Kahrolası Patatesler!
Fiilimsiler.
Ders işlemek kadar saçma bir konuyla karşı karşıyayız.
Fiilimsiler = ne fiil ne ad olan "Gandırdım!" modundaki birkaç kelime
Fiilimsilerin eklerini hatırlamak için hocanın bize verdiği sözler;
1-Mayışmak
2-Anası mezar dikecekmiş.
3-Kenyalı Asiye Gima'dan ince ip araklar araklamaz koştukça -bin yıl sonra bile gülerim nasıl bir cümledir-Şimdi yanımda A var, çok cana yakın bu sıralar -uçuyorum ben tabii- Neyse o dershaneye gittiği için fiilimsi konusunu işlemişler daha önce, o yüzden herkesten daha çok biliyor.
"A, 'asi' ekini nerde kullanıyoruz."
"Öldüresiye kadın." Hazır cevabız yani. Neyse işte, örnekleri sıralıyor, ben de dinliyorum. "Kahrolası--"
"Patatesler!" Nereden aklıma geldiği hakkında hiçbir fikrim yok, bir anda ağzımdan fırladı işte ve evet gerçekten 'patatesler' diye bağırmıştım. *alkışlar* *alkışlar* *alkışlar*
Onun dışında, hoca bize bir örnek vermişti. "Acıkınca gözüm hiçbir şeyi görmez." cümlesi, bizim sınıf için kesinlikle doğru bir söz.
Ve sonra biri ordan bağırmaz mı "Acıkınca kafan Dominos'a gider!" diye?
Bir gülme krizi tuttu beni, ders boyunca hatırlayıp hatırlayıp gülüyorum, hoca falan baktı yani.
Neyse, onun dışında hastayım. Aslında bakarsanız, okulun yarısından çoğu hasta. Burun çekmeler, hapşırmalar, "Hocam ben bir tuvalete gitsem?"ler falan. Görmeliydiniz, aralarında ben de vardım.
İnkılap dersinde bir hapşurdum, salya sümük yani, kendimden iğrendim. İşte elim burnumda, hocadan izni kapmışım tuvalete gidiyorum. Bizim Boboş var bir tane, kendisi Amerikan çizgi filmden fırlamış bir adam. Biz ona Boboş diyoruz, adı öyle değil yanlış anlamayın. Çok kafadır böyle, bazıları "Adamım!" diye beşlik falan çakar.
Ders başlamış, sınıfın dışına bakıyor. Tam dibinden geçiyorum, gördü beni. Adamı bir gülme krizi tutmaz mı? Kim bilir gördüğü kaçıncı öğrenciydim eli burnunda tuvalete koşan. E, adamı gülme krizi tutunca, benim de gülme krizim tutmaz mı? Öyle bir huyum vardır yani, biri gülüyorsa mutlaka gülerim ben de.
Kısaca, salya sümük gülerek tuvalete gittim. Iyk.
Ve hala hastayım, bunu bile yazarken burnumu çekip hapşırıyorum, ama halsizlik? Yanımdan bile geçmedi.
Matematik hocası da hasta olmuş. "Hocam siz hasta mısınız?" diye sordu E.
"Evet, sence?"
"Hocam hasta halinizle bile çok güzelsiniz." Boşuna yılışık demiyorum bizim sınıfa.
Onun dışında, din yerine inkılap işledik, çünkü hocamız da hasta olmuş sanırım, okula gelmemiş. Din dersi güzeldi aslında ya, hoca konuları masal gibi anlatıyor, arka tarafta kalem kutumu yastık, hırkamı yorgan olarak kullanarak uyuyorum ben de. O yüzden mutlaka hırkayla giderim din dersine.
Neyse inkılap dersine de, hocaların çılgını, manyağı, tuhafı geldi. Adam bir komik, bir komik. Yani hiç onun sınıfına düşmemiştim, ama geçen senelerde bir ara dersimize girmişti buna benzer bir vakada.
Dersi işliyoruz biz. "Ataşemiliter." diyor hoca.
Sınıf; "Amin."
"Nasıl yazılıyor hocam ya?" diye soruyor yanımdaki şahıs.
"Ataşe-mili-ter."" diye heceliyor hoca da.
M de hocaya yardım ediyor. "Militer." Ve sonra-- "Milli ter." Üç kız kopuyoruz biz tabii, onun dışında kimse duymamış.
Onun dışında, M'den başka bir espri daha geliyor. Manastır'ın Makedonya'da olduğundan bahsediyoruz ve M ne diyor biliyor musunuz?
"Makekülotya." Ve biz üç kız yine kopuyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Yazarın Hayatı
Non-FictionSayfaları çevirin ve hayatınızdaki parçalarla tekrar tanışın, çünkü bu; ❝benim hikayem❞ Bizim hikayemiz. »»» Durum şu; panonun önünde, birbirini ezmeye çalışan, bağırıp çağıran bir hayvan sürüsü var. "Sakin ol dostum, onlar senin okul arkadaşların...