🐼YILLAR ÖNCE 🐼

343 26 2
                                    

Multimedia : Belfu

O gün okulun ilk günüydü. İlk defa bu kadar heyecanlıydım. Okula hep gitmek isterdim ama annemin sen daha küçüksün, gidemezsin laflarıyla hep yıkılırdı okulla ilgili hayallerim. İlk defa okula başlama heyecanıyla yerimde duramıyordum. Bu arada ben Belfu. Belfu Korkmaz.

Okulun önüne geldiğimde ister istemez bir korku kapladı içimi. Benim gibi bir sürü çocuk görünce afalladım. Anneme tam ben vazgeçtim gitmek istiyorum diyecektim ki annem beni zar zor sınıfın içine kadar sürükledi. Kendimle yaşıt olan çocuklarda benim gibi afallamış olmaları gerek ki şaşkın şaşkın birbirlerine bakıyorlardı. Tabi ben ortamın bu durumuna bir son vermek için herkesle gidip tanışmak için elimi uzattım. Onlar da bana karşı isimlerini söylediler. Tanışma sırası en sondaki sıraya geldiğinde çocuğa elimi uzattım ve merhaba ben Belfu dedim. Çocuk da bana karşı gülümseyerek, ben de Kerem dedi. Tanıştığımıza memnun oldum dedim ve tam yerime geçecekken beni durdurdu. Bir şey mi diyecektin dediğimde bana "hayatımda ilk defa Belfu diye bir isim duydum, anlamı ne? " diye sordu. Adımın nadir isimlerden olduğunu biliyordum. Anlamının kar tanesi olduğunu söyledim. Güzel bir anlamı varmış dedi. Bende ona teşekkür edip yerime geçtim. İçimden bir ses onunla çok iyi anlaşacağımızı söylüyordu.

~~~~~~~~~~~

Aradan aylar geçti. Aylar önce biz çok iyi anlaşacağız dediğim Keremle nerdeyse Allah'ın her günü kavga ediyorduk. Ama kavgamız dışında arkadaş grubumuz olmuştu. 5 kız, 4 erkekten oluşan toplam 9 kişilik bir grup oluşturmuştuk. Benim en yakın arkadaşım olan Merve ve Kerem'in de en yakın arkadaşı olan Murat da bizim gibi sürekli kavga ediyordu. Ama Murat Merve'yi seviyordu ve bunun için sürekli ona bulaşıyordu. O sıralar soğuk nevale olan Merve aşkın daha nasıl bi şey olduğunu bilmediğinden Murat'ı hiç anlayamıyordu. Gerçi böyle konuşmama bakmayın ben de aşkın ne demek olduğunu pek bilen biri değildim. Çünkü hiç hissetmediğim bir duyguyu nasıl tanıyabilirdim ki.

Ta ki o güne kadar. Tarih 14 Mart 2009'du. 23 Nisan için provalar başlamıştı. Herkesin bir rol arkadaşı vardı ve benim de Kerem'di. Aslında Keremle iyi dosttuk ama anlaşamıyorduk işte. En ufak bir olayda birbirimize karşı cephe alıyorduk. İşin en kötü tarafı da 23 Nisan'da Kerem ve benim dans etmemdi. Hem de ben gelinlik giyecektim, o da damatlık. Biliyorum daha küçüktük ama içimde anlayamadığım bir şey vardı. Onu öyle damatlıkla gördüğümde istemsizce kalbim hızlanmaya başlamıştı ve bu hiç de hayıra alamet değildi. Arkadaşlarıma bu kalp çarpıntısını anlattığımda direkt bana sen aşık olmuşsun dediler. Benim tepkim ise doğal olarak saçmalamayın o benim arkadaşım onu nasıl severim dedim. Evet, seviyordum ama sadece arkadaş olarak olması gerekiyordu. Daha ilerisini ben istesem de o istemezdi bunu adım gibi biliyordum. Bunu bilmeme rağmen bir şey beni ona doğru çekiyordu.

🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸

Yüzlerce kez kendime kızsam da Kerem aklımdan hiç çıkmıyordu. Ben ilk kez birine karşı böyle bir şey hissediyordum. Bu duygu hayatımda tattığım en güzel duygulardan biri olsa da aklım ve kalbim arasında kalan uzun, ulaşılmaz bir köprü oluşmuştu. Biz artık kardeş denilecek seviyeye geldiğimiz için bunu Kerem'e itiraf edemezdim. Eğer etsem Kerem bir daha benim yüzüme dahi bakmazdı ve ben onu henüz kaybetmeye hazır değildim. Kerem'i görünce içimdeki buzlar eriyor, kalbim tarifsiz bir ferahlık içinde oluyordu.

Bu aşık olmak ne güzel şey diye içimden geçirirken Kerem'i bir kızla gördüğümde tüm bu duygular yerini durdurulamaz bir kıskançlığa bırakmıştı. Hemen yanlarına gidip Kerem'i tutup kızın yanından uzaklaştırdım. Kerem bana şaşkın gözlerle bakarken ben, kıskançlıktan çıldırmak üzereydim. O sinirle atışmaya başladık.
- Noldu kıskandın mı?

-Ne kıskanması be. O da nerden çıktı?

- Beni öyle sinirle çekince ne düşünmemi bekliyorsun acaba?

-Kapa çeneni Kerem.

-Başlatan sensin Belfu. İstersen hiç konuşma. Ama senin için konuşmamak çok zor.

-Madem çok meraklısın o kıza, git o zaman. Ayrıca artık seninle konuşmayacağım.

-Sen ve konuşmamak. Güldürme beni.

-Sen görürsün.

-Görelim bakalım.

Kerem'e konuşmayacağım diye çok kararlı söylemiştim. Ama ben onunla konuşmadan yapamazdım ki. O da bunu biliyordu ve karşıma oturdu. Sırıtarak bana bakıyordu. Allah bilir kafasından ne planlar kuruyordu. Gerçi kurduğu planı anlamam zor olmadı. Çünkü tam elimde su varken Kerem bir yere gitmek için kalktı ve hızla yanımdan geçince bende suyu yere döktüm yanlışlıkla. Sonra Kerem'e döndüm. Çıldırmış olmam lazım ki başka bi suyu da Kerem'in başından aşağı dökünce işler çığırından çıktı.

Sevdiğim çocuk artık benden nefret etme durumuna gelmişti. Özür dilemeye gidecektim ama korkudan cesaret edemedim. Bana ters ters bakıyordu ve bakışları oldukça sertti. Eve aynı yoldan gittiğimiz için yolda özür dilemeye karar verdim.

Zil çalınca okuldan çıkıp eve yürümeye başladık. Yolda giderken ona doğru yanaştım ve özür diledim. O da gayet sakin bir şekilde özürümü kabul etti. Ama o masum bakışların ardından sinsi bir plan olduğunu az çok tahmin edebiliyordum. Bundan sonra çok dikkatli olmam lazımdı çünkü Kerem her an intikamını alabilirdi. Kendimi savunmaya almıştım resmen. Kerem'in en ufak bir hareketiyle saldırıya geçmem an meselesiydi. Tek umudum benden intikam almamasıydı. Çünkü Kerem'i tanıdığım ve bildiğim kadarıyla her türlü şakayı yapabilirdi. Ben de onun bu şakayla karışık intikamının esiri olmamak içimden dua ediyordum. Herkes içinde beni rezil bile edebilirdi o manyak.

İlk bölüm bitti...

Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen... ❤️

Yorum yapmasanız bile oy vermek 5 saniye... Oylarınızı esirgemeyin!

İLK ÇARESİZLİĞİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin