Keyifli okumalar :)
Bölüm şarkısı :Cemre Kamacıoğlu- Çayeli Sahili
"Annem nerede?" dedi Yiğit dudaklarını büzerek. Biliyordu birşeyler ters gidiyordu,kendisinden birşey saklıyorlardı. Asiye yavaşça yutkunup Mustafa'ya baktı. Mustafa yüzüne hafifçe bir tebessüm yerleştirip Yiğit'in yanına gidip küçük çocuğu kucağına aldı.
"Aslanım...Anan...Anan azacuk hastalanmuş. Hastanede kalacaklarmuş bugün. Baban dedu ki Yiğit uyusun biz onun yanuna geleceğuz." dedi Mustafa sesini inandırıcı tutmaya çalışarak. Yiğit Mustafa'nın gözlerine baktı. Kaşları çatılırken Mustafa'dan uzaklaştı. İnanmıyordu. Yalan söylüyorlardı. Eğer yalan söylemeselerdi Mustafa amcası ondan gözünü kaçırmazdı.
"Mustafa amca annem nerede?" dedi Yiğit. Asiye gözlerini kapatırken ne yapacaklarını çocuğu nasıl sakinleştirmeleri gerektiğini düşünmeye başladı. Nefes olsa herşey daha kolay olurdu ama Nefes'in yeri de belli değildi.
Tahir güvenlik odasından çıktığından beri kendisinde değildi. Nefes'in kolyesini elinde tutarken içinde yükselen ateş bedenini ele geçirmeye başlamıştı.Boğazı öfkeden dolayı kaynarken bir yerleri yumruklama isteğini bastırmaya çalışıyordu.Tahir başını ellerinin arasına alıp sıkarken sakinleşmeye çalışıyordu.
"Koçum bak sakin olman lazım.Nefes'i bulacağız. Şimdi bizim arkadaşlar araştırmaya başladılar Vedat Trabzon'a giriş yapmışlar mı onu bulmaya çalışacaklar?"Mithat Tahir'i sakinleştirmek için konuştuğunda aslında adamın öfkesine daha da fazla öfke kattığının farkında değildi. Tahir oturduğu yerden kalkıp volta atmaya başladı. Beyninin içinde tonlarca ses vardı.Sesler birbirine geçmişti,ayıramıyordu. Tahir çalan telefonunu eline alıp açtı.
"Efendim abi." dedi titreyen ama güçlü durmaya çalışan sesiyle. Yıkılmıştı ama karşı tarafa dimdik durmak zorundaydı. Böyle alışmıştı Tahir.
"Koçum bir eve gelsen iyi olacak. Yiğit..." dedi Mustafa.
"Tamam abi kapat sen telefonu ben hemen geliyorum." dedi Tahir Yiğit'in adını duyduktan sonrasını dinlemesine gerek bile yoktu. Oğlunun ona ihtiyacı vardı. Gerçi onun da oğluna ihtiyacı vardı ya. Tahir hastanenin önündeki taksilerden birisine doğru yürürken Mithat'ın ona sorduğu soruları es geçiyordu. Genç adam taksiye binip evi tarif ederken aklında olan tek şey Nefes'ti.
"Nasılsın karıcığım?" dedi Vedat gülümseyerek. Nefes karşısında gördüğü yüzle gözleri daha da büyürken duyduğu sesle bilekleri bağlı olmasına rağmen yumruklarını sıktı. Yüzünde dolaşan ellerden kendisini uzaklaştırmak için yatakta biraz daha geriye gidip bütün öfkeli bakışlarını Vedat'a dikti.
"Zor değil mi Vedat?" dedi Nefes. Ses tonunda öfke,acıma vardı.
"Ne hayatım?"
"Senin olmayan,asla senin olmayacak bir kadını sevmek,seni sevmesi için zorlamak. Sana kocam demeyen,senden nefret eden,seni duyunca bile midesi bulanan bir kadını sevmek zor değil mi?" dedi Nefes alay eder şekilde gülümseyerek.
"Sen benim karımsın...Benimsin...Bana aitsin..."
Vedat her cümleyi tükürürcesine söylerken Nefes alay eder şekilde ki gülümsemesini bir an olsun yüzünden silmiyordu.
"Ben senin olmadım. Hiç olmadım." dedi Nefes. Sesi yükselmişti.
"Sen sadece sana ait olduğumu düşünerek o çok aşık olduğun egonu okşadın. Ama mahkeme bile senin kalemini kırdı Vedat Sayar. Sen yakalandığın anda o deliğe hiç çıkmamak üzere tekrar gireceksin ve günün sonunda ben,Tahir,Yiğit ve ileride doğacak çocuklarımız çok mutlu olacağız.Sensiz!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Tenli Kadın (TAMAMLANDI) (#Wattys2019)
FanfictionBundan çoook uzun yıllar önce, buralardan çok uzak topraklarda solukbenizlilerin herşeyi yok etmeye yemin ettiği topraklarda mavi tüylü bir geyik yaşarmış.Mavi tüylü geyik çok yalnızmış. Kimsesi yokmuş. Sevginin nasıl birşey olduğunu bilmiyormuş. Te...