Etek, Adalet, Sınav ve daha birçok şey
Heyyo!
Bilgisayarımı yeniden işgal etmek güzel hissettiriyor. Mantıksızlığıma bakmayın.
Her neyse, sabah 10:29 ve ben az önce bir kitap bitirdim ve annem amcamın da katılacağı kahvaltıyı hazırlarken sizler için şu an klavyenin tuşlarına basıyorum.
İlk olarak güzel haberlerle bir başlayalım.
Bir Yazarın Hayatı, Kayan Yıldızlar'ı geçerek şu an en çok okunan çalışmam oldu! Bu sayı o kadar hızlı artıyor ki, ben bile yetişemiyorum size. Mutluluğumu tahmin bile edemezsiniz.
Her neyse, konuya geçen Cumartesi gününden başlayalım. Doğum günümü kutlamak için, Beril -evet gerçek adı bu, yavaş yavaş gerçekleri ortaya döküyorum- Penguen ve Deli -hala ısınamadım ben bu takma isimlere- ile birlikte Kentpark'ta buluştuk.
İlk olarak ben vardım Arkadaş Kitapevinin önüne -buluşma yerimiz orasyıdı- Sonra sırayla Beril, Deli ve Penguen geldiler. Sonra da Türkçe hocasını görmez miyiz? Benim hiç hocam olmamıştı, ama Berillerin hocasıydı ve bize göz kırptı.
Sonra da kızlar bana hediyelerini vermek için bir köşeye çektiler beni. Beril Sherlock Holmes'un ilk kitabını almış -ki bugün okumaya başladım- Deli Fısıltı'nın ilk kitabını almış -ki bugün bitirdim- ve Penguen de Fısıltı'nın ikinci kitabı Çığlık'ı -ki başlamayı çok düşündüm- almış.
Penguen aslında hediyesini yanımda aldı, yani buluşmada. Bu yüzden Deli ve Beril beni oyalarlarken gidip ehdiye paketine sardırıp yanımıza geldi.
Ben böyle bir seviniyorum, bir seviniyorum. Zaten Domo da Maroon 5'ın albümünü almıştı bana, kendisi buluşmaya gelememişti. Ay, sevinçten öleceğim. Annemler de Guguk Kuşu'nu, The Kill Order'ı ve Endgame kitabını almışlar.
Oldu sana 6 kitap!
Sonra çıktık kitapevinden, yemek yemeye gidiyoruz. Elimde kitaplar, ağırlık yapıyorlar -ki bütün bu süre zarfı boyunca taşımak zorunda kalmıştım- Hepimiz açız ve birden ne fark ettim?
Çantam kitapevinde kalmış.
Bir yardırışım var, görülmeye değer. Kıytı köşede bir yerde, bir çanta. Çalınmasından ve içinde kredi kartıyla 60 liranın olmasının dışında, bomba sanılabilecek potansiyeli vardı.
Neyseki bir şey olmamış, ihbar falan edilmemiş. Aldım çantamı, bana bakan gözlere Ayı mı oynuyor burada? diye bakışlarımla cevap vererek sakin adımlarla çıktım.
Sonra yolda Ca'yı ve E'yi gördük. Tabii diğerleri için hava hoş, çünkü ikisi de benim sınıf arkadaşım. Tam yolumuzun üstündelerdi, ben de "Heey.." diye abartılmış bir şaşırma numarası yaparak geçiştirdim. Pazartesi kesin başıma üşüşeceklerdi çünkü.
Sonra yemeğimizi yedik, Beril'le ben helyum çektik. Alvin ve Sincaplar'ın bütün şarkılarını söyledik. İlk defa çekmiş oldum ve kısaca... MUHTEŞEMDİ!
Ondan sonra yoğurt yedik ki bu da benim ilk yoğurt yiyişimdi. Orta boy aldık ve üstünü şekerleme ve soslarla kaplattırdık.
Sonra 6D sinemaya girdik ki Deli korku olan bir tanesine girmemiz için bize yalvarıyordu, ama Beril ve ben -hiç korku filmi izlememiş iki insan olarak- o kadar çok itiraz ettik ki, sonunda Buz Devri diye beş dakikalık bir filme girmeyi kabul etti ki bence o da biraz korkutucuydu hani.
Ondan sonra torbalar dolusu şekerleme ve jelibon alıp hepsini bitirdik, bu yüzden az kalsın şeker komasına girecektik galiba.
Mağazalara girip, üstümüze tuhaf tuhaf kıyafetler giydik ve Bana Ne Giysem Yakışır tarzı bir yarışma düzenledik.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Yazarın Hayatı
Non-FictionSayfaları çevirin ve hayatınızdaki parçalarla tekrar tanışın, çünkü bu; ❝benim hikayem❞ Bizim hikayemiz. »»» Durum şu; panonun önünde, birbirini ezmeye çalışan, bağırıp çağıran bir hayvan sürüsü var. "Sakin ol dostum, onlar senin okul arkadaşların...