Dakikalarca o şekilde kalmıştık. Bundan tabiki memnundum ama onu sıkmak istemezdim. O yüzden geri çekilip gülümseyerek ona baktım. O da hafifçe gülümsüyor ve kalbimin hızlanmasına neden oluyordu.
"Taehyung"
"Hm?"
"Artık beni soran olursa 'sevgilim' diyecek misin?" Demiştim utanarak. Gülümsemesi genişlerken başıyla onaylayınca heyecanlanarak ona bakmaya devam ettim.
"Ama kafamı karıştıran noktalar var. Jungkook, her ne kadar iyileşmeye hızlı bir şekilde devam etsen de bu durum senin için çok zor. Yani biriyle sevgili olma düşüncesinin aklından geçmesi bile tamamen garip değil mi senin için?"
"Evet garip. Biriyle sevgili olamam zaten. Seninle olabilirim. Sen farklısın çünkü"
"Bir sevgilinin, senin için ev arkadaşından fazlası olamayacağını söylemiştin? Hala böyle düşünüyor musun?"
"Böyle düşünmek değil de, normal bir ilişki yaşayamayacağımı biliyorum. Sadece denemek istiyorum. İlk defa bu kadar garip hissediyorum ve bu hissi sevdim"
"Önceden be- yani karşındakinin beklentisini karşılayamamaktan korkuyordun. Peki şu an nasıl düşünüyorsun?"
"Şu anda da öyle düşünüyorum. Ben senin beklentini karşılayamayacağım. Buna eminim. Ama elimden geldiği kadar bunu yapmaya çalışacağım. O yüzden lütfen benden çok yüksek şeyler bekleme. Seni üzmek istemiyorum"
"Şu an ilişkimiz hakkında konuşmuyorum. Şu an gelmediğin seansı telafi ediyoruz. O yüzden 'senin' değil 'karşımdakinin' diyeceksin. Tamam mı?"
"Tamam da.. şimdi yeri mi ya?"
"Evet. Hatta tam şimdi yeri ve zamanı. O yüzden sus ve sorularıma cevap ver" diyip ciddi bir surat ifadesi takınmaya çalışmıştı. Bende gülümseyip dirseğimi koltuğun yaslanma yerine yaslayıp elimi yumruk yapıp yanağıma yasladım.
"Susuyorum ve sorularına cevap veriyorum" diye hafifçe dalga geçtiğimde gülmüş ama hemen toparlamıştı kendini.
"Mutlu edemeyeceğinden bahsediyordun. Fikrini değiştiren şey ne?"
"Fikrim değişmedi. Ben 'karşımdakini' mutlu edemem. Ama çabalayacağım. Hem bir ilişkide mutlu olma diye bir kural yok. Eğer birbirimizi gerçekten seviyorsak, mutsuz da oluruz. Ki mutsuzluğun illaki yerini bir gün mutluluğa bırakacağına eminim" dediğimde parlayan gözlerle bana bakıyordu.
"Peki ya mutsuz olan taraf sen olursan?"
"Ben her zaman mutsuzum zaten. Onunla yaşayacağım her olay beni mutlu edecektir. Bu olay kötü de olabilir iyi de"
"Nasıl yani? Biraz açar mısın?"
"Yani demek istediğim şu, bir olayı birlikte yaşayacaksak, sonunda o mutluysa ben mutsuz olsam da olur. Çünkü 'karşımdaki' kesinlikle mutlu olmayı hakeden biri" dediğimde gülümsemiş ve başını eğmişti. Tekrar bana baktığında ciddi bir ifade vardı suratında.
"Zorlanacaksın. Zorlanacağın noktalar için bir şeyler diyebilir misin?"
"Zorlanacağım bir çok nokta olacak. Ona yakınlaşmalarım, konuşmalarım bile zor olacak. Bunun nedeni tamamen benden kaynaklanan bir sorun. Ama bunların üzerine gidip aşmayı istiyorum. Sonuçta denemekten zarar gelmez"
"Peki bu cesareti nereden aldın? Söylediklerin senin durumunda olan biri için fazla cesurca. Hastalığını kabullenmen senin için artı puan olsa da bu durum senin için çok yeni. Cesaretin kaynağını bana söyleyebilir misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Beginning: taekook
Fanfiction7 Eylül 2020 Not: Yavaş yavaş yazım yanlışları düzeltilmeye başlandı. Diğerlerinden farkları cinsiyetleri değil, birbirlerine olan tükenmek bilmeyen sevgileriydi. 05.09.2018