§
"Sana inanamıyorum Taehyung, nasıl yüzüme bocalarsın pastayı ya!"
"Ben ne bileyim Jungkook'un başını eğeceğini. Yoksa ben öyle bir şey yapar mıyım?"
"Ya off, bütün yüzüm çikolata ve krema oldu! Bir daha sizin için pasta yapanın... Hiçbirinizle de konuşmuyorum. Gülmeleriniz aklıma kazındı."
Taehyung üzgün bir role bürünerek odadan çıktı. Ben de hızlıca banyoya girdim. Aynadan yüzümün haline bakıyorken, aniden banyonun kapısı sertce kapatıldığında, irkilerek arkamı dönmüştüm.
Jungkook'u şeytani bir ifade ile görmeyi beklemiyordum tabii ki.
"Demek bana kumpas kurmuşsunuz ha?"
Gözlerim irice açılırken, tedirgince sırıtdım.
"Y-yok."
"Taehyung'u hallettim, bir tek sen kaldın, kedi surat."
Ben çoktan duvarla bütünleşmişken, üzerime gelmesi fazla korkutucu bir durumdu.
Elini sertce omuzumun sağ tarafından duvara koyduğunda, bir eline, bir de onun yüzüne baktım. Bu sefer fena toslamıştım sanırım."Benimle uğraşmayı seviyorsun, onu anladım. Ama..-"
Bu arada diğer kolunu da sol tarafımdan duvara yaslamıştı ve sonra konuşmaya devam etmişti.
"Benim sinirli bir adam olduğumu biliyorsun. Ve bunu bilerek yapıyorsan, fazla kaşınıyorsun demektir."
Tek kaşımı kaldırıp, meydan okuyucu bakışlarımı üzerinde gezdirdim.
"Ne yapacaksın? Pencereden falan mı sallandıracaksın?"
Güldü.
"Onun gibi bir şey."
Bakışları dudaklarıma kaydığında, istemsizce sertce yutkunmuştum. Yüzümün her yeri krema ve çikolatayken, ben kendimi ciddiye alamıyordum şahsen. Bu adam ise karşıma geçmiş işgence peşindeydi.
Yüzünü yüzüme yaklaştırdığında, birazcık mesafe bıraktı. Nefesimi tutmuşken, ne yapmaya çalıştığını kestirmeye çalışıyordum.
Dudaklarını hafifce dudağımın kenarına sürttüğünde, huylanmıştım. Sonra burnuma yaklaştı ve üzerinde bulunan çikolatayı emdi! Bu adam neyin peşindeydi? Sonra ise dili, çenemdeki kremaya misafir oldu.
Pekâlâ, sakindim.Dudaklarını dudaklarıma hafif temas ettirmesi sinirlerimi bozuyordu.
Öpeceksen, öpsene artık!
Ve iç sesim olmadık isteklerin peşinden hunharca koşuyordu.
Sinirle nefes vediğimde güldü."Kedicik sinirleniyormuş.."
Kısık sesli fısıltısı fazla etkileyici çıkmıştı. Ya da ben bu durumda öyle algılamıştım. Gözlerimi kapatmama ramak kalmıştı ama, galibiyeti ona tattırmak istemiyordum. En son 2 defa bu kadar yakın olup dudak dudağa gelişimizde ikimizin de sarhoş vaktine denk gelmişti. Ama şimdi sarhoş değildik.
Evet tabii değilsin, adam seni saniyede sarhoş etti!
Ne sinir bozucu bir iç sese sahiptim ben, Tanrım..
"İşgence yöntemim insanda kafa yapar, ki sessizliğin de bunu açıkca belli ediyor."
Beni sinirlendirmişti ve daha fazla sinirlenmem için tahrik ediyordu seçtiği sinir kelimeleri ile.
"Peki benim sinirlenince ne yapacağımı biliyor musun?"
Gözlerini kısıp, dudaklarını büktü.
"Ne yaparmışsın?"
"Her şeyi." dediğimde, aynı zamanda iki elimi yanaklarına sarıp dudaklarımı, dudaklarına bastırdım. Bunu bekliyormuş gibi, bir eli belime diğer ise yanağıma yerleşti.
Heyecanın ılık nefesi ensemde gezinirken, içimden bir ses bunu sinirim yüzünden yaptığımı keskin bir şekilde inkar ediyordu.
Filizlenen bir duygu vardı ortada ve etkisini üzerime sıçratmıştı.§
Yorum ve oylarınızı bırakmayı unutmayın♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cheiro no cangote | jenkook
FanfictionSaçları boynuma değdiğinde huylanırken, burnunu boynuma hafifçe sürtüşünü hissettim. Ardından hoş sesi fısıltılı bir şekilde yankılandı kulaklarımda. "Cheiro no cangote." [ Jennie ๑ Jungkook ] © mavitzm | 2018