Okuldaki Salsa Şovumuz
Geçen gün alışverişe çıktık ve geç geldiğimiz için yazamadım. Başlayalım bakalım.
Dün, spor ayakkabısı aldık. Böyle cicili bicili. Bugün de beden eğitimi dersi var ya, giydim ben bunları. Basan basana. Basan basana.
Yepyeni ayakkabım beş yıllık gibi oldu resmen.
'Adettendir, yumulun!' modunda olan arkadaşlara sahip olunca, bu oluyor işte.
Tabii intikamımı da aldım ben! Z de yeni ayakkabı almış, birbirimizin ayakkabısına basıcaz diye okulda salsa performansı sergiledik. Para falan attılar, zengin olduk.
Bu sırada uzun eşek oynayan M'nin pantolonu yırtıldı.
Alkış, alkış, alkış.
Geçen sene tek dönemde S'nin pantolonu dört beş kez yırtıldı. Nasıl bir jimnastik merakıdır bilmiyorum. Hani böyle jimnastikçi falan olsa neyse, kendisi futbolcu hani. Topun peşinde koşanlardan.
Neyse efenim, bir dolu espri yapıldı, bir dolu gülündü bugün ve dün. Olaylardan biriyle başlayalım.
K arkadaşımız, sınıfın en sinir bozucu ineğidir. -ya isimler karıştı ya ben de- Hocanın sözünü keser, sınıftaki herkesin sözünü keser, 'Ben her şeyi biliyorum ezikler.' modundadır sürekli. Çok maceramız oldu yani, dün üstüme ölü sinek atmaya çalıştı. Ben de bir güzel bağırdım sınıfta.
Ama olay o değil.
Bugün matematik dersinde, hoca sorunun cevabını soruyor. Ben de söyledim, yok efendim neymiş cevap o olamazmış. Parçalarım lan ben seni!
E tabii, benim dediğim cevap doğru çıkınca sandalyesine gömüldü beyfendi.
Ooh, canıma değsin.
Bugün küçük bir test olduk matematikte. On dakikalık bir test. Fraktallarla ilgili. -yemin ederim kitabımda 'canı sıkılan matematikçilerin gösteriş amaçlı yaptığı şekiller DEĞİLDİR' yazıyor, ama bence öyle-
Daha ilk sorunun ilk kelimesini okuyorum, hoca oradan "6 dakikanız kaldı!" diye bağırıyor.
Pardon da, ışık hızıyla mı geçti o 4 dakika?
Yetiştiremedim elbette. K dışında kimse yetiştiremedi. Onun da havasını attı ayrıca, ondan hiç bahsetmeyeyim.
A ve ZS ile aramız düzeliyor galiba! A gülüşümü çok sevdiğini söyledi ve ben uçtum resmen. ZS ise..? O ne yaptı cidden? Her neyse işte, daha bir seviyorum bugün onları.
Beden dersinde olan bir şeye gülüyorum. A bana tip tip bakıyor. Ona güldüğümü sandı galiba, diyerekten "Sana gülmüyordum." diye mahcup mahcup belirtiyorum.
"Yok o yüzden değil. Hem bana da gülebilirsin. Gülüşünü çok seviyorum." L de öyle diyor, benim kahkahamı duyan herkes gülermiş. Bir de ben duysam o kahkahaları. Lütfen biri ben gülerken telefonu ile sesimi kaydedebilir mi?
Ayrıca beden dersindeki düşüş sayım 2 oldu. Geçen beden dersindeki kendi ayağıma takılıp düşmemin ardından, bu sefer oyun oynarken düştüm.
Hulahupları bilir misiniz? Onlarla ilgili bir oyun oynuyorduk ve ben o hulahupa bir bastım, ayağım bir kaydı, resmen uçtum.
Ciddiyim, 3-4-5 saniye ayaklarım yere değmedi.
Ve sonra KÜÜÜT!
Aferin bana.
Geçen sene, bayrak kapmaca oynarken, -sadece bir derste- üstüste üç kere düşünce bizim kızlara alay konusu oldum tabii ki. Bu yıl da hiç aksatmıyorum.
Bkz; ilk iki beden eğitimi dersi
Almanca dersine gelelim.
Hoca ağzımın içine bakıyor resmen. Ben bir şey sorayım da o cevaplasın, o kadar yani. Neyse işte, Sm ayağa kalktı, bir testin son sorularını cevaplayacak akıllı tahtada.
Akılsız tahta* da mahzun mahzun bakıyor.
*; Beyaz tahta, akıllı tahtanın yanında küfür gibi duran garibim.
İşte cevaplar süzülüyor, sen de kalemle onu çekip boşluğa bırakıyorsun ve bir cevap kalmış geriye. "Yanlış yap!" diye bağıranları es geçiyorum direkt. Kendileri yanlış yapılmış onların.
Efenim her neyse, cevabı boşluğa yerleştirince sorular otomatik olarak kapanıyor. Sınıf da gümbürdüyor tabii, "KAPATMAAAA!" Çığlık atan kızlardan tutun, böğüren erkeklerle dolu bir sınıf burası.
Sonra saatleri öğreniyoruz. Almanca 'geçe, kala' gibi terimleri söylüyor hoca, biz de anlamaya çalışıyoruz. Gerçi geçen sene de görmüştük, ama sınavda çıkmayacağını bildiğimiz için kimse tınlamamıştı.
"Neye kaç var?" diye inatla bastırıyor hoca.
"Hocam namaza çeyrek var!" diye bağırmaz mı sınıf?
Bağırır, hem de ne biçim bağırma.
Böyle bir sınıfız biz işte bizimkisi. *iç çeker* Böyle bir sınıf.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Yazarın Hayatı
SaggisticaSayfaları çevirin ve hayatınızdaki parçalarla tekrar tanışın, çünkü bu; ❝benim hikayem❞ Bizim hikayemiz. »»» Durum şu; panonun önünde, birbirini ezmeye çalışan, bağırıp çağıran bir hayvan sürüsü var. "Sakin ol dostum, onlar senin okul arkadaşların...