Unutursun

59 12 0
                                    

Kerem'in yokluğunu o kadar hissediyordum ki. Acı iliklerime kadar işlemişti. Sabah sabah okula gitmeyi istemiyordum ama zorla da olsa gitmem gerekti. Çünkü Kerem yüzünden 1,5 günümü yemiştim. Hazırlanıp otobüse bindik.

Otobüse bindiğimde yerimde başkasının oturduğunu gördüm. "Kardeş kalkar mısın orası benim yerim"  dedim. Ama çocuk hiç oralı olmadı çünkü kulağında kulaklıkla müzik dinliyordu.  Kulağından kulaklığı çekip

-Sana diyorum sana,  kalkar mısın orası benim yerim.
-Ama senden önce ben kaptım,  burası artık benim yerim.
-La çocuk beni delirtme sabah sabah.  Kalk git şurdan. Sen bu mahallede bile oturmuyorsun git şurdan.
-Daha dün taşındık ve artık burası benim yerim. 
-İyi al başına çal yerini. 

Sabah sabah zaten Kerem yüzünden moralim yoktu bir de başıma bu manyak çıktı. Ben de yer olmadığı için ayakta gitmek zorunda kaldım. Öğrencilerin o sinir bozucu seslerini duymamak için kulaklığımı taktım ve son zamanlarda en çok dinlediğim şarkıyı yani "Sancak"  ı dinlemeye başladım. Bu adam tüm şarkılarını sanki benim için yazmıştı. Keremle bizim hikayemizi anlatıyordu sanki.  Okulun önüne gelince derin bir nefes alıp kızlarla içeri girdim. Sınıfa çıktığımızda kızlar konuşuyodu ben de kafamı sıraya koyup onları dinliyordum. Tam o sırada sınıf hocamız yanında bir çocukla geldi. O yanındaki çocuksa benim sabah sinir kotamı dolduran o sinir bozucu çocuktu. Merveyle aynı anda birbirimize dönüp şakamı bu ya der gibi baktık.  Hoca "Bundan sonra sınıfımıza bir öğrenci daha geldi. Adı Kerem. Başka şehirdeydi ama babasının tayini çıktığı için buraya geldiler. Artık bizim sınıfımızda. Hadi tanışıp kaynaşın,"  dedi. 

Kızlara dönüp Kerem mi dedi o hoca yoksa bana mı öyle geldi dedim. Hepsi bir ağızdan e... evet Kerem dedi diye cevap verdiler. Gerçekten hayattaki en talihsiz kişi olabilirdim.

Gülbin Hoca'dan sonra şansıma küfrederken sıraya kafamı geri koydum. Peri bana dönüp konuşmaya başladı.

-Kanka valla ben senin kadar şansız birini görmedim.  O Kerem de kendi gidiyo hatıralarını bırakıyor sana.

-Kanka,  Kerem ne kadar yanımda olmasa da o benim kalbimde. O hiç gitmedi ki benden. Lanet olsun ki unutamıyorum. Allah kahretsin ki unutamıyorum.  Böyle boğazım düğümleniyor,  yutkunuyorum.  Tam elime telefonu alıyorum,  rehbere girip onu aramaya yelteniyorum. Ama elim gitmiyo. Konuşcak o kadar şeyimiz varken neden susuyoruz bunu da anlamıyorum.  Kerem başlı başına bir yapboz gibiydi,  hala da öyle.

-Biliyorum kardeşim be. Ama işte kalp bu.  Unutmak istiyorsun ama bir anda canım dediğin insanı hayatından çıkaramazsın ki. Zamanla geçecek bunlar. Öyle bir unutacaksın ki.  O bile şaşıracak beni nasıl böyle unuttu diye. 

-İnşallah dediğin gibi olur.  Çünkü ben daha fazla dayanamıyorum.  İçimdeki bu tarifsiz acıya katlanamıyorum.  Ölmek istiyorum bazen ama ölemiyorum.  Kalbimde bir ağrı,  yaşayıp gidiyorum. Konuşmak istiyorum saatlerce ama susmaktan farklı bir şey yapamıyorum.  Şuan bile anlatamıyorum.

-Anlıyorum kardeşim.  Biliyorsun ki Burak yüzünden aynı şeyleri ben de hissettim.  Kırıldım,  kanadım. Canım yandı,  ağladım.  Ağlayınca geçer sandım,  geçmedi yıkıldım. Geri döner diye bekledim. Dönmedi... Uyursam geçer diyorsun.  Uyuyorsun ama bu sefer de rüyanda görüyorsun.  Beklemekle geçiyor ömrün. Sonra bir bakmışsın yıllar geçmiş, yüreğindeki o acı hafiflemiş.  Çok zaman sonra anlıyorsun gelmeyeceğini.

-Peki ya unutamazsak?  Ya dinmezse o acı?  O sana onca şey yapmasına rağmen hala onu seviyorsan?  O zman nolur,  nasıl unutur insan?  Gözlerimden uzak olunca gönlümden de ırak olur mu?  Canım dediğin insanı atabilir misin hayatından zamanla?  Unutabilir misin onlarca anıyı?  Gözlerinin önündeki hayali gider mi bir gün?  Zamanla geçer mi?

-Geçer. Sadece bekle ve gör. Kendine bunu yapma. Evet,  ilk zamanlar zor oluyor ama sonra alışıyorsun.  Hem insan neye alışmaz ki?  Her şeye zamanla alışılır. İçin yanacak belki ama unutacaksın. Sonra ondan nefret etmeye başlayacaksın,  sana yaptıklarının aynısını yaşamasını isteyeceksin. Sonra,  boşvereceksin.

Biz iyice acılarımıza gömülürken şu çocuk yanımıza geldi.  Şu çocuk dediğim de adı Kerem olan.  Benim tek bir Kerem'im vardı o da gitmişti uzaklara. Bu çocuğa Kerem deyip yaramı deşmeye hiç de merakli değildim.  Merve "Noldu?"  diye sorunca "Hiç.  Sınıftaki herkesle teker teker tanışıyordum bi siz kaldınız ben de tanışmaya geldim"  dedi.  Kızlar tek tek ismini söyledi.  Sıra bana gelince kısık sesle Belfu deyip geçiştirdim.  Sonra dersin boş olduğunu öğrendik.  Ders edebiyattı ve hoca okula gelmemişti. Allah'tan ilk iki dersimiz onaydı da sabah sabah uyuyabilirdim.   Çantamı sıranın üzerine koyup kafamı da çantamın üstüne koydum ve uyumaya başladım. 

Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen...

Yorum yapmasanız bile oy vermek 5 saniye... Oylarınızı esirgemeyin!

İLK ÇARESİZLİĞİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin