Rahatsızedici müzik sesi, kulaklarımın zonklamasına sebep olmaya devam ediyordu yaklaşık 1 saattir. Mekanda sadece Taehyung kalmıştı. Diğerleri işlerinin olduğunu söyleyerek ayrılmıştı kulüpten. Bu zaman diliminde ben uyuduğum için, öğrenememiştim nereye gittiklerini.
Taehyung'a sorduğumda, Jungkook'un ona güvenmediği için söylemediğini söylemişti. Biliyordular ki, Taehyung'dan kolayca her şeyi öğrenebilirdim.
Bu da demek oluyordu ki, arkamdan bir iş çevriliyordu?Kokteylimi sıkıntıyla içerken, terleyen ellerimi pantolonuma sürttüm. Cidden çok sıkılmıştım.
Etraftaki tipleri görmek artı olarak adamı hayattan soğutuyordu. Eğlenmeye karşı değildim ama şu anda kenardan bakıldığında çiftler, oynaşan maymunlara benziyordu. Tabi maymunlar daha masumdur, orası ayrı."Jennie?"
Bana seslenen adama döndüğmde, gülümseyen yüzüne boş boş bakakalmıştım.
"Tanımadın mı ya?"
"Mark?"
"Ta kendisi." diyerek güldü.
İlkokuldan ve liseden arkadaştık. Ama o lise ikide ailesi ile birlikte taşınmıştı. O zamandan beri de görmüyordum. Ayrıca benden iki yaş büyüktü.
"Hiç değişmemişsin."
Gülümsedim.
"Sen değişmişsin! Saçlarını uzatmışsın ve o jöle mi öyle?"
Saçlarına doknduğumda, hakikaten de jöle olduğunu anlamıştım.
"Saçımı bozmaya yemin etmiş gibiydin arkadaş olduğumuzdan beri. Şimdi de geri kalmıyorsun ama şimdilik geçebilirim."
"Ah, teşekkür ederim efendim, bu benim için büyük bir şeref." diyerek dalga geçtim.
Yanımdaki tabureye oturup, barmenden bir içki istedi. Zaten içki türlerinden anlamadığım için, kafamı yormamıştım.
"Ee, ailen de burada mı?Bizimkilere söyleyeyim. Bilirsin annem, anneni severdi."
Dudağımı ısırırken, kokteyl bardağımın kenarına süs gibi bırakılmış çilekle oynamaya başladım.
"Burada değiller."
"Nasıl yani? Seni tek bıraktıklarına inanamıyorum. Sahiden gecenin bu saatinde bu kulüpte ne işin var senin?"
Kaşlarımı çattım.
"18 yaşındayım, Mark. İstediğim yere, istediğim gibi gidebilirim."
İçkisinden bir yudum alırken, başını olumlu anlamda salladı.
"Haklısın. Peki kiminle kalıyorsun burada?"
Ona güveneceğimi sanmıyordum. Aslında bu güven problemi yalnızca ona karşı değildi. Sadece bakış açım, fazla güvensizdi insanlara karşı.
"O konular karışık. Beni bırak da sen anlat. Üniversiteyi kazanmış olmalıydın değil mi? Ne okuyorsun?"
"Aslında babama göre turizm okuyup, şirketin başına geçmem gerekiyordu, ama annemin dolduruşlarına gelip hukuk okumaya karar vermiştim. Çok da pişman değilim. Dersler yoğun olduğu zamanlarda da, birkaç bardak içki iyi geliyor."
Birkaç dakika sessizlikten sonra, bileğime elini koydu. Bu dostcasına bir dokunuştu, onu tanıyordum sonuçta.
"Başın dertte değil, değil mi, Jennie? Bak gerçekten, öyleyse söyleyebilirsin. Yardım edebilirim."
"Bunu da nereden çıkardın? İyiyim ben. Hayatım da çok normal."
Koca bir yalan.Gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cheiro no cangote | jenkook
FanfictionSaçları boynuma değdiğinde huylanırken, burnunu boynuma hafifçe sürtüşünü hissettim. Ardından hoş sesi fısıltılı bir şekilde yankılandı kulaklarımda. "Cheiro no cangote." [ Jennie ๑ Jungkook ] © mavitzm | 2018