(30) "Tuhaf hisler"

8.7K 1.2K 1.1K
                                    





Ö K F
🔲🔲🔲

                                 Ö K F                                🔲🔲🔲

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız. 🤍

İnstagram hakugu

Güllerin zehirli olanları vardır...

Güller zehirli mi olurmuş?

Olur.

Çok sevdiğiniz insanlar birer güldür.
Mis kokularına alışıp hayatınızın merkezine oturtursunuz. Güzellikleri ile başınız döner ve varlıklarına alışırsınız.

Sonra birden yokuşa sürülür her şey.

O gül bildiğiniz insan, size zehir olmaya başlar. Öldürücü bir zehir olup tüm damarlarınıza yayılır. Yenilir ama yutulmaz. Boğazda bir düğüm bırakır anıları.

Bunun gibi insanlarla hepimiz bir kere de olsa karşılaşmışızdır. Gül bildiklerimiz zehirleri ile bizi öldürdüklerinde, yaşama tutunacak bir dalın varlığı için çırpınıp dururuz.

Semih de benim için zehirli güllerden biriydi. Ondan ayrılmak, uzak durmak, tamamen silmek değildi mesele.

Zehirli anılar...

Gül bilip merkezime koyduğum zehrin beni yavaşça öldürmesi.

Günler günleri kovalıyor, hayatım çok daha sıkı ve tedbirli bir hal almaya başlıyordu. Mesela artık Semih'le baş başa bir yere kalmaya korkuyordum. Ofiste eğer ikimizden başkası yoksa kalkıp kafeteryaya ya da seans odasına gidiyordum. O da tüm bu hareketlerimin farkındaydı ama bir şey demiyordu. Bilmem belki anlayışlı davranmaya çalışıyordu, belki de elinden ne geleceğini bilemiyor oluşu onu böyle bir çaresizliğe sürüklüyordu.

Çaresizlik demişken, ona sempati beslediğim için değil, keşke tamamen çaresiz kalsa da çaresizlikten dolayı kendinden nefret eder hale gelse. Keşke ben ondan intikam almadan hemen önce o kendi kendini terbiye ediyor olsa.

Evet bunları diliyordum. Alacağım intikamdan çekindiğimden değil, bu intikamın bir ucunun mutlaka bir şekilde Batı'ya da dokunacak olmasından çekiniyordum. Bundan ölesiye kaçınıyordum ama hissedecekti. Belki zarar bile görebilirdi. O aileye saldırdığım gün, Batı'nın da haberi olacaktı. Mutlaka olacaktı.

Tek başıma oturduğum kafeteryanın masasına koyduğum kahve bardağını bir kere daha elime aldığımda karşımdaki sandalyeye biri oturdu. Hızla kim olduğuna baktığımda Tolga Bey olduğunu gördüm.

Elindeki su şişesini sallayarak gülümsedi.

"Afiyet olsun Hande."

"Teşekkür ederim Tolga Bey."

ÖLÜMÜN KORKAK FEDAİSİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin