(5) "Hüzün sokağı"

13.1K 1.5K 1K
                                    



                            Ö K F                           🔲🔲🔲

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.





Ö K F
🔲🔲🔲




"Çok aşırı tepki veriyorsun."

"Asıl sen hiç tepki göstermiyorsun."

"Ben tepkimi ortaya koyacak bir sebep göremiyorum. Normal bir vaka ve buna normal şartlarda davranmak istiyorum."

Aniden durduğumda, elimdeki çantam dizime çarpmıştı. Yüzüme gelen saçlarımı elimle kulağımın arkasına sıkıştırıp Semih'e baktım.

"Ne yani, bir insan denek olarak kullanılacak ama sen bunu tepki göstermek için yeterli bir sebep olarak görmüyorsun öyle mi? Hasta diye etiketlemek istemiyorum ama evet sorunları var ben de kabul ediyorum. Fakat gördüğümüz genç gibi değil. Sana dedim köpeğine gayet iyi davranıyordu."

"Hande bak, kimsenin kimseyi denek olarak kullandığı yok. O insan tam bir hasta, anlıyor musun? Ve hastalığının tedavi edilmesi gerekiyor. Günümüzün hastalıklarının tedavisi için ne kadar çeşitli yollar denendiğini senden daha iyi kim bilebilir?"

"Yine tedavi edelim ama üzerinde çalışma yaparak değil! Onun tedavisini önemsemeyip de yabancı ülkelerden alacağımız ödülleri düşünerek değil! Her şeyin sonunda onu bir köşeye fırlatıp aldığımız belgenin keyfini çıkararak, asla değil! Bunu duysa, yani onu önemsediğimiz için değil de sırf bir ödül için peşinde olduğumuzu öğrense ne hisseder sence?"

"Şu an hisleriyle ilgili bir farkındalığı olduğunu sanmıyorum."

"Baside indirgiyorsun."

"Basite falan indirgeniyorum Hande. Tüm bu işler seni bir parça meşhur etse ne zararı var ki?"

"İstemiyorum Semih. Bir insanın hastalığı üzerinden meşhur olmak istemiyorum, ki Batı öyle bir hasta değil. O sadece yanlış anlaşılıyor. Sorunları var evet ama denek olmayı hak etmiyor. Tıpkı şimdiki gibi!"

"Seni anlayamıyorum!" dedi Semih başını sağa sola sallarken. "Henüz birkaç gecedir izlediğin videolardan sonra onu savunmaya geçiyorsun. Tuhaf davranıyorsun. Çok tuhaf."

"Ben de artık seni tanıyamıyorum," dedim esefle. Ve bir an için tuhaf davrandığımı kabullendim. Yine de içimdeki dürtü beni buna itiyordu. Batı'nın yanında olmak istiyordum. Ona doğru çekiliyordum. Sanki görünmez eller beni ona doğru itekliyordu. Buna engel olamıyorum.

"Ben de seni tanımamıyorum gerçekten," dedim. "Yıllar geçirdiğim Semih Şahsuvar bu mu gerçekten?"

Söylediğim şey Semih'i duraksatmıştı. Uzun koridorda hareketsizce kalırken ben onu beklemedim ve gözlerimi çevirerek yürümeye devam ettim. Her bir adımda ondan uzaklaştığımı hissediyordum. Daha önce hiçbir konuda ayrı düşmemiştik. Zevklerimiz, hobi ve fobilerimiz neredeyse aynıydı. Bu bizim ilk ayrılığımızdı. İlk kez bir konuda tartışmış ve farklı fikirler düşünmüştük. İçime doğan his pek de keyif veren bir his değildi. İnsan alıştığı ve güvendiği bir şeyden firak ederken, öyle musmutlu olamıyordu işte.

ÖLÜMÜN KORKAK FEDAİSİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin