Kaza

53 9 6
                                    

"Günaaydıınn"

Sabah sabah Merve tüm neşesiyle uykumun içine etmişti. "Ne var Merve? Ne istiyorsun kardeşim benden? Ne yaptım sana da beni bu saatte uyandırdın?" dedim. "Knk ben çok mutluyum yaa. Düşünsene annem ve babam izin verdi ya. Annem ve babam..." dedi. "Ben de" Ee o zaman canım kardeşim, yoksa yengeciğim mi demeliyim? Neden Murat'ı değil de beni uyandırıyorsun? " diye sordum. " Çünkü Murat işe gidecek, onu meşgul etmek istemiyorum. " dedi." Tamam yengeciğim uyandık bi kere yapcak bişey yok" dedim. "Kanka bana yenge demeyi keser misin? Diyelim ki ilerde biz Muratla evlendik. O zaman da mı bana yenge diyeceksin? Senin bana değil, gidip Murat'a enişte demen lazım" dedi. "Ee ben ona enişte sana da yenge diyorum zaten" dedim. Elini alnına vurup "Hadi hazırlan da gidelim" dedi.

Zar zor kendime gelip yüzümü yıkadım. Üzerimi de giyip aşağıya indim. Kızlarla kahvaltı yaptıktan sonra Beyza'nın biriyle mesajlaştığını gördüm. Yanına sokulup "Kimle mesajlaşıyordun knk? Ahmetcan kim? diye sordum. O da beni geçiştirip" Kimseyle konuşmuyorum kanka " dedi. İnanmasam da inanmış gibi yaptım.

Herkesin hazır olduğunu görünce evden çıktık. Otobüste giderken yanımda oturan Alp'e ters bir bakış attım. Sonuçta bizden nefret ediyordu ve Ateşle Kerem'in kavgalı olduğunu bile bile onunla sınıf değişikliği yaptı.

Otobüsten inince sınıfa çıktım. Sınıftakilerin gürültüsünden uyuyamıyordum. Şimdi siz diyeceksiniz ki uyumak ne alaka? Ne alaka olur mu hiç kız? Bana uyku deyin yeter. Yer, zaman, mekan fark etmez. Ben kafamı sıraya koyarken sınıfa Ateş girdi. Yerini işaret edince oturduğum yerden kalkıp geçmesine izin verdim. Sonra kafamı tekrar sıraya yasladığımda Ateş "Ee beni kaçırdıktan sonra ne yaptınız? İyi eğlendiniz mi bari?" dedi. İster istemez içimde suçluluk duygusu oluşmuştu. "Ateş ben..." tam özür dileyecektim ki Ateş lafımı böldü. "Bu saatten sonra ne senin ne de Kerem'in söyledikleri zerre umrumda değil. Bunu yapmanın bedelini ödeyeceksiniz" dedi. Of Kerem of. Kıskançlığın yüzünden başımız derde girdi şimdi. Ne yapıcaz biz.

Ders Edebiyattı. Hoca serbest bırakınca boş zamanımda beğendiğim şiirleri yazmak gibi bir hobim vardı. Daha önceden Kerem'i düşünerek defterime yazdığım Atilla İlhan 'a ait şiiri buldum kitabımın arasından.

BEN SANA MECBURUM
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.

Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.

Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.

İLK ÇARESİZLİĞİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin