Herkese merhaba uzun bir bölümle aranızdayım :) Bu hafta yeni bir işe girdiğim için yoğunum bir tek perşembe günlerim boş oluyor onun dışında sürekli havuz eğitimden olduğum için yorgun bir şekilde geliyorum bu yüzden anlayışınıza sığınarak bölümleri hafta da bir yayınlayacağım. Müsait olduğum durumlara göre ve elimdeki bölüme göre bu haftada ikiye de çıkabilir. Şimdiden anlayışınız için teşekkür ediyorum. Hadi bölüme geçelim. Keyifli okumalar
Bölüm şarkısı: Koliva - Yüksek Dağlara Doğru
"Beni neden burada tutuyorsunuz öğrenebilir miyim acaba? Hala bir açıklama yapılmadı da?" dedi Vedat parmaklıklar arkasından bağırırken. Bir yandan da sakin olmaya çalışıyordu. Ne avukatıyla görüşebilmişti ne de gözaltına alınmasıyla ilgili tek bir kelime söylenmişti. Koridordan gelen ayakkabı sesiyle iyice demirlere yaslandı.
"Sonunda açıklama yapmaya karar verdiniz ha?" dedi Vedat sakin bir sesle. Cevap gelmeyince kaşları çatıldı.
"Ne oynuyoruz? Sessizlik oyunu mu?" dedi Vedat sakinliğini korumaya çalışarak. İyice gerilmeye başlamıştı çünkü. Ayak sesleri daha da yaklaşırken derin bir nefes aldı.
"Bakın dün geceden beri tek kelime söylemediniz,avukatımla da görüşemiyorum. Haklarımı biliyorum.Buna hakkınız yok." dedi Vedat. Sonra da karşısında gördüğü kadınla nefesi kesildi. Sevdiği,zaafı olan kadın bütün saf güzelliğiyle karşısında duruyordu. Üstündeki sade kot pantolon ve siyah tişörtüyle bile dünyanın en güzel kadını olduğu kesindi. Nefes kollarını birleştirip karşısındaki adama baktı. Bir zamanlar o da böyle tutsak edilmişti hem de bu adam tarafından. Ama şimdi roller değişmişti. Nefes, Vedat'ı parmaklıklar arkasında görünce kendisini belki de dünyanın en güçlü kadını gibi hissetti.
"Nasıl bir duygu Vedat?" dedi Nefes bütün dik duruşuyla. Artık eğilmek yoktu Nefes için. Nefes artık güçlüydü. Yeterince dağılmıştı. Yeterince yerle bir olmuştu şimdi ayağa kalkma vaktiydi işte. Tam şimdi güçlü olma zamanıydı.
"Ne nasıl bir duygu Nefes?" dedi adam hipnotize olmuş şekilde karşısındaki kadını süzerken.
"Hapis olmak. Hapis edilmek... Nefes alacak alanının olmaması... Nasıl bir duygu?"
"Sen..." dedi adam olaya yeni yeni idrak ediyordu. Nefes'in buraya gelmesi,yaptığı konuşma...
"Ben ya..." dedi Nefes parmaklıklara yanaşarak. Vedat ellerini uzatıp kadına dokunmak istedi ama demir parmaklıklar buna izin vermiyordu.
"Hep böyleydi aslında biliyor musun Vedat? Sen hep bana ulaşmaya çalıştın ama ben izin vermedim. Ben izin vermedikçe sen delirdin. Delirdikçe beni daha çok hapsettin,daha çok zarar verdin,dövdün,sövdün,işkence ettin,aç bıraktın. Ama n'oldu? Yine bana ulaşamadın. Ve şimdi Vedat sen parmaklıklar arkasındasın ben dışarıdayım. Özgürüm. Senin cehenneminden kurtuldum. Yara bere içinde de olsa kurtuldum. Ben özgürüm ve sen hapissin. Tıpkı bir zamanlar benim olduğum gibi."
"Sen... Sen yaptın? Sen şikayet ettin beni." dedi Vedat bağırırken.
"Evet ben şikayet ettim. Benden çaldığın ne kadar zaman varsa,bana yaptığın ne kadar işkence varsa hepsini sana ödetmek için ben şikayet ettim." dedi Nefes de bağırırken.
"Beni hapis ettiğin her gün için ,benden çaldığın genç kızlığım için, bedenimde kendi isteğine göre hüküm sürdüğün için, bana uyguladığın her şiddet için ben şikayet ettim Vedat. Gözümün önünde öldürdüğün o doktorun kanı için,abimden beni ayırdığın için ben yaptım. Şimdi yaptıklarını ödeme vakti Vedat Sayar. Benden aldığın her şeyi ödeme vakti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Tenli Kadın (TAMAMLANDI) (#Wattys2019)
FanfictionBundan çoook uzun yıllar önce, buralardan çok uzak topraklarda solukbenizlilerin herşeyi yok etmeye yemin ettiği topraklarda mavi tüylü bir geyik yaşarmış.Mavi tüylü geyik çok yalnızmış. Kimsesi yokmuş. Sevginin nasıl birşey olduğunu bilmiyormuş. Te...