Bu hayatın en büyük doğrusu,
Acı çektirdiği insan ordusu.§
Küçük farklılıklar istemiştim hayatımda hep. Fakat sadece hayal etmekle kalmış, icraat'a geçmek için bir heves baş kaldırmamıştı hayatımda.Aslında, bu hayatta farklı olanlar hep dışlanan insanlardı. Bunu anlamak zor değildi. Sonuçta hangi insan sürekli kendisi ile aynı düşünceye sahip olmayan biri ile konuşurdu ki? İstisnalar olabilirdi ki onlar da farklılık arayan tiplerdi.
Bir farklılık arıyorsa insan, hayat anlardı ki, isyana kalkmış bir ruha sahipti o. Bu yüzden herkesin ondan soyutlanmasına izin verip, yalnızlığı yandaşı yapardı. Yalnızlığa bağımlı olmak ise, uyuşturucudan iki kat daha tehlikeliydi. Fiziken öldüren uyuşturucuydu, hem fiziken, hem de ruhen öldüren ise yalnızlık.
Düşüncelerim arasına sınıftaki sesler girdiğinde göz devirdim. Sıkılmıştım. Hocanın sadece boş-boş konuşmasından. Bizi umursamıyor, sadece dersi anlatıyordu. Kulaklıklarımı takıp, başımı sıraya gömdüm. Gece uyumamıştım. Annemin hıçkırıklar içinde ağlayışları ve lanet edişleri..
Tam 2 yıl öncesine kadar bir şey yoktu. Mutlu gibiydik.
Benimle ilgileniyordular. Bu aralar sadece kavga ettiklerinden, ben akıllarına bile gelmiyordum.
Şimdi burda ağlamaya başlasam, sınıftakiler üstüme üşüşürdü.
Kapşonumu kafama geçirdiğimde, göz yaşlarımı salmıştım. Her an aklıma geldiğinde, gözümden bir yaş firar ediyordu. Çocukluğumun katili olmuştular zaten, geleceğimde geçmişimin peşimi bırakmamasını da sağlamıştılar artık.10 dakika değişmeyen halimle, etrafın haraketlenmesi zilin çaldığını gösteriyordu. İç çekişler ile ayağa kalkıp, sınıftan çıkacakken, 7 kişilik grubu fark ettim. Birkaçı sıraların üzerinde oturmuştu. Yoongi duvara yaslanmıştı başındaki kepi ile.
Namjoon ve Jungkook ayaktaydılar. Sınıf arkadaşlarımı da kovmuş olmalıydılar. Ağlamış olmama lanet ederken, yüz ifademi değişmeden sınıfın çıkışına yöneldim."Üzgünüm Jennie, ama yardımın lazım." dedi önüme çıkan Taehyung.
Kapıda da Taehyung bekçilik yapıyordu.
"Yardım falan etmeyeceğim."
"2 kişinin hayatı söz konusu, yardım etmen gerek."
"Bundan bana ne? Nasıl yardımım dokunabilir ki?"
"Öldürecek olan, deden Kim Sao."
Kaşlarım havalanırken, alayla güldüm.
"O hala yaşıyor mu ya, elleri falan titrer öldüremez kimseyi merak etme."
"Konu 2 kişinin canı Jennie, bu kadar gaddar olamazsın."
Yoongi araya girdiğinde, ağzımdan 'hah' nidası çıktı.
"Diyene bakın, kardeşimin ölümüne yardım eden şahıs!"
Gözlerini kapatıp, sakinleşmek için derin bir nefe aldığını gördüm.
"Kaç defa dedim, bilmiyordum!
Bil-mi-yor-dum!""O yüzden mi, baban onu öldürürken sen beni odaya kilitledin? Karşıma geçip bahane üretme bana sakın!"
Parmağımı deşercesine göğsüne dokundurmuştum. Geçmişteki öfkemin soyuması için bunu birinin üzerine kusmam gerekiyordu ki, suçu olmasa bile o biri oydu.
"Bu sefer de ölen, anne ve baban olacak Jennie!"
"Ne?"
Sesim nereye kaybolmuştu benim? Ne diyordu bu adam?
"Jungkook!" diye uyardı Namjoon onu.
Dengemi kaybettiğimde Yoongi beni kollarımdan tutmuştu. Sonradan fark ettiğimde, kollarımı geri çektim.
"Neden?"
"Anlatacağız, ama şimdi biraz sakin ol."
Ne kadar beni düşünmeyen ebeveynlerim olsa da, ben onları düşünüyordum.
"Tamam, ama anlatın şunu artık!"
"Depoya geçelim. Okulun güvenilir olduğunu düşünmüyorum."
Başımı olumlu anlamda sallarken çantamı alıp, hızlıca önden kapıdan çıktım.
Yine hayatın puslu bir planlarından birinin parçası olmuştum ve ortaya koyulan piyonlar anne ve babamdı. Oyunu bitirecek olan ise, maalesef hayat olduğundan kaderi değişmek için bir şeyler yapmam gerekti.
Kaderi değişmek?
İmkansız.§
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cheiro no cangote | jenkook
Hayran KurguSaçları boynuma değdiğinde huylanırken, burnunu boynuma hafifçe sürtüşünü hissettim. Ardından hoş sesi fısıltılı bir şekilde yankılandı kulaklarımda. "Cheiro no cangote." [ Jennie ๑ Jungkook ] © mavitzm | 2018