9. Bölüm "Tüy kadar"

6.9K 1K 2.1K
                                    



                                M P G                                🔲🔲🔲

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



M P G
🔲🔲🔲

"Ne düşünüyorsun?"

Bakışlarını sabitlendiği noktadan ayırmadan iki yana salladı başını. Tekli kanepede öylece yığılarak oturmuş, düşünüyordu. Belki de bomboştu zihni. Düşünemeyecek kadar ağırdı aklındakiler. Bir türlü bitmek bilmeyen işkence gibi silsilenin en ağır halkasını yaşıyor gibiydi. Her şekilde o uzun süredir sessizce oturmaya devam ediyordu. Sessizlik yoldaşı olmuştu ancak bu seferki dimağları kurutan bir sessizlikti. Hüznün şah damarı gibi sürekli attığı ve asla huzura yer vermediği bir sessizlik.

Can, Batı'nın bu derin düşüncelerinden habersizce yeni fikirler türetiyordu. İntikam hissi ile dolu olan yüreği gözünün önünü kapatmış, hiçbir şey görmesine müsaade etmiyordu. Esasen yüreğinin cayır cayır yanan yarası herkesi de kendi kadar acılı sanmasına sebep oluyordu.

"Yarın Hande'yi de alıp bir geziye çıkalım. Eski anılarını hatırlaması için eskisi gibi yaşaması gerek. Olmazsa ben de..."

"Taşınmalıyız."

Can sözünü Batı'nın tek bir kelimesi ile kesti. Şaşkınlıkla ona bakarken neden böyle bir şey dediğini düşünüyordu. Henüz yeni taşınmışlardı ve neden yeniden taşınacaklardı? Batı'nın bu kararı kolayca almadığının farkında olsa da sormadan edemedi.

"Hande ne olacak?"

"Onun bizden haberi yoktu zaten."

Bu da ne demek oluyordu. Can anlayamıyordu. Sorularına devam etti.

"Peki ya hafızası nasıl geri gelecek? Tanıdığı birileri olmazsa, kendini eskisi gibi hissedeceği biri olmazsa, nasıl olacak nasıl?"

Can telaşla tüm bunları sorduğunda
"Anlamıyor musun?" diye sordu Batı sesini çok az yükselterek.

Gözleri nemliydi ve yüzünden eskisi gibi ağır bir yorgunluk vardı. Sanki yağmurdan sonra başını eğen yaban çiçekleri gibi ağır bir darbeyi boynunda taşıyordu. En azından Can'ın onu anlamasını istiyordu. En azından onun sorgulamadan ne derse kabullenmesini diliyordu. Yine de ona açıklamaktan geri durmadı.

"Tek bir anı bile onun ne kadar canını yaktı."

Bu noktaya dikkat etmediğini ve bir an için gözden kaçırdığını anlayan Can, düşüncesizce davrandığının farkına vardığında Batı'nın gittikçe ezilen ruhunu gördü. Konuşurken boynundaki damar şişiyor ve kan çanağına dönen gözlerinden milim milim yaşam kayıp gidiyordu. Umut ışığı bir kere de daha sönmüştü anlaşılan. Ne kadar farkına varamamış olsa da Batı'yı toplayan kişinin Hande olduğunu bir kere daha anlamıştı. Ondan gelen en ufak kötü bir haberle bu hale geldiyse bunun başka açıklaması olamazdı.

ÖLÜMÜN KORKAK FEDAİSİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin