20

15K 1.2K 1.8K
                                    

"Jungkook?"

Yoonginin şaşkın çıkan sesiyle birlikte ellerimi saklayabilmek adına cebime koymuştum hemen. Vurmaktan yara olan parmak boğumlarım yansa da çaktırmadım. Ve gülümsedim.

"Oh.. hyung" dediğimde gözleri üzerime takılmış, ardından vücudumu süzmüştü.

"Bu halin n- Yah! Bu kan da nerden geldi?" Diyerek endişeyle gözlerini büyütmüş ve kendisine çekmişti. Dengem bozulduğu için refleks olarak bir elimi cebimden çıkarıp kapıyı tuttuğumda hepsinin gözleri elime çevrilmişti. 

"Siktir. Jungkook kiminle kavga ettin? Tanrım.. iyi misin? Neren acıyor? Söylesene?" Diyerek elimi tuttuğunda nazikçe gülümseyerek elimi ellerinden kurtardım. 

"Benim bir şeyim yok merak etme. Siz gidiyordunuz galiba? Hem geç kalmadınız mı? Gidin siz. Ben de banyo yapıp geleceğim"

"Seni bu halde bırakamam" diyip beni içeri çekince onu durdurup ellerinden kurtuldum.

"Hyung, saçmalama. Ciddiyim hiçbir hasar almadım. İnanmıyorsan bak?" Diyip elimi tişörtümün uçlarına yerleştirip tek seferde üzerimi çıkarttım ve etrafımda döndüm. Yoongi üstümü süzerken diğerlerine bakmıyordum yoksa utanacaktım. Gerçi Taehyungun bakmadığına emindim ama neyse.

"Gördün mü? Gerçekten iyiyim. Sadece elim biraz tahriş oldu"

"Kiminle kavga ettin?" Demişti kollarını birbirine bağlarken. Abimle. Demek isterdim ama şu an anlatmak için uygun bir zaman değildi.

"Akşam eve gelince konuşalım mı? Hem beş gündür göremiyorum seni. İşten çıktım. Gitmeyeceğim. Çok yorucu" dediğimde kaşlarını çatmıştı.

"Niye kendini bu kadar yoruyorsun? Madem zorlandın çıksaydın hemen?"

"Bunu yapmaktan başka çarem yoktu" dediğimde bu sefer şaşkınlıkla havalandı kaşları.

"Ne demek başka çarem yoktu?"

"Yani.. boş boş durmayayım dedim" diyerek tişörtü üzerime giyinmiştim. İnanmadığını biliyordum.

"Bunu akşam konuşalım. Gidip banyo yap ve gel. Geç kalıyoruz. Tanrım.. resmen dosyalarımı unuttuğum için geldik ve seninle bu halde karşılaştık. Cidden.. Yarım saatin var Jungkook. Telefonunu da almamışsın zaten. Endişelendirdin beni"

"Özür dilerim" dediğimde sesim neden kısık çıkmıştı bilmiyorum. Ama hala Yoonginin yüzüne bakmaya utanıyordum.

"İyisin değil mi?" Diyip kollarımı tuttuğunda başımla onaylamıştım. Beni kendine çekip sarıldığında boğazıma yumru otururken gözlerim yanmaya başlamıştı. Elimi ona sürmemeye dikkat ederek bende ona sarıldığımda iç geçirmeme engel olamamıştım.

"Özlemişim seni" dediğinde kızardığını hissettiğim gözlerimi Taehyunga çevirmiştim istemsizce. Özlem kelimesi bana onu hatırlatıyordu. Onunda bana baktığını görünce panikleyerek gözlerimi kaçırmış ve geri çekilmiştim.

"Bende hyung. Uhm.. siz geç kaldınız. Hadi oyalanmayın" dediğimde gülümsemiş ve onaylamıştı. Onları yolcularken Taehyungun bana baktığını hissetsem de ona bakmamak için kendimle savaşmıştım. Çünkü hem kabullendiğim duygularım yüzünden utanıyor hem de onu kırdığım için yüzüne bakmaya utanıyordum. Yine dayanamayıp gözlerimi ona çevirdiğimde bana baktığını görünce bu sefer kaçırmamıştım bakışlarımı. Gidene kadar da çekmemiştim. Bu sefer çekememiştim. Çünkü onu gerçekten çok özlemiştim. Anlatamayacağım kadar çok.

Gittiklerinde iç geçirip kapıyı kapattım ve banyoya doğru ilerledim. Üzerimi çıkarıp kendimi suyun altına attım hemen. Günlerdir düşünmekten başım ağrıyordu ve Myungsoo'nun abim olduğu gerçeği yüzüme vurdukça çıldırıyordum. Bilmediği bir anne-oğul ilişkisi yüzünden yaptıklarına bakarsak, normal biri olmadığını söylemek zor olmazdı. Farklı şekilde tanışsak da anlaşamazdık evet, ama en azından ondan tiksinmezdim. Açıkçası annemin başka biriyle birlikte olması şuan umrumda değildi. Zaten olay benden çok önce olmuştu. Eğer şu an annemle, Myungsoonun düşündüğü gibi yakın olsaydım dünya gerçekten başıma yıkılırdı. Ama şu an sadece o gerizekalıyla kardeş olmak benim canımı sıkmıştı. Yaptıklarını hazmedemiyordum, üvey olsa bile böyle bir şey yapacak kadar şerefsiz olmamalıydı bir insan. Gerçi o insan mıydı, emin değildim.

The Beginning: taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin