Kerem'e Not

132 16 0
                                    

Kerem'in beni öylece bırakması gerçekten de çok zoruma gitmişti. Hemde ben onu deli gibi severken. 3 ay tatile girmemize az kalmıştı. Aslında bu benim için çok da iyi olacaktı çünkü artık yaşananları kaldıramıyordum.

Melisa, Merve, Peri, Zeynep ve Beyza' yı otururken gördüm. Moralim bozuk şekilde yanlarına gidip oturdum. Her zamanki gibi yine Merve ve Murat kavga etmişti, Peri Burak'ın onu terk etmesine hala inanamadığı için söyleniyordu, Zeynep Atakan 'a olan duygularını nasıl açacağını düşünüyor, Melisa Berkay' ın gittiği yerleri araştırıyor, Beyza da 'abi bunlar ne yaşıyor' der gibi bakıyordu sonra bana döndü.

-Sana noldu?

-Kerem beni bırakıp gitti nolucak.

-Of Allah'ım of. Sen akıllanmazsın valla. Bi kere de akışına bırak, o zaten eninde sonunda pişman olucak.

-Bilemiyorum.

Ardından konuşmaya Merve atıldı.

-Demesi kolay. Tabi sende sevgili yok bi şey yok. Kızlar buna birini bulalım da bize böyle demeyi görsün.

-Merve bi git Allah aşkına ya. Beni o işlere karıştırma.

Rahat bırak Merve şu kızı" diye ekledi Peri.

-Of tamam be size de şaka yapmaya gelmiyor. Ne güzel birini bulacaktım şu buzdolabına işte.

-Artık bana buzdolabı demeyin ya.

-Bunu diyeceğine kendini şurdan atsaydın daha mantıklı olurdu kardeşim.

-Gıcık.

Bizden iyice bıkan Zeynep "Bir susun ya" diyince hepimiz susup Zeynep'e baktık.

-Kızım az bana akıl verin daha. Ben ne yapacağım?

-Valla kardeşim benim gibi yap açıl sonra reddedilmişlik sendromuna gir. Bak bana Kerem yüzünden hiç bir şey umrumda değil.

"Ve yıkıkların efendisi konuştu" dedi Merve.

Allah allah Belfu'ya diyene bak. Kızım yıkık kelimesini araştırsak google da senin fotoğrafın çıkar haberin yok.

Yürü be Pericik dedim hemen zafer kazanmış şekilde.

Birbirimize parmak uçlarıyla öpücük yollayınca Merve bize dalacak gibi bakıyordu. Tabi bu sırada da Melisa bizi hiç takmadan araştırmasına devam ediyordu.

-Bak Merveciğim burada bize dalacak biri olursa o Beyza olur çünkü bizden bıktı.

-Aynen.

"LAĞNN BULDUM BULDUM" diye ekledim hemen.

-Ne buldun be?

Kerem'e nasıl vicdan azabı çektirip Melike'nin onun için yanlış kişiyi anlamasını sağlayacak şeyi buldum.

-Allah'ım sen bana sabır ver. Milletin arkadaşları sevap kazanalım diye bi taraflarını yırtar bunlar vicdan azabı çektirmekten bahsediyor.

-Ee yapacak bir şey yok kardeşim.  Tarzımız farkımız... Neyse sonra görüşürüz. Öptüm hepinizi. Çoook seviyorum sizi lan. Ben Kerem'in sınıfına gidiyorum.

Kerem'e not bırakmaya karar verdim. Zaten tatil olmasına 2 gün kalmıştı. Yazayım da kurtulayım dedim. Aldım elime kağıt kalemi başladım yazmaya.

Kerem;
Ben kendime bile iyi gelmediğim zamanlarda sana iyi gelmek istemiştim. Kendimi en dipte hissettiğim zamanlarda seni o sürüklendiğin karanlıktan çıkarmak istemiştim. Benim içim ağlarken seni kahkahalarca güldürmek istemiştim. Ben sadece sen mutlu ol istemiştim. Biliyorum bazı insanlar çok bencil, kendi çıkarlarını düşünen milyonlarca insan var veya senin başarılarından kendine pay çıkarmak isteyenler. Ne bileyim mesela sen bir şeyde başarılı olduğunda ben sırf senin başarının üstüne gölge düşmesin diye kendi başarılarımdan bile bahsetmedim sana. Ben senle de gölge düşünmedim senden sonra da gölge düşürmedim üstüne. Ne yaptıklarına, ne söylediklerine. Hala siz dediklerinde beni bırakmış olsan bile, şuan yan yana olmasak bile. Bırak sana gölge düşürmeyi, kendime gölgemden bile kaçıyorum ben...

-Bayan Çok Bilmiş🌹

Bu notu bıraktıktan sonra sınıfıma geri döndüm. Artık ne olacağını bilemiyordum. Tek bildiğim şey artık çok yorulmuşum ve bu yorgunluktan az da olsa kurtulmak istiyordum. Eve gidip kendimi bu düşüncelerden arındırarak uyudum.

~~~~~~~~~~~~~~~~~

Karne gününe son 1 gün kala Melike'nin Murat'ı terk edip Kerem'e gittiğini duydum. Duyar duymaz içimde fırtınalar koptu. O an beni bıçaklayıp ölüme terk etseler daha az yanardı canım.

Murat'ın yanına gittiğimde o da ağlamıştı, belliydi gözlerinden. Sadece bakmakla yetindi. Bir şeyler söylemek için yutkundu ama söyleyemedi işte. Ben de ona sadece bakıyordum. Belki de bundandı bu kadar iyi anlaşmamız. Tek bi bakışla anlaşabiliyorduk. Bir de utanmadan önümüzdeki masaya oturmuşlardı Melike ve Kerem. Biz onlara acıyan gözlerle bakarken onlar orada gülüşüyordu. Gülüşünü kıskandığımın başkasına gülmesi canımı o kadar yakıyordu ki. Murat'ın ne düşündüğünü tahmin bile edemiyordum. Biz sevgili olmadığımız halde, onlar 1 yıldır çıkıyordu. Hadi beni geçtim, Melike bunu ona nasıl yapardı? Akla hayale sığmayacak şeyler yaşıyorduk. Gerçekten üzerimde tonlarca yük vardı ve ben o yükten kurtulmak istedikçe o yük daha da büyüyordu.

"Sabret" diyebildim sadece. Sabret...
Murat bana doğru döndü. "Nasıl sabredeyim?"

Haklıydı, hem de fazlasıyla. Ona sıkı bir şekilde sarıldım. Başka şekilde nasıl teselli ederdim bilemiyordum. Yaşadıkları oldukça ağırdı. Merveler olanları duyup yanımıza geldiler. Teselli etmek istediklerini biliyorduk ama bu acı teselliyle geçmezdi işte.

Bir anda Murat hırslanıp Merve'ye "BENİMLE ÇIKAR MISIN? " dediği an herkes donup kaldı. Melike ve Kerem de olmak üzere. Ben bile çok şaşırmıştım.  Ayrıca Murat'a da sinirlenmiştim. Bir anlık öfkeyle bunu nasıl yapardı?  Kendini de Merve'yi de üzecekti. Belki de eskisi gibi Merve'ye karşı hislenmişti. Merve de beni şaşırtacak bir hareket yapıp "EVET" diye bağırdı. Bu duruma üzülsem mi sevinsem mi bilemedim. Evet, seviniyordum çünkü en yakın dostlarım sonunda kavuşmuştu ama üzülüyordum da çünkü Murat bir hırsla söylemişti. Ayrıca Melike'yi Keremle gördüğü gibi Merve'ye gitmesi çok saçmaydı. Ama bu düşüncelerden sıyrılıp onların mutluluğuna ortak olmalıydım çünkü hayatımdaki tek güzel şey şuan onların çıkmasıydı.

Karne günü geldi. Sonunda kafamı dinlemek için biraz zamanım olacaktı. Ama işin kötü tarafı Kerem'den de ayrılıyordum. Sınıfa çıkıp herkese benimle ilgili düşüncelerini yazdırırken ağlamamak için Kerem'e yazdırmayacaktım ama elimden defterimi kapınca mecburen o da yazdı. Herkesle vedalaşıp Kerem'e baktım. Sadece onunla da vedalaşmak istiyordum ya da ona bir kez bile olsa sarılmak, omuzunda ağlamak. Ama gidemedim yanına. Sadece o bana baktı ben de ona. Yan tarafta Murat Merve'yi teselli etme çabalarındaydı. En son Merve susmayınca Murat Merve'yi eğer susmazsan seni herkesin içinde kucağıma alırım bak diye tehdit etti. Merve geri adım atar mı? Tabiki de atmaz. O da" Alamazsın diye diklenince Murat gerçekten de kucağına alacakken Tamam tamam dur. Manyaksın sen! " diyen Merve'nin sesiyle durdu. Onları öyle  görünce keşke biz de Keremle böyle olsaydık diye içimden geçirdim.

Tam o sırada Kerem yanıma geldi ve kulağıma "Lütfen üzülme. Bana bıraktığın notu okudum ama bunları söylemen için çok geç değil mi? Keşke başa dönebilseydik be Belfu. Her şey daha değişirdi o zaman. Belki sen ve ben değil de biz olurduk. Ama artık çok geç. Üzgünüm, hoşçakal." dedi.

Sözcükleri öyle bir dokunmuştu ki kalbime. Ağladım. Hem de hıçkıra hıçkıra.  Tıpkı bir kız çocuğu gibi...

-Ağlama.

-Kolay mı sanıyorsun Kerem?  Onca yaşanmışlıklardan sonra kolay mı?

-Bak Belfu, ağlama çünkü kendimi suçlu hissediyorum.

-Hayır, senin bir suçun yok.

Elini tutup kalbime götürdüm. "Tüm suç onun. Laf anlamadı işte. Senin gibi o da inatçı, beni hiç dinlemiyor."
Acı bir şekilde gülümsedi. Gözlerinin dolduğunu görebiliyordum. Artık ayrılık vaktimiz geldiğinde hiç bırakmak istemediğim ellerini bırakmak zorunda kaldım. Kalbim öyle acımıştı ki, sanki biri gelip kalbimi tüm gücüyle sıkıyordu. Canım yanıyordu...

Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen...

Yorum yapmasanız bile oy vermek 5 saniye... Oylarınızı esirgemeyin!

İLK ÇARESİZLİĞİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin