doğum günü ÖZEL
Selam!
İlk olarak bir özürle başlamalıyım; dün söylediğim şeyi bugün yapamadım, o yüzden özür dilerim, ama gayet hoşunuza gidecek şeyler yaşadım, bu yüzden bu yazıyı bugün yayınlamak istiyorsam acele etmeliyim.
Doğum günü alarmı: 15 Ekim
Unutmadan; doğum günlerinizi lütfen belirtin, böylece o günün bölümünde sizin için özel bir yazı yazabilirim. Nice mutlu yıllara!
Sabah
Gayet sakin geçmesi dışında bir şey söyleyemem. Zaten her şey öğleden itibariyle başladı, ama ilginç birkaç anım var.
Okula giderken ilk olarak eniştemden geldi doğum günü mesajı.
Ayrıca ben okulda kimseye söylemedim doğum günüm olacağını. Zaten düne kadar da siz de bilmiyordunuz galiba. Neyse, kimsenin haberi falan yok, geçinip gidiyoruz.
Bizimkiler kutladılar doğum günümü, sonra derslere dağıldık.
İkinci derste, yani müzik dersinde N ajandasındaki takvim bölümünündeki günleri karalıyordu. Benim de çok içimden geldi, açtım ajandamı, daire içine aldım ayın 15'ini, geçtiğimiz günleri de karaladım. Sonra G "Yaptığın çok saçma, şimdi diğer günleri de daire içine almalısın." diyerek 14, 13 ve 12'yi de daire içine alınca ben bir patlama yaşadım tabii.
"Hayır!" diye ajandayı bir çekişim var, kendimden utandım ya. Hemen özür diledim geri.
"Bari ben de 6 Kasım'ı işaretleyeyim, doğum günüm."
"Evet, bugün de benim doğum günüm." Ve çorap söküğü gibi her şey başladı.
"NE! AYDA BUGÜN SENİN DOĞUM GÜNÜN MÜ?" Bunu N de duydu ve aynı tepkiyi yaşadı. Sonra "İyi ki doğdun." klişesi, sarılmalar ve ders başladı.
Dersin bitiminde Teknoloji Tasarım dersine gittik, orada da düzen kuşağını işliyorduk ve N ile birlikte siyah beyaz bir proje yapıyorduk. 80 santim kadar olması da zorundaydı.
Neyse iki ders ya Tek. Tas, birincisi bitti, teneffüsteyiz, bir baktım Elif gelmiş! -bazılarının adlarını söyleyeyim artık diyerekten-
"Ayda anahtarını alabilir miyim? Matematik defterimi evde unutmuşum, seninkini alıcam. Merak etme bir şey yazmam, sadece hoca kızmasın diye."
"Tabii alabilirsin. Dolabı geri kilitleme, anahtarı da dolabın içine koy."
"Anahtarı çantana koysam?"
"Tamam çantamın hangisi olduğunu biliyor musun?"
"Evet, Meriç'e söylemesi için Pez vermek zorunda kaldım."
"Ya da çantaya koyma, bulamam."
"İçine atarım işte."
"Dolabın içine koy sen."
"Tamam, ben anahtarı sana öğle teneffüsü versem?" derken son teklifi kabul ettim ve Elif bize -ben ve G'ye- hiç açılmamış bir paket Pez vardı. Oh, mis, derken hoca atölyeyi kilitleyeceğini söyleyerek kovdu bizi.
Dışarıdaki sandalyelere oturduk, nerdeyse sınıftaki bütün kızlar. Sonra birkaçı aşağı indi, konuşuyoruz, ben Pez dağıtıyorum millete. Sonra ders başlayacak sürü halinde sınıflara gidiyoruz. Herkes -dediğime bakmayın, birkaç kız, A, ZS var içlerinde- kapının önünde yığılmış, karşıdan arkadaşım geldi "Ayda doğum günün kutlu olsun!" diye bağırdı. E, oradakiler duydu tabii, ben teşekkür falan ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Yazarın Hayatı
Non-FictionSayfaları çevirin ve hayatınızdaki parçalarla tekrar tanışın, çünkü bu; ❝benim hikayem❞ Bizim hikayemiz. »»» Durum şu; panonun önünde, birbirini ezmeye çalışan, bağırıp çağıran bir hayvan sürüsü var. "Sakin ol dostum, onlar senin okul arkadaşların...