19

14.2K 1.1K 1.5K
                                    

-Jimin

(Jungkook ve Taehyungun konuştukları gece, Jungkoolara yeni geldikleri zaman)


"Boşuna endişeleniyorsun demiştim" dediğimde Yoongi yanıma oturarak önüne bakmaya devam etmişti. 

"Kendimi garip hissediyorum. Sanki Jungkooka bir şey olmuş ama benden saklıyormuş gibi"

"Sadece uyuyormuş, böyle düşünme" dediğimde iç geçirerek bana bakmıştı.

"Bilmiyorum. Yani.. sadece bugün de değil. Son bir haftadır fazla dalgın görüyorum onu" dediğinde gülümseyerek elini tutmuştum. Hayır bir nedeni yoktu. Sadece tutmak istemiştim.

"Farkındayım aslında ben de. Ama düşünceli haldeki tek kişi Jungkook değil." Dediğimde soran gözlerle bakan sevgilim olduğuna inanamadığım adama gözlerimi devirmiştim.

"Taehyung" demiştim gülerek.
"Ve bu dalgınlıklarının nedenini tahmin etmek zor değil. Jungkook Taehyungun duygularını biliyor sonuçta. Belki de onun içinde bir şeyler değişmeye başlamıştır ve bu onu düşünmeye itiyordur. Endişelenmeni gerektirecek bir durum olduğunu düşünmüyorum" dediğimde gözlerinde kabullenmişliği görebiliyordum.

"Onun için endişeleniyorsun, evet, kendince haklı da olabilirsin. Ama bence aralarında bir şey olursa, bu Jungkook için iyi olur. Sevince gerçekten hastalığını unutuyorsun. Ve daha çok çabalıyorsun. Çünkü karşılık verebildiğini göstermek istiyor insan, sevdiğini belli edebilmek istiyor" dediğimde gülümsemiş ve bir bacağını altına alarak bana dönmüştü. Elleri yanağıma yerleştiğinde gülümsemem genişlerken dudaklarıma çevirmişti gözlerini.

"Demek öyle?" Diyerek bana yaklaştığında kalbimin hızlanmasıyla birlikte utanmış biraz da gerilmiştim.

"Bu bazen korkuts-"

Sözümü kesen dudaklarla birlikte gözlerim kapanırken nefesimi usulca vermiştim. Minik bir öpücüktü. Geri çekilip yanağımdan da öptüğünde gözlerimi yavaşça açıp parıldayan gözlerine diktim.

"Korkmak yok Jimin. Korkmak, gerilmek yok. Çünkü her şey git gide güzelleşiyor, iyileşiyor. Korkmanı gerektirecek hiçbir durum yok. Seni zor durumda bırakacak hiçbir şey yapmayacağıma emin olabilirsin" dediğinde Yoonginin sevgisinin beni ağlatacak bir güç olduğunu tekrar kavramıştım. İstemsizce gözlerim dolarken bunu fark etmemesi için boynuna dolamıştım kollarımı. Kokusu bana huzur ve güç verirken burnumu boynuna sürtmüştüm. Elleri saçlarımı bulunca yutkunarak aklıma dolmaya çalışan sahneleri geri itip derin bir nefes alarak Yoongiden ayrıldım. Tabi o arada kendime bir söz vermiştim: hastalığımı yendiğim an, Yoongiye uzun uzun sarılacak ve masum düşüncelerle kokusunu içime çekecektim istediğim kadar. 

"Kahvaltı hazırlayayım" diyip ayaklandığımda beni onaylamış ve peşimden gelmişti. Mutfağa girip direk dolaba yöneldim. Krep yemeyi seviyorlardı, bende onlar için krep yapacaktım. Malzemeleri alıp hemen işe koyuldum çünkü yemek yapmak kafamı dağıtıyordu. İnanın bu çok zordu benim için. Yoonginin masum öpücükleri de değildi düşüncelerimi siyaha boyayan, ona sarılmam, burnumun boynuna sürtmesi, saçlarımı sakinleştirmek içinde olsa okşaması bütün masum düşüncelerimi yok edip siyaha boyuyordu düşüncelerimi. Bunu engellemem çok zordu ama gerçekten artık kendimi tutabiliyordum. Yoonginin de fazlasıyla yardımı oluyordu. Zaten onun sabrına hayrandım. Benim gibi biriyle beraber olmak isteyecek kadar sabırlı biriydi. Yoonginin fazlasıyla sapık olduğunu biliyordum. Bunu bazen hareketlerine yansıtıyordu, ama benim yanımdayken ona bir şey oluyordu ve bütün sapıklıkları yok oluyordu. Ciddi, seksi, ağız sulandırıcı Min Yoongi gidiyor; şirin, yanakları sıkılmalık, bolca sarılmalık Min Yoongi geliyordu. Bundan şikayetçi değildim tabiki de ama adamın her hali seksiyken biraz zorlanmam normaldi heralde?

The Beginning: taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin