Gizemli Kişi

47 10 0
                                    

Yemek yedikten sonra odama çekildim. Kafam gerçekten de karışıktı. Bu yaptığım gerçekten çok saçmaydı. Kerem'i unutamamışken Alple çıkmak neden? Kendime defalarca sordum bu soruyu. Alp yanıma geldi. Ona dönüp "Bana, Keremle ilgili konuda yardım edecek misin hala?" dedim. "Sen bunu istiyorsan, evet yardım edeceğim." dedi. " İstiyorum hem de çok." dedim. "O zaman araştırmalarımız yarına devam edecek. " dedi. "Teşekkür ederim" dedim. O da bana sarılıp "Önemli değil" dedi. "Ne zaman anladın?" diye sordum. Anlamamış gibi bakıp "Neyi?" diye cevap verdi. Fısıltıyla "Beni sevdiğini" dedim. "Bugün anladım o da Kaan sayesinde. O fark ettirdi. Kaan olmasa anlamayacaktım" dedi. Anlamışcasına kafamı salladım.

Kaan'ın böyle bir şey yapması beni şaşırmıştı açıkçası. Yani hiç beklemiyordum. Yanımıza Cansu gelince her şey aklımdan uçup gitti. Gelip yine başımızda bilmiş bilmiş konuşmaya başladı. Alp de ona laf yetiştirmeye çalışıyordu.

-Alp abi sen yarın gidecek misin?
-Evet, çünkü okul var.
-Ben de okula gitmek istiyorum.
-Sen daha küçüksün ama.
-Öff yaa ben büyüdüm artık. Küçük değilim.
-Sus kız, küçüksün hala sen.
-Yaaaa Alp Abi bak küserim sana.
-Hemen de tehdit ediyor ablası kılıklı şey.
-Abla ya şuna bi şey de. Bana ne diyor baksana.
-Kerem, bir şey.
-Gerçekten çok komiksiniz. Off sizin bu sıkıcı konuşmalarınızı daha fazla dinlemek istemiyorum.
-Allah Allah şuna bak sen. Belfu, o bize sıkıcı mı dedi yoksa bana mı öyle geldi.
-Yoo valla sıkıcı dedi ben de duydum. O zaman 3 deyince. 1,..2,..3

3 dememi duyar duymaz Alp Cansu'yu yakaladı ben de onu gıdıklamaya başladım. "Bırakın beni yaa. Anneeeeee!" diye bağırmaya başladı. Ama biz yine de durmadık. Ta ki odaya annem ve Gül Teyze girene kadar. İkisinden de bir güzel azar işittikten sonra yerimize geçip uslu uslu oturduk. Sonra aniden Kaan odaya daldı. "Ablaaa yarın günlerden nee?" diye sordu. "Pazartesi, noldu ki?" dedim. "O değil ya tarih tarih. Yarın senin doğum günün ya şapşal" dedi. Ben daha doğum günümün ne zaman olduğunu bile bilmiyordum. "İtiraz istemiyorum abla bu gece burada kalıyorsunuz, biz de senin doğum gününü kutluyoruz. Yarın da öğlene doğru gidersiniz okula. Hem rapor da alabilirsiniz." dedi. Biz de Alple Birbirimize bakıp kabul etmek zorunda kaldık. Kızlara da yarın Alp ve benim sabah gelemeyeceğimi mesaj olarak bildirdim.

Akşam'a kadar watpadde kitap okudum. Artık gözlerim iyice yorulduğunda okumayı bıraktım. Zaten akşam olmuştu. Annemler Gül Teyzeyle pasta yapmışlardı. İlk anneme, sonra Kaan'a sonra Cansu'ya sonra dedeme, Gül Teyzeme ve en son da Alp'e sarıldım. Dilek tutup mumları üfledim.

Yeme içme işleri bitince Kaan elimden tutup beni çekiştirmeye başladı. Ne oluyor Kaan diye sorunca cevap vermeyip beni çocukken her ağladığımızda gittiğimiz yere götürdü. Annem biraz sinirli biriydi. Hele de biz çocukken. Ne zaman yaramazlık yapsak Kaan küçük diye ona pek vurmazdı. Genelde Kaan'dan alamadığı hırsını benden çıkarırdı. Önce kalbimizi kırar, sonra da özür dilerdi. Ben de her defasında affederdim. Affetmekten başka ne yapabilirdim ki. Bir anlık öfkeyle annemin kalbini kırardım önceden. Kaan önüme önce bir albüm koydu. İçini açıp baktığımda Kaanla birlikte fotoğraflarımız vardı. Ben Kaan'a makyaj yaparken, Kaanla kavga ederken, onunla su savaşı yaparken... Bütün hallerimizle ilgili fotoğraflar vardı. Bunları gördükçe aklıma eski günler geldi. Bir fotoğrafta da Murat, Kerem, Faruk, Ali, Kaan ve ben vardık. Onların hepsi futbol oynarken beni oynatmıyorlar diye ağlamıştım. Annem de bu anı kaçırmayıp çekmiş bizi. Önceden çok üzülürdüm beni oynatmıyorlar diye. Ali ve Faruk da benim yıllardır arkadaşımdı ama onlarla pek görüşemiyorduk. O zamanlar kızlar da vardı tabi ama onların yanımda olmadığı zamanlar ben de erkeklerle oynamak isterdim. İzin vermezlerdi tabi ki. Bu albüm için Kaan'a sıkıca sarıldım. En güzel hediyelerden biriydi. Eve dönünce direkt yatıp uyudum.

Ertesi gün sabah telefonu açıp whatsappa girmemle doğum günü mesajlarını görmem bir oldu. En başta da bizim kızlar yazmıştı tabi ki. Hepsine cevap verip biraz daha uyumak istedim. Tam uyuyacakken Alp'in sesiyle uykum bölündü." Noldu Alp? Gece gece beni rüyanda mı gördün? " diye sordum. " Kalk kalk okula geç kalıyoruz. Hazırlan çabuk " dedi. Oflayıp hazırlandım ve 3. derse yetişmiştik. Tüm sınıf bir olup iyi ki doğdun Belfu diye bağırmaya başladılar. Hepsine teşekkür edip sarıldım ve yerime geçtim. Akşam olduğunda servis yerine eve yürüyerek gitmeyi tercih ettim. Alp de beni yalnız bırakmadı tabi ki. Yolda yürürken bir anda bir adam gelip bana bir demet gül uzattı. Şaşkın şaşkın Alp'e bakınca almam için kafasını salladı. İki adım attıktan sonra başka bir adam elinde balonlarla geldi ve balonları ellerime bıraktı. Biraz daha ilerledikten sonra da ara sokağa girdik. Duvarda" İyi ki doğdun Belfu, iyi ki varsın " yazısıyla karşılaştım. Tüm bunları Alp planlanmıştı. Ona dönüp teşekkür ettim ve sıkıca sarıldım. O da bana karşılık verdi. Sonra mutlu mutlu eve girince kızlar ellerindeki güller ve balonları görünce gülümsediler . " Vay be eniştemize bak sen. Çok kral hareket yaa" diye atıldı Merve. Tabi cümlesinin sonuna da olmazsa olmaz cümlelerinden birini ekledi. "Knk ya sen niye Alp'in çıkma teklifini kabul ettin ben ne güzel sana Furkiyi ayarlayacaktım" dedi. Ters ters Merve'ye bakıp adını uzatarak söyledim. Furki dediği çocuk aslında Furkan'dı. İlk gördüğü zamandan beri çocuğu yakışıklı bulduğu için bana takılıyordu. Çocuk başkasıyla çıkmasına rağmen Merve'nin dilinden bir türlü kurtulamadım . Adı üstünde Merve bu, ondan kurtulunur mu? Tabiki de hayır.

Telefonumun sesiyle titredim. İnternet açık kalmıştı ve mesaj whatsapptan gelmişti. Açıp baktığımda gizli numara olduğunu gördüm.

Gizli Numara: Hemen dışarıdaki parka gel.

Akşam akşam beni oraya çağıran da kimdi? Bu saatte neden oraya çağırmıştı ki? Aklım gitme dese de içimdeki ses git diye haykırıyordu. Tabi ben yine beni hep yanıltan iç sesimi dinleyip gidecektim.

Parka doğru yol alırken kızlara bahane olarak bakkala çikolata almaya gidiyorum demiştim. Tabi hepsi bana da al demeyi unutmamıştı. Korkak adımlarla ilerliyordum. Whatsappa girip gizli numaraya "Neredesin? Ben geldim" diye mesaj attım. Cevap gelmemişti. Arkamda birilerinin olduğunu fark ettiğimde dönmek için fırsatım olmadan ağzıma etherli bezi tıkamışlardı. Beni buraya çağırıp bayıltan kişinin kim olduğunu göremeden olduğum yerde yığılıp kaldım.

Gözlerimi açtığımda terk edilmiş ama ev gibi dekore edilen bir depoyla karşılaştım. Ellerim bağlıydı. Etrafta kimse gözükmüyordu. "Kimse yok mu? Burası neresi? Beni niye kaçırdınız? Kimsin sen?" diye sorularımı art arda bağırarak soruyordum. Kimse cevap vermeyince deponun boş olduğunu düşündüm ama karşımda beliren yüzle karşı karşıya gelince şaşkınlıktan dilim tutuldu. Ne yani gizli numara o muydu? Beni bayıltan kişi o muydu?

Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen...

Yorum yapmasanız bile oy vermek 5 saniye... Oylarınızı esirgemeyin!

İLK ÇARESİZLİĞİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin