Sisli bir duman,
Enkaza haber salan.§
Ruhum soğuktu, etraf sıcak. Oysa ben bilincimin kendine geldiği ilk anda soğuğu hissedeceğini düşünmüştüm fiziken. Ama tam tersiydi.
Gözlerimi araladığımda, normal bir oda karşılamıştı beni. Sarı ve siyahın hakim olduğu odada, gayet normal bir şekilde ellerim kollarım açık bırakılmıştım.
Muhtemelen kapıyı kilitlemişti.Mark'ın böyle bir şey yapmasına artık şaşırmıyordun açıkcası.
Kalbimin sahibi bile bana ihanet etmişti, çocukluk arkadaşım neden etmesin ki?
Üzerimde olan yorganı itip, ayağa kalktım. Sonucunu biliyordum, ama yine de kapının kulpunu aşağıya indirdim. Kilitliydi. Sert bir şekilde birkaç kez kapıyı yumrukladım. Ama çıt bile çıkmıyordu kapının arkasından. Boşu boşuna debelenmenin bir faydası olmayacağını anladığımda, penceresiz odaya göz gezdirdim. Burası bana tanıdıktı. Ama bir o kadarda yabancı. Dekorasyon uyumu, kulübün dekorasyonunu anımsattığı için tanıdık olabilirdi.
Acaba kaç saattir buradaydım ve en önemlisi yokluğumu fark etmişler miydi? Lalisa'nın çoktan ortalığı velveleye verdiğini düşünüyordum. Yutkunma ihtiyacı duyarken, kapının kilit sesi doldu kulaklarım. İçeriye gülümseyen Mark girdiğinde, yüzümü buruşturdum. Bir de pişmiş kelle gibi sırıtıyordu âdi herif."İyi uyudun mu?"
Sanki gündelik bir konuşma yapıyormuşuz gibi rahat olması, yüzünün ortasına bir tane geçirme isteğimi tetikliyordu.
"Günün sonunda seni bırakacağım, Jennie, seninle bir işim yok. Kötülüğünü de istemem."
"Peki ne diye kaçırdın beni? İnsanları kaçırıp, sonra bırakmak gibi bir hobin mi var?"
Ellerini ceketinin ceplerine sokarken, yine gülmüştü.
"Tabii ki, hayır. Sadece birkaç evrağa ihtiyacım var o kadar."
Şimdi anlamıştım. Derdi benimle değil, Jungkook ileydi. Ve bunun için de beni kullanıyordu.
"Ne evrağı?"
"Sevgilin, ah, pardon eski sevgilin ve çetesi babamı üç ay önce hapise tıktı. Ve elimde olan babamı o parmaklıklar ardından çıkarmamı sağlayacak belgeleri benden aldı. Geri vermesi için de, küçük bir korku ona yetecek. Bakalım işini mi, seni mi daha çok seviyor, Jen."
"Bana öyle seslenme."
Hırlar gibi çıkan sinirli sesime karşılık, hiç kapanmayan çenesini tekrar açtı.
"Jennie, ben seninle cidden arkadaş olmak istiyorum yeniden. Bak bu durumu atlattıktan sonra eskilere dönebiliriz istersen. Sana zarar vermedim gördüğün gibi. Çünkü sana değer veriyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cheiro no cangote | jenkook
FanfictionSaçları boynuma değdiğinde huylanırken, burnunu boynuma hafifçe sürtüşünü hissettim. Ardından hoş sesi fısıltılı bir şekilde yankılandı kulaklarımda. "Cheiro no cangote." [ Jennie ๑ Jungkook ] © mavitzm | 2018