20 Gün Önce - "Biraz Geç Mi Kaldınız Ne?"

70 1 0
                                    

20 Gün Önce

Konuşmama başlamadan önce, @BuSrAblgnr'a hazırladığı kapak için çok teşekkür ederim.

Dün gece, bir sürü insanla arkadaş olmaya başladım, hem de birden! Bunu ben bile beklemiyordum, ama çok hoş bir şeydi. Aralarında bir sürü kafa insan vardı, yani onlarla bütün gün konuşabilirdim.

Ben sanal arkadaşlıklara inanan bir insanım, bazen senden kilometrelerce uzakta olan insanlar, senin dibinde olanlardan daha anlayışlı çıkabiliyor. Bu yüzden, benimle konuşmak isterseniz hiç çekinmeyin, arkadaşlar.

***

Dişçiye gideceğimizi öğrendim! Bugün!

Neyseki sadece muayane yapılacakmış, yani kalıp olayı falan olmayacakmış. Belki de olur, ben de bilmiyorum. Geçen seferki gibi olacak sanki.

Bundan bir haftadan kısa bir süre önce gittiğimiz dişçideki küçük bir anıyı anlatayım size;

Dişçiye gittik, oturduk sıramızı bekliyoruz. Bizden önce de bir teyze vardı, kapı aralığından görmüştüm.

Her neyse, tam oradaki koltuğa oturup bekliyorum, bir çığlık, bir acı nidası. "Allah'ım bu ne?" diye düşündüm ve anneme öyle korkunç gözlerle baktım ki, zavallı kadıncağız açıkladı.

"Ayda, kalıp aldırıyor içerideki teyze. Dişlerine soğuk bir şey deydiriyorlar, o yüzden acıyor. Ben de kalıp vermiştim." Rahatladım tabii ben, sonra muayanemi oldum. Dişçi kalıp vermemi söyledi ve o an dünyam başıma yıkıldı.

Hani genelde, kitaplarda sevgilinin seni aldattığını öğrendiğinde dünyan başına yıkılır ya, işte bu gerçek dünyada farklı.

Annem de gülmez mi? Dişçi de açıklamaz mı? "Bak o kadar zor bir şey değil, benim dişlerimi gördün," -onun inci gibi porselen dişlerinin altındaki gerçek dişlerden bahsediyor- "Benimki o yüzden acımıştı, ama sana bir şey olmayacak."

"Evet." diye onaylamaz mı doktor? "O teyze çok mızmızdır. Sadece muayane ederken bile sorun çıkartır." Umarım, diye düşünmekten başka çarem yok.

Saat 14:56 ve biz dışarı iki saate kadar çıkarız herhalde.

***

Saat 20:36 ve biz eve yeni döndük. Altı dakika kadar önce, yeni kitabımın ilk bölümünü sildim ve tekrar yazdım ve bence daha iyi oldu.

Bu arada, ilk bölümü ben de saklı ve biraz bölüm sayısını arttırmayı düşünüyorum. Yani beş ya da on bölüm daha yazıp öyle ilk bölümünü yayınlayacağım. 

Her neyse, dişçide sadece muayane oldum ve oradaki kadın bana altı sekiz ay kadar diş teli takmam gerektiğini söyledi. Elbette, maliyeti de çok iyiydi hani, dört bin lira!

Onun dışında, bu Cumartesi de bir yerde daha muayane olacağım ve takmam gerekiyorsa diş teli takacağım.

Bugün bir de dışarıda yemek yedik. Ne mi yedik? İskender yedik.

Bir de babam tutturmuş "Candy Crush" derken -'candy', 'kendi' diye okunuyor ya- 'candy'i 'sendi' diye okuyor. Yani İngilizce bilmese anlayacağım da, üniversitede bile İngilizce eğitim almış babama hiç yakıştıramadım.

Başka, başka... Kapak tasarımına devam ediyorum. Bir sürü hikayenin kapak tasarımını yaptım, hala elimde yapmam gerekenler de var. Bu yüzden, hadi herkese görüşürüz.

***

İki kapak daha yaptım ve bugün başka neler olduğunu yazmaya hazırım.

Okul için yeni çanta alacaktık, alışveriş merkezinde geziyoruz. Bir çantacı var, oraya girer girmez, gözüme çürük vişne renginde hoş bir çanta çarptı, sonra yine babamla dalaşa girdik.

Yok neymiş, çantayı ilk o görmüş!

Neyse, çanta çok hoş, çok şık ve geriye tek bir tane kalmış o renginden. Ben şüpheye düştüm tabii, okul çantası olarak kullanılır mı, diye.

Annem de fark etti bunu, "Gel kızım, başka yerlere bakıp öyle karar veririz." dedi, ama biz bakarken başka biri gelip o çantayı alabilirdi. İhtimaller... Satıcı da bize pis pis bakıyor.

Her neyse, gezdik biz. İki saat sonra tekrar o mağazaya girdik, baktık duruyor çanta orada! "Oley!" anı yaşadım ve çantaya koşarak gittim. Sonra kasaya götürdüm.

Kadın bize bakıp gülümsedi. Resmen gözlerini parladı.

Çantaya bakarak, biz mağazadan çıkmadan önceki son sözlerini söyledi.

"Biraz geç mi kaldınız ne?"

Bir Yazarın HayatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin