19 Gün Önce
Ne mi yapıyorum?
İt gibi ders çalışmaya devam ediyorum.
Hücre bölünmesinden, kromozomlardan, sitoplazmadan gına geldi. Canlı dersler izleyip notlar alıyorum, bir kocaman sayfa, notlarımla doldu taştı bile ve ellerim biraz daha üstüne gidersem ellerim kopabilir.
Ve daha çalışmam gereken kanserli hücreler falan var ki o konuların üstünden ikinci defa geçiyorum, anlamadım diye.
Bu arada ünlü hikayelere de kapak yapmaya başladım, ben bu işi iyice yapabiliyorum artık! Oley!
***
Olamaz ya, olamaz!
Konu ne mi? Konumuz, "Şu Çılgın Türkler"
Kitap çok yavaş, çok detaylı, hiç sürükleyici değil. Okurken bayıyor insanı, hele zorunda olduğunuz bir kitabı okumak kadar sıkıcı ve iç karartıcı bir şey yoktur.
Üstümdeki baskıyı tahmin bile edemezsiniz. En kötüsü de, baskının %99'unu ben kendi kendime yarattım. %1'lik kısmı aileme ait, ama çok üstüme gitmiyorlar. Bence gitmeye de başlamaları lazım, çünkü başlıkta olduğu gibi, sadece on dokuz gün kaldı!
Ödevimizdeki sorular çok açık, ilk olarak kitabın adının neden "Şu Çılgın Türkler" olduğunu soruyor. İkinci olarak, en etkileyen kişiyi ve son olarak da en etkileyen olayı soruyor.
En kötüsü de, performans görevimiz bu kitap üzerinden olacakmış!
Ne soracaklar merak ediyorum açıkçası, kitabın özetini çıkarın derlerse, biz bütün okul... O kadar acıklı ki, devamını getiremeyeceğim.
Saatimi de takmaya başladım, on dokuz gün kaldı ya, alışayım diye. Malum bizim okulda zil çalmıyor. Neden mi?
Dördüncü sınıftaki bir proje yüzünden.
Projeye göre, okulda hiç zil çalmayacak. Böylece saat kullanımını, ders saatlerini falan pekiştirecekmişiz. E, böyle olunca, bir saatiniz varsa okulun popüleri olmuş oluyorsunuz. Millet duvarlardaki dijital saatlere bakmak yerine, saati size sormayı tercih ediyorlar.
Tanıdık ya, ondandır.
Nereden bileceksin, elalemin saatinin geç ya da erken olmadığını? Bu devirde kimseye güvenmeyeceksin, kimseye.
Her neyse, en kısa sürede okul alışverişine çıkmamız gerekiyor. Ayrıca, şimdi aklıma geldi. Almanca öğretmenim gelecek.
Onu da hemen açıklayayım;
Bizim okulda ben iki senedir Almanca dersi alıyorum, ama bana yetersiz geliyor, çünkü İngilizce dersi günde iki kere, Almanca dersi haftada iki kere görüyorum ve İngilizce'me göre, Almanca'm yerlerde sürünüyor.
Bir kız gelecekmiş, üniversitede Almanca Öğretmenliği okuyan bir kız. Son senesiymiş ve bana özel ders vermek için bizim eve gelecek. Daha ayrıntıları konuşmadık, ama haftada iki gün olacak galiba.
Neyse, bayağı dolu bir okul yılı olacak. Bu yüzden okul başladığında sürekli yazıp yazamayacağımdan emin değilim, ama deneyeceğim. Bütün günü yazmam da, yazılmaya değecek olayları yazarım.
***
Oley!
Benim iki kuzenim var, H ve F, onlar bu yıl liseye başlıyorlar. Hani TEOG sonuçları da açıklandı ya bugün, istedikleri liseye gidiyorlarmış. Çok güzel, çok sevindim.
F zaten 435 almıştı, ama H -notunu hatırlamıyorum- de iyi almıştı da, kritik bir nottu. Özellikle onun için sevindim açıkçası.
***
İnanamıyorum şu an.
Az önce bir röportaj yaptım! Durun tekrarlayayım, hala gerçek gibi gelmiyor. Diyorlar ya hani, ne kadar çok söylerseniz o kadar gerçek olur sizin için diye, o yüzden işte.
Ben. Az. Önce. Röportaj. Yaptım.
@Mywafflepatch ile az önce röportaj yaptım! İnanamıyorum hala! Neyse güzel bir röportaj oldu. Yayınlandığında @Mywafflepatch'in kitabından okuyabilirsiniz, linkini de paylaşırım.
Kutlu olsun!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Yazarın Hayatı
Phi Hư CấuSayfaları çevirin ve hayatınızdaki parçalarla tekrar tanışın, çünkü bu; ❝benim hikayem❞ Bizim hikayemiz. »»» Durum şu; panonun önünde, birbirini ezmeye çalışan, bağırıp çağıran bir hayvan sürüsü var. "Sakin ol dostum, onlar senin okul arkadaşların...