Pişmanlık

30 4 0
                                    

Son ders fizikti ve ben artık sıkıntıdan geberiyordum. Hocaya çaktırmadan Ateş'in arkasındaki sıraya oturdum.  Ateş'in boyu uzun olduğu için beni çok net gizliyordu valla. Son ders de bitince eve gider gitmez Merve'yi kolundan tutup odaya sürükledim.

Merve'den

Belfu'nun beni sürüklemesiyle kendimi onun odasında buldum. Soran gözlerle bakınca ben de nefesini tutmaya başladım.

"Anlat" diye emretti. 

"Ne anlatayım? "

" O tükürdüğüm kafandan geçenleri"

"Biliyorsun ki ben Muratla çıkıyorum"

"Aa sen ciddi olamazsın, biz bilmiyorduk"

"Sözümü kesme de beni dinle " dediğimde onaylarcasına kafasını salladı.

" Muratla çıkmama rağmen Ender geldiğinde kendimi bir tuhaf hissettim. Enderle Murat arasında kaldım "

" Bak Merve, Murat senin oynayabileceğin ya da üzülünce eğlenmek için yanına gittiğin bir oyuncak değil. Onu kullanmayı kes artık. Seni ne kadar sevdiğini biliyorsun.  Geçen tartışmanızda bir şey demedim ama bunda da sessiz kalmamı bekleme "

" Biliyorum haklısın ama bu kullanma değil "

" Ne peki, Murat'ı kullanmıyor musun? " demesiyle kapıdan gelen sesle ikimiz de irkildik. Kapıda gördüğüm yüzle şok olmuştum. Murat kapıdaydı ve yerde bardak kırıkları vardı.

" Siz? " dedi titreyen sesiyle. Bakışları beni bulurken kendimi yerin dibinde gibi hissettim. Yanına yaklaşmak için ilerleyince havaya kaldırdığı eliyle olduğum yerde kaldım.  Arkasını dönüp gitti.  Peşinden" Muraat! " diye bağırmama aldırmadı bile. 

Ben Murat'ın peşinden giderken adımlarını hızlandırmıştı. Yolun yarısında kolundan tuttum.

" Murat, duyduğun gibi değil "

" Ne duyduğum gibi değil lan, bildiğin beni kullanmışsın. "

" Yok öyle bir şey "

" Anlatırken öyle değildin ama"

"Sadece kafam karıştı o kadar"

"Seni bu kadar severken mi karıştı kafan? Sen cidden... Cidden anlamıyorum seni. Lütfen beni rahat bırak kalbini kırarım Merve " dedi öfkeli gözlerle.  Arkasını dönüp beni bıraktı ve gitti. Hay ben karışan aklıma sıçayım... Gözlerimden istemsizce yaşlar dökülürken omzumdaki el ile arkamı döndüm. Döndüğüm gibi de Ender' i görmem bir oldu.  O an hiçbir şey düşünmeden boynuna sarıldım. O da karşılık verince hiçbir şey konuşmadan öylece kaldık. Tek yaptığım şey ağlamaktı.

Aradan 10 dakika geçince kulaklarıma dolan o sesle Ender'den ayrıldım. Daha doğrusu ayrılmak zorunda kaldım. Kolumdan beni çeken kişi Murat'tan başkası değildi. Murat o an ki sinirle Ender'e yumruklarını indirmeye başlamıştı. 

"Sen benim olan kadına nasıl sarılırsın lan şerefsiz" diye bağırmaya başladı. Murat'ın kolundan tutup ayırmaya çalıştım.

"Ne yapıyorsun Murat? Öldürcek misin onu? Kendine gel" derken Murat'ın bakışları bu sefer beni buldu.  Ender yerde yatarken Murat beni kollarımdan tuttuğu gibi götürdü. Nereye götürdüğünü bilmiyordum ve kolumu aşırı derecede sıkıyordu.

Eve doğru giderken ikimizden de ses çıkmıyordu. Aramızda çıkan tek ses Murat'ın sinirli nefesi ve benim ağlarken çıkardığım sesti. Şuan o kadar pişmandım ki...

İLK ÇARESİZLİĞİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin