__
Dengem bozulmuştu ve birinin omuzlarına tutunarak sağlamıştım. O an, tam olarak göğüslerimiz birbirine yapışmıştı. Ayrıca, burun buruna olduğumuzu ve elinin sıkıca belimi tuttuğunu söylememe gerek var mıydı? Bilmiyorum.
__
Ben şaşkınca gözlerimi sonuna kadar açmış bir şekilde karşımdaki parlak gözlere bakıyordum. Nefesini dudaklarımda hissettiğimde ne zaman tuttuğumu bilmediğim nefesimi usulca verdiğimde gözleri otomatikman dudaklarıma kaymıştı.
Daha sonra ikimiz de durumun rahatsızlığını(?) fark ederek hemen hemen aynı saniyelerde kendimize gelmiştik. Önce belimdeki eli bollaşıp yerini boşluğa bıraktığında omzunu sıktığımı fark etmiştim. Hızla ellerimi çekip geri çekildiğimde hızla atan kalbimi ve titremeye başlayan ellerimi yeni fark ediyordum. Yoongi yanıma geldiğinde az önceki olayı görmediğini düşünmeye başlamıştım. Yoksa o beni çekerdi doktorumun kollarından. Değil mi?
"Jungkook? Bir sorun mu var?" Demişti parmaklarını çeneme yerleştirip yüzüme bakarken. Evet, gerçekten görmemişti. Ama arkamda değil miydi?
"Taehyung? Sen.. gitmemiş miydin?"
"Oh? Ben.. sanırım kredi kartımı burada düşürdüm. O-onu almaya gelmiştim" demişti. Niye kekelemişti ki? Konuşmasının sonunda derin bir nefes aldığını fark etmiştim. Gözleri beni bulduğunda otomatikman bakışlarım Yoongiyi bulmuştu. Anlamlandıramadığını fark edebiliyordum.
"Hyung, umm.. a-arkamda değil miydin?"
"Evet, ama telefonumu unutmuştum ve geri gittim. Geldiğimde de kızarıktın?"
"İçerisi sıcaktı.. o yüzdendir" demiştim gözlerimi kaçırarak. Yoongiye yalan söyleyemiyordum ki ben. Bir şeyler olduğunu anladığına emindim. Ama üstelemeyeceğini de biliyordum.
"Anladım. Bizim de bakmamızı ister misin Taehyung? Yoksa sen halleder misin?" Dediğinde Taehyung sanki neden geldiğini yeni hatırlamış gibi bir tepki göstererek içeriye girmişti. Yoongi anında bana bakınca yanaklarımın sıcaklığının arttığını hissetmiştim.
"Ne oldu?"
"Hiç, hiçbir şey" desem de inanmadığını belli edercesine bakıyordu.
"Evde konuşacağız" dediği sırada Taehyung çıkmıştı içeriden. Bulduğu kredi kartını cüzdanına koyup bana bakmıştı. Gözleri yanaklarımda dolaştıktan sonra Yoongiye çevirmişti gözlerini.
"İsterseniz sizi bırakabilirim?"
"Ah, zahmet olur. Biz gideriz" demişti Yoongi gülümseyerek.
"Ne demek zahmet olur? Yolumun üstü. Hadi gelin de bırakayım" demişti itiraz istemediğini belli ederek. Yoongi kabul edince ben de sessizce kafeyi kapatıp, ilerlemiştim arabasına doğru. Yoongi öne otururken ben arkaya geçmiştim. O da şoför koltuğuna oturduğunda arabayı çalıştırmıştı. Cebimde bir şeyin titrediğini hissedince elimi cebime attım. Numaram bir tek Yoongide olduğundan onun mesaj attığını anlamak zor değildi.
Yoongi:
Yanaklarının kızarıklığını 300 metreden görebiliyorum. Beni atlatmaya çalışırsan...!#!@?@!#?@!#!?#&Jungkook:
Sadece
Neyse.
Evde konuşalımYazdıktan sonra cebime atmıştım telefonumu. Titrediğini hissetsem de bakmamıştım. Yoongi yalandan öksürdüğünde dikiz aynasına bakmıştım, amacım Yoongiye bakmak olsa da Taehyungla göz göze gelmiştim. Nasıl baktığını anlayamıyordum. O yüzden gözlerimi cama çevirmiştim. Ama onun hala bana baktığını hissedebiliyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Beginning: taekook
Fanfiction7 Eylül 2020 Not: Yavaş yavaş yazım yanlışları düzeltilmeye başlandı. Diğerlerinden farkları cinsiyetleri değil, birbirlerine olan tükenmek bilmeyen sevgileriydi. 05.09.2018