5 Gün Önce
Yazmadım çünkü...
Yazacak durumda değildim. "Oha, dediği şeye bak ya." diye isyanlara girmeyin, yazacak havam yok. Biliyorum ki yazarsam, ne ben ne siz zevk alacaksınız.
Bu yüzden, yazmadım. Kocaman özürler.
Aslında hala yazmak istemiyorum, ama sırf birileri Halil Sezai'ye bağlamasın diye yazıyorum. Yoksa başımdan manyak şeyler geçmedi değil.
Manyak derken ne kastettiğimi bilirsiniz.
Şimdi... Dün okul eşyalarını almaya gittik. Yani üniforma, okul kitapları falan. İlk okul kitapları bölümüne uğradık, tabii okula gitmeyeli üç ay olmuş ya, tabii bir coolluk var üstümde. Zaten babam bizi alacaktı, yarım saat bekletti bizi.
Derler ya, kadınlar erkekleri bekletir, diye. İşte bizim ailede o tam tersidir.
Kitap bölümüne gittik, tabii bende böyle bir havalar, bir havalar var. Millete tepeden bakıp saçımı savurmadığım kaldı yani. Neyse işte, bu havayı bozan tek şey annem. Gidip bana Winx'li kalem kutuları göterip "İster misin?" diye soruyor.
Neyse kitapları aldık, onda sorun yok, annem kaplayacağı için şu -adı ne unuttum, gülmeyin- kaplama folyosu (neremden uyduruyorum ya?) alacağız. Annem oradaki kıza bakıp "Bunların buzluları nerede?"
Kızın böyle hönk diye bir kalışı var, görülmeye değer. Dili tutuldu tabii. Bu arada ben de bilmiyorum annemin ne halttan bahsettiğini. Yine kafiye yaptım, Allah kahretmesin beni.
Neyse, meğer annem işte şu cam gibi tam arkalarını gösterenlerden bahsediyormuş. Kız da benim gibi coolluğunu korudu, "Tek çeşit bunlar." dedi, ama anneme tuhaf tuhaf bakmaya devam ediyor.
O an eve gidip, kitapları o şeylerle kaplayıp aralarına buz koyup o kıza gösterecektim, annem tuttu beni.
Sonra gittik üniforma alınacak yere. Bir de bizim okul büyük, yani %80'i bahçe. Yürüyoruz, yürüyoruz, bitmiyor. Çöl gibi resmen, o kadar sıcak.
Oflaya puflaya sonunda vardık. Böyle bir geriye baktım, ohooo gözükmüyor binalar. Öyle bir sıcak var, bina yerine palmiye ağaçları görüyorum, öyle bir susadım.
"Sıcak yüzünden susuyorum ben." dedim. "Yoksa susmazdım." Nihahaha.
E, tepki yok bizimkilerde. Bakıyorum, bakıyorum, yok, valla bir şey anlamamışlar. Güneş başlarına vurmuş galiba, robota dönmüşler.
Bir de üçümüz de sususuz, en son bir şişe buz gibi suyu içenle, sürekli susadığı için mızmızlanan o tek kişi de benim.
Neyse, vardık üniformaların olduğu yere. Ben etek giymem, genelde pantolon giyerim. Bir rüzgar eser, sonra bütün sapıklar başınızda toplanır, bizim okul öyle yani.
Oradaki kadın bana şöyle bir baktı. "38 beden." deyip bir pantolon uzattı bana. Pantolon da maşallah, bildiğin elbise gibi. Neyse, bir şey demedim giydim. Bol geldi bildiğin beş parmak bir bolluk var belinde.
Dedik işte "36 bedenini istiyoruz." diye, "Bu bol geldi." diye. Zaten orada eski sınıftan olanlar da var, kız sanki iyice beni rezil etmek istiyormuş gibi, "Bir 40'ı denesin."
YOK DEVE!
Biz kadına 36 diyoruz, o hala 40 diyor. Sonra da biz 36'da karar kıldık, çünkü belime falan tam oturmuştu. Kız sanırım bize gıcık kaptı, çünkü son anda bize verdiği pantolonun 34 beden olduğunu gördük.
İç sesim kadına küfrediyor tabii.
Neyse eve döndük işte, Jig Saw'ı gördük. Yalvardık, yakardık serbest bıraktı abimiz. -yanlışlıkla bacım yazıyordum ya-
Aksiyon olsun diye yazdım ya, inananız yok galiba.
Neyse konuya geri dönelim. Jig Saw'ı falan görmedik, ama benim okuduğum kitapta bu isim geçiyor ya, ben de izlememişim bunun filmlerini, adını da bilmiyorum. "Kim lan bu?" diyerek Google Amca'mıza sordum, sormaz olaydım.
Çocukluğumun korkusu abi.
Hala da korkuyorum tabii, yani hiçbir filmini falan izlemedim, ama Çok Güzel Hareketler Bunlar'ın yılbaşı özel bölümündeki o skeçten sonra öyle böyle korkuyorum, anlatamam.
Yani kendi odama girerken sanki Jig Saw abimiz orada beni bekliyor gibi hissediyorum. Yemin ederim, onun resmini gördüm ya, o korkular başıma tekrar üşüştü. Zaten bir paranoyaklık var bende, o adamcağızı zihnim hatırlayınca, en ufak bir sese yerimde sıçrıyorum.
Birkaç yılda ancak unutturabilmişim beynime, adam yine karşıma çıkıyor. Niye mi bu kadar korkuyorum? Çocukluğumdan etkilenmişim ben, gitsem bir kediden falan korksaymışım bu ne ya?
Şunları yazarken bile, laptop'ın kapağını indirdiğimde karşıma çıkıp "Merhaba." diyecek gibi geliyor valla. Öyle bir şey olursa, kurtarın beni okuyucular!
Geçen uyurken resmen sabah uyandığımda bu yatakta olamayacağımdan korkarak uyudum resmen. Sabah uyanışımda yastığı bir sıkışım var, ölümüne tutuyorum sanki.
Fark ettim ki, ben bir şey yaparken korkmuyorum.
Şöyle açıklayayım, mesela bir korku hikayesi okuyorum ya, "Bu ne saçma şey be, bundan mı korkacağım lan ben!" diye düşünüyorum, sonra akşam oluyor, ışıklar sönüyor, "Aha, beni almaya geldiler işte!" diye yorgana beni gizlemesi için yalvarıyorum.
Geçen gün, bir hikaye okumuştum Wattpad'de. İşte her ayın son günü gece bir ses duyacakmışsın, gözlerini sakın açma, konusu, belki okumuşsunuzdur.
Neyse, işte geçen gün 30 Ağustos, gece, yatağımdayım. Pencere açık, kapı açık, kapının gıcırdamasını falan duyuyorum. Rüzgardır, sakin ol, diyerek kendimi yatıştırmaya çalışıyorum ama nafile.
"Beni almaya geldiler!"
İç sesime tokat atıyorum ve ellerimi yumruk yapıp bugünün ayın son günü olup olmadığını hesaplıyorum. Hani, çukur kısma gelirse ay 30 gün çekiyor falan, o hesaplama işte.
Yanlış hesaplamışım.
Ayın son günü diye düşünüyorum, ama değil. 31 Ağustos, son gün. Korkudan altıma yapacağım, tuvalete gitmem lazım. Gözlerimi de sımsıkı kapatmışım, yorgana bürünmüşüm, ufacık bir seste tekrar tekrar yerimde sıçrıyorum.
Ve ne oldu, tahmin edin!
Sabah olduğunda yaşıyordum!
Meğer kapı pencereden gelen rüzgar yüzünden hareket ediyormuş ve o günün akşamında neler yaşandığını sormayın, lütfen.
SPOİLER!!!
İyi haber; hala yaşıyorum.
Kötü haber; bir bok olmadı.Hayatımızda hiç olmayan aksiyonun leşi kokuyor resmen. Yenisini falan getirsinler.
***
Be'ye Wattpad'de hesap açtırmaya çalışıyorum.
Günün sorusu; Sizce Be'nin gerçek adı ne olabilir?
Hesabının adı; @piggykilljoy12
O '12' on ikinci doktor -Doctor Who-dan geliyormuş. "OHA" didim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Yazarın Hayatı
Kurgu OlmayanSayfaları çevirin ve hayatınızdaki parçalarla tekrar tanışın, çünkü bu; ❝benim hikayem❞ Bizim hikayemiz. »»» Durum şu; panonun önünde, birbirini ezmeye çalışan, bağırıp çağıran bir hayvan sürüsü var. "Sakin ol dostum, onlar senin okul arkadaşların...