Gülüşü sırıtmaya dönmüştü. Kaşlarım çatılırken ona daha dikkatli bakmıştım.
Yok canım, o değildir.. dimi?
Simsiyah saçlarının yerini kahverengi almıştı. Gözlerindeki lensi çıkarsa dahi siyahı andıran koyu kahveleri ve alaycıl gülümsemesiyle bana bakıyordu.
"Baktım senin beni bulacağın yok, dayanamadım" demişti gülerek. İyi de daha geleli ne kadar olmuştu ki?
"Şu aptal ifadeyi sil suratından. Beni tanıyamayacağını bildiğim için geldim" demişti saçlarını göstererek. Bana yaklaşmaya başlayınca gerilememek için zor durmuştum. Bu sefer ezdirtmeyecektim kendimi.
"Şanslısın, bugün keyfim yerinde. Aslında tamamen başka bir şey düşünmüştüm. Seni gerçekten korkutacak bir şey. Nedense vazgeçtim. Beynini kullanabilirsen belki nedenini anlarsın" diyip ortadaki oturma yerine oturmuştu.
"Niye bunu yapıyorsun?" Demiştim sessizce.
"Imm.. bilmem?"
"Sadece ne istediğini söyleyesen olmaz mı?" Demiştim bıkmış bir şekilde.
"Ne o? Korkuyor musun?"
"Hayır. Sadece her hareketimi izlemen doğal olarak beni rahatsız ediyor. Ve nedenini bile bilmiyorum" dediğimde usulca bir nefes verip gözlerini uzattığı ayaklarına çevirmişti.
"Biliyor musun? Seni çok iyi tanıyorum Jungkook. O kadar iyi tanıyorum ki, sana zarar vermek için ne yapmam gerektiğini biliyorum" demişti gözlerini gözlerime çevirerek.
"İyi de.. neden?" Dediğimde oturduğu yerden kalkıp yanımdan geçmişti. Kapı çaldığında duraksayarak bana dönmüştü.
"Git" demişti sadece. Sorularımın cevaplarını vermeyecekti yine. "Ne duruyorsun? Git" demişti tekrar hafifçe kızarak. O sırada kapıdan Taehyungun sesini duymuştum.
"Jungkook! Kapı niye kilitli?"
"Jungkook!"
"Jungkook, iyi misin?"
"Jungkook endişeleniyorum"
"Aç şu kapıyı" Gibisinden şeyler söyleyerek kapıya vuruyordu. Myungsoo denen çocuk dolapların arasına girmişti. Zayıf olduğu için harbiden görünmüyordu. Derin bir nefes verip kapıyı açmış ve Taehyungun endişeli suratıyla karşı karşıya kalmıştım. Yanındaki çocukla, ya da adam herneyse, birlikte bana bakıyordu. Tek fark Taehyung üzerimi süzüyor, bir şeyim olup olmadığını kontrol ediyordu.Gözlerimi adamdan Taehyunga çevireceğim anda Taehyungun birden bana sarılmasıyla birlikte beklemediğim için gerilemiştim. Ben şaşkınca adama bakarken onunda şaşırdığını görmüştüm. Sonra hafifçe gülümseyerek başını eğmiş ve gitmişti. Ben de havada kalan ellerimi Taehyungun sırtına yerleştirdiğimde derin bir nefes verdiğini duymuştum.
"Korkuttun beni" demişti boğuk çıkan sesiyle.
"O-oh? Üzgünüm.."
"Neden kapıyı kilitledin?" Demişti geri çekilirken.
"Umm.. şey.. sadece ben giyinirken kimse girmesin diye giyindim" demiştim aklım Myungsoonun bizi duyuyor olmasındayken. Taehyung kaşlarını kaldırınca ona bakmıştım.
"Ne dediğinin farkında mısın?"
"Oh?"
"Sen giyinirken kimse girmesin diye giyindin?" Demişti bu sefer tek kaşını kaldırarak. Ah.. tamamen salaktım.
"Bir an kafam karıştı üzgünüm. Yani kimse girmesin diye kilitledim" dediğimde ellerini belimden çekip gözlerini arkama çevirmişti. İstemsizce dikkatini dağıtmak için onu hafifçe ittim ve arkamızdan kapıyı kapattım. Kaşları daha da çatılırken konuşmuştu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Beginning: taekook
Fanfiction7 Eylül 2020 Not: Yavaş yavaş yazım yanlışları düzeltilmeye başlandı. Diğerlerinden farkları cinsiyetleri değil, birbirlerine olan tükenmek bilmeyen sevgileriydi. 05.09.2018