapmıyordum. Çenemi kavrayıp ona bakmamı sağlayınca uzun süredir kırpmadığım gözlerimi kırpıştırmıştım.

"Burada dur. Tamam mı canım? Anlıyorsun değil mi? İçeriye gelme. Sakın." Diyerek bir kaç saniye baktıktan sonra banyoya geri dönmüş ve kapıyı kapatmıştı. Ne kadar süre öyle durdum bilmiyorum. Taehyung banyodan bir kaç kez çıkıp Yoonginin odasına gitmişti, kıyafet almıştı. Muhtemelen onu giydiriyordu. Bunu benim yapmam gerekirken ben şoktan çıkamamıştım. Beynimin çalışmasını engelleyen bir şeyler vardı sanki. Kapı açıldığında Taehyung ve Yoongiyi görmemle birlikte derin bir nefes alıp yataktan kalkmıştım. Yoongi yüzüme bakmıyordu. Taehyung Yoonginin belini tutuyor yürümesine destek oluyordu. Yavaşça yatağa yatırdığında Yoongi dişlerini sıkarak inlemesini tutmuştu. Taehyung Yoonginin üzerini örtüp beni kollarımdan tutarak odadan çıkarmıştı. 

"B-bırak" diyebilmiştim sadece. Karşı koyamıyordum. Beni dinlemeyip mutfağa götürdü ve sandalyeye oturttu. Bir bardak su alıp dudaklarıma götürdüğünde itiraz etmeden içmiştim. Su boğazımdan akarken acıtıyordu, ve bu acıyla hücrelerimin çalışmaya başladığını hissediyordum.

The Beginning: taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin