Seni Seviyorum

40 7 0
                                    

Çaresizlik; umudun yitirildiği, hayatın omuzbaşlarına çöktüğü, sol yanına koskocaman bir boşluğun gelip yerleştiği andır. Tüm çarelerin, çaresizlik girdabında eriyip bittiği andır...

Ben hiç bu kadar çaresiz kalmamıştım. Bir laf vardır "Çaresizseniz çare sizsiniz"  diye. Ben bu lafı çok severdim.  Ta ki çarenin ben olmadığımı anlayana kadar.  Bir duygu var bedenimi kaplayan.  Ayak uçlarımdan,  saçlarıma kadar kaplamış bedenimi. Bu duygunun yanı sıra bir korku da var içimde.  Kaybetme korkusu...

Şuan hastanedeyim. Ambulansın ne zaman geldiğini hatırlamıyorum. Bizimkiler de burada. Kim haber verdi bilmiyorum. Yoğun bakımın önündeyim. Ağlıyorum... Soluksuz ağlıyorum.  Kerem içeride ameliyathanede.  Çaresizce bekliyorum burada. Elim kolum bağlı. 

Doktorun çıkmasıyla yanına koştuk hepimiz.

"O nasıl? " diye sordum. 

" Hayati tehlikesi var ".

" Ne demek hayati tehlikesi var ya?  Nasıl?  Gidip kurtarsanıza onu.  Ne diye burada bekliyorsunuz? "

" Bakın hanımefendi biz yapacağımızı yaptık. Elimizden artık bir şey gelmez. Tek yapacağımız şey beklemek "

" Ne diyorsunuz siz ya. Ne demek beklemek?"

Murat beni kolumdan tutup doktordan uzaklaştırdı.

"Murat bırak beni.  Ne diyor duymadın mı?  Bekleyeceğiz diyor.  6 yılı beklemek için mi okudular?  Kalk,  Kerem'i de alıp başka hastaneye gidelim "

" Belfu, sakin ol.  "

" Ne demek sakin ol ya.  O orada yatarken nasıl sakin olayım Murat? "

" Biliyorum canın yanıyor.  Bizim de öyle.  Ama beklemekten başka çaremiz yok Belfu.  "

" Allah kahretsin.  Delireceğim ya.  Elim kolum bağlı. O orada can verirken ben burada sadece oturuyorum. "

Gözlerimi açtığımda hastanenin odasında yatıyordum.  Merve'nin anlattığına göre Muratla konuşurken fenalaşmışım.  Onlar da bana sakinleştirici yapmışlar. Tüm vücudum ağırlaşmıştı. Herkese odadan çıkmaları için ricada bulundum.

Dizlerimi kendime çekip ağladım... Kerem'in son sözleri yankılandı beynimde.

"Seni seviyorum güzelim. "
"Seni seviyorum güzelim. "
"Seni seviyorum güzelim. "

Kerem... Kısa sürede aşırı derecede bağlandığım,  kaybetmekten korktuğum kişi...

Keremsiz olacağım düşüncesi her dakika işliyordu aklıma.  Sol yanım, yani kalbim büyük bir acıyla kaplıydı. Şuan Kerem'e ihtiyacım vardı, onun da bana...

O orada yatarken yanına gidemediğim için kendimden nefret ettim. Yoğun bakıma girmemize izin vermiyorlardı. Zar zor 5 dakikalığına izin aldım.  İçeri girdiğimde öylece yatıyordu.  Çaresizce... Yanına oturup ellerini tuttum. 

"Kerem... Beni duyduğunu biliyorum. Lütfen... Lütfen bırakma beni. Sana ihtiyacım var. Benden korkma demiştin ya bak artık korkmuyorum. Korktuğum tek şey seni kaybetmek. Sana söz veriyorum bir daha seni bırakmayacağım,  lütfen uyan" dedim ve başımı omzuna yasladım. Hemşire gelip süremin dolduğunu söyledi. Kalkarken kulağına fısıldadım. "Seni seviyorum yiğidim.  Lütfen uyan".

Yanından kalkıp gidecekken kolumdaki eli hissetmemle başımı arkama çevirdim.  "K-Kerem.  Uyandın mı? Allah'ım sana şükürler olsun". 

Kerem'in gözleri yarı açıktı ve kolumdan tutuyordu.  Beni duymuştu ve uyanmıştı.  Hemşirenin tekrar beni uyarmasıyla hiç istemesem de dışarı çıktım.  Benimle birlikte çıkan hemşire de doktora Kerem'in uyandığını söylemişti. Doktor Kerem'in yanına girdi. 

İLK ÇARESİZLİĞİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin