-
"Son bir şey.." diyerek bana seslendiğinde soran gözlerle ona dönmüştüm.
"Ben kendimi seviyorum, sen de kendini sev Jungkook"
-
Klinikten çıktıktan sonra titreye titreye mağazaya gelmiş ve titremeye devam ederek işimi yapmaya çalışmıştım. Yanaklarımdaki kızarıklık geçmek bilmiyordu ve titremelerimin tek nedeni sanki hala Taehyungun parmakları vücudumdaymış gibi hissediyor oluşumdu.
Ona dokunmuştum, o da bana dokunmuştu.
Tamam, düşündüğüm kadar abartılacak bir yanı yokmuş bunun ama bu şeyi doktorum da olsa sevgilimle yapmak beni normaldekinden daha fazla utandırıyordu. Ayrıca o şeyi bugün konuşmamış olmamız bir dahaki pazartesi günü olan seansta konuşmayacağımız anlamına gelmiyordu.
"Jungkook, gelmişsin" demişti biri omzuma dokunarak. İrkilip gözlerimi daldığı yerden çekip omzumdaki ele çevirmiştim. Kai elini çekip gülümsediğinde araya mesafe koyarak geri çekilmiştim.
"Geleli bir saat oluyor" demiştim işime dönerken.
"Oh, fark etmemişim.." diyerek mırıldanmıştı. O da bana yardım etmeye başladığında sessizce kıyafetleri düzenlemeye devam ettim. Neredeyse bitmişti.
"Bugün çıkışta elemanlar toplanıp tavuk bira yapacakmış. Sen de gidecek misin?"
"Hayır" demiştim kısa keserek.
"Neden? Bence eğlenceli olur?"
"Öyle olacağını düşünüyorsan sen git o zaman" dediğimde derin bir nefes vermişti. Onu zorladığımı biliyordum. Ama ne yapayım? Onu istemediğimi biliyordu. Gelmeseydi yanıma. Ben mi dedim gel diye?
"Pekala, görüşürüz" diyerek tişörtü yerine koymuş ve başka yere doğru gitmişti. Rahat bir nefes alarak düzeltmeye devam ettim.
Son bir saat Jungkook.. son bir saat kaldı.
-
Sonunda mesaim bittiğinde üzerimi değiştirip diğerlerine iyi geceler diyerek mağazadan çıkmıştım. Taehyungun hala gelmediğini görünce telefonumu çıkarıp mesaj attım.
Gönderilen: Taehyung
Gelecek misin?Gelen: Taehyung
Şimdi çıktım, biraz bekleyebilir misin?Gönderilen: Taehyung
Elbette. Mağazanın önünde bekliyorumGelen: Taehyung
Pekala, ama üşüme. Hava serin, içerde bekle. Birazdan oradayım.Cevap yazmayarak telefonu cebime attım ve duvara yaslanarak kollarımı birleştirdim ve onun gelmesini beklemeye başladım. Diğerleri de mağazadan çıkıyordu. Tekrar gelmeme konusunda emin olup olmadığımı sormuşlardı. Bende gelmek için fazla yorgun olduğumu söyleyince üstelememişlerdi ve vedalaşmıştık. Onlar gittiğinde arkalarından Kai çıkmıştı. Ama gitmiyordu, orada bekliyordu. Ona bakmayarak yola bakmaya başladım. Taehyungun arabası yoktu görünürde. Oflayarak ayağımla ritim tutmaya başlamıştım.
"Kimi bekliyorsun?" Demişti Kai o sırada bana yaklaşarak.
"Taehyungu" dediğimde dudaklarını birbirine bastırıp başıyla onaylamıştı.
"Oh.. kardeşimin üniversitesinde konferans düzenleyeceğini duydum, senin için zor olmalı" dediğinde gözlerimi kısarak ona dönmüştüm.
"Neden zor olsun?"
"Bir sürü kız olacak ve tabii erkekler de var" diyince önüme dönerken gözlerimi devirmiştim.
"Sorun değil, Taehyunga güveniyorum"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Beginning: taekook
Fanfiction7 Eylül 2020 Not: Yavaş yavaş yazım yanlışları düzeltilmeye başlandı. Diğerlerinden farkları cinsiyetleri değil, birbirlerine olan tükenmek bilmeyen sevgileriydi. 05.09.2018