-3 hafta sonra-
"Taehyung, ne zaman uyandın?" Demiştim ona sarılarak. Az önce uyandığımda görmüştüm, kafasını benim olmadığım tarafa çevirmiş öylece boş gözlerle etrafa bakıyordu. Bir süre beklemiştim bana dönmesi için ama dönmeyince uyandığımı fark ettirmek için ona sarılmıştım.
"Az önce" dese de az önce uyanmadığına emindim.
"Son zamanlarda moralin bozuk, ne oluyor Taehyung? Bir sorun mu var?" Dediğimde kafasını bana çevirmiş ve gülümsemeye çalışmıştı. Ama onu bile becerememişti.
"Hayır hayır, bir sorun yok"
"Hastana mı sıkıldı canın?"
"Hayır"
"Seni kırdım mı?"
"Tabi ki hayır, gerçekten bir sorun yok" diyerek kolunu başımın altından geçirmişti.
"Neden moralin bozuk o zaman? Değil deme Taehyung, bunu anlayamayacak kadar salak değilim. Hastanla ilgili olduğunu düşünüp sormak istemedim ama bu farklı bir şeye dönüştü artık. Doğru düzgün yemek dahi yemiyorsun. Anlat bana, sorun neyse beraber çözelim"
"Bir sorun yok gerçekten. Yoruluyorum"
"Bacağın alçıda diye mi üzülüyorsun?" Dediğimde oflamış ve derin bir nefes almıştı.
"Jungkook.. bak, sadece bunaldım. Bacağımın alçıda olması, sürekli birilerinden yardım istemek zorunda kalıyorum, sizi uğraştırıyorum, üç haftadır evime bile gidemedim. Bunlar beni bunaltıyor, sizi bunalttığı gibi. Üç haftadır beni arabaya bindirip indirmekten kas yaptın, tuvalete sen götürdün, beni yıkamak zorunda kaldın. İçime oturuyor hepsi ve bunalıyorum. Üç haftadır tek yaptığım işe gidip oturmak, eve gelip yatmak"
Söylediklerine karşı sadece iç geçirmiştim. Çok düşünüyordu ve düşündükçe sürekli bize yük olduğu düşüncesi dolanıyordu beyninde. Ama kesinlikle ortada öyle bir şey yoktu. Bunlar sadece Taehyungun güzel beyninin düşünceleriydi. Kollarımı sıkılaştırarak omzuna bir öpücük bırakmıştım.
"Benim bacağım kırılsa, bana bakmaktan sıkılır mısın? Ya da sana yük olduğumu düşünür müsün?"
"Tabi ki hayır"
"O zaman neden sıkıldığımı, bunaldığımı ve bize yük olduğunu düşünüyorsun?"
"Jungkook.. bu ayn-"
"Tamamen aynı şey Taehyung, kıvırma lütfen. Benim dışımda birilerinden yardım isteme konusuna bir şey diyemem, ben de istemezdim ama onun dışında söylediklerinin hiçbiri doğru değil. Ayrıca seni yıkamak hiç de kötü bir deneyim değildi. Eğlendim hatta. Hem vücuduna tamamen alıştım neredeyse. Ah.. unutuyordum. Yoongiye zorla para vermişsin geçen gün. Diğer bacağının kırılmasını istemiyorsan bir daha böyle bir şey yapma. Yeterince maaş giriyor bu eve" dediğimde gözlerini tavana dikmişti. Ona daha çok yaklaşarak boynuna ve yanağına öpücükler bırakmıştım.
"Sana bakmaktan gerçekten hoşlanıyorum. Bir kere bile üşenmedim. Seninle ilgili bir şeylerle uğraşmak gerçekten güzel. O yüzden sakın böyle şeyleri düşünüp moralini bozma. Sen sadece gülümse, gülümse ve kahkaha at. Bir de beni sev. Başka bir şeye ihtiyacım yok" dediğimde başını bana doğru çevirmiş ve dolu gözlerini gözlerimle buluşturmuştu. Gülümseyerek yanağını okşadığımda beni olabildiğince kendine çekip sarılmıştı.
"Teşekkür ederim" demişti sessizce saçlarıma doğru. "Bunu sana nasıl öderim bilmiyorum"
"Dedim ya, beni sevmen, öpmen, sarılman yeterli" dediğimde saçlarımı öpmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Beginning: taekook
Fanfiction7 Eylül 2020 Not: Yavaş yavaş yazım yanlışları düzeltilmeye başlandı. Diğerlerinden farkları cinsiyetleri değil, birbirlerine olan tükenmek bilmeyen sevgileriydi. 05.09.2018