~FİNAL~
Batın DİNÇER;
Şu birkaç ay hayatımın en güzel ve en özel zamanlarıydı. Gülümsemem yüzümden hiç eksik olmuyordu. Tabi mutluluk sebebim her an yanımdayken nasıl gülmem?
Erva ile o kadar iyiydik ki... Onunla o kadar çok mutluydum ki... onu o kadar çok seviyordum ki... O benim iyikilerimin, gülüşlerimin sebebi... Benim hayattaki tek nedenim...
Tek nedenim demek doğru olmaz gerçi. Elhamdülillah rabbim için yaşıyorum. Her gece-gündüzleri de tabi- teheccüd namazından sonra Yasin okuyup yatıyorduk. Rabbimin isteklerini helalim ile birlikte gerçekleştiriyorduk şükür.
oğlum da büyümüştü. Erva'nın karnı belirginleşmeye başlamıştı. Arada bir kıpırdanıyor, annesini-e haliyle beni de- rahat bırakmıyordu. Tıpkı şuan olduğu gibi.
Kışın ortasında, gecenin bir yarısı uykumdan uyandırılmıştım ve ne için? Kiraz. Hanımefendinin canı çilek çekmiş. Gel de çıldırma!
"Batın mızmızlanmasana, hem benim suçum değil ki, çocuğumuz istiyor." Diyerek masum bakışlarıyla bana baktı. Derin bir nefes alıp kafamı yastığa gömdüm.
Hamilelik Erva'ya hiç yaramamıştı. Her zaman ki ağırbaşlılığı, hanımefendiliği gitmiş yerine küçük bir kız çocuğu gelmişti. Yeri geldiğinde masum yeri geldiğinde her istediğini yaptıran şımarık bir kız. Bir de sürekli bağırıyordu. Şaşkınım yani ben. Tanıyamamışım eşimi.
"İyi tamam gitme. Sonra çocuğumuzun orasında burasında kiraz lekeleri görürsün!" diyerek bana sırtını döndü. Kafamı kaşıyarak oturur pozisyona geçtim.
Ha bir de bitmek bilmeyen tripleri var. Onları unutmayalım, önemli!
Ellerimi beline dolayıp kendime döndürdüm. Bakışlarını benden kaçırdığını gördüğümde bir elimi yanağına koydum. Yavaş yavaş, çekingen bir tavırla gözlerime değdirdi bakışlarını.
Gülümsedikten sonra alnına ufak bir buse kondurdum. Kasılan vücudu gevşerken derin bir iç çekti.
"Gidiyorum." Deyip ayağa kalktım.
"Dikkatli git." Deyip gülümsedi.montumu giyerken söylendim.
"Allah'a emanet ol karıcım." Gamzeleri belirginleşirken bende gülümsedim.
~ ~ ~
Tam iki saattir o manav senin bu manav benim geziyordum ama yok! Hiç mi kiraz olmaz arkadaş! Altı üstü kiraz yani. Sanki bana bulunmaz Hint kumaşı!
Son bir umutla karşımdaki manava baktım. Bu manavdan sonra ne benim gücüm kaldı ne de başka bakılacak manav. İçimden dua ede ede içeri girdim.
"Hayırlı akşamlar. Kiraz var mı?" Adam gülümseyerek yanıtladı beni.
"Biraz kalmıştı dur hemen getireyim.." İçimden şükrederken dışımdan kocaman gülümsedim.
Şu an ki mutluluğum tarif edilemez. Evde sıcacık yatağım, güzel karım, prensesim dururken ben; bu soğukta Erva 4-5 kiraz- o kadar bile değil belki- yiyecek diye fıldır fıldır dolanıyorum.
İsyan etmek istemiyorum ama bu kaçıncı ya! Çilek, şeftali, üzüm, karpuz... Bir de nedense hep yaz meyvesi! Ama yılmadım hepsini buldum.
İlk çilek istediğinde o kadar hevesliydim ki. Koşa koşa gittim, mutlulukla gezdim sokakları. Ama bir zaman sonra sıktı bu durum hele de gece oluşu. Tam uykumun ortasında!
Ama yine de bu isyanlarım hoş duygular. Kızımın nazlı olacağı şimdiden belli.
Elimde kiraz poşeti ile eve girdiğimde bir de ne göreyim, Erva uyumuş! Kirazları tabağa koyup mutfak tezgâhına bıraktım. Sonra usulca yatağa girdim. Melekten farkı olmayan karımı izlerken uyudum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMTİHANIM~TAMAMLANDI~
SpiritualHer insanın hayatı farklıdır; dertleri, hüzünleri, imtihanları... Benim imtihanım farklı değil aslında, daha önce çok kez girilmiş bu sınava. Kimisi geçmiş kimisi kalmış... Peki ya ben ne yapacağım? Dayanabilecek miyim, bana tamamen zıt olan birine...