696 87 81
                                    

Klasik bir cumartesi günü yine kafedeki bulaşıklarla ilgilenirken ıslıkla ritim tutmaya başlamıştım. Jaebum hyung ise önlüğünü çıkararak yanıma gelmişti. Yanımda durdu, ben ise ona baktım.

"Okulun henüz ikinci haftası bitmiş olsa da yavaş yavaş derslerin ağırlaşıyor farkındasın değil mi?"

"Evet hyung, derslerime de çalışıyorum merak etme."

"Yine de o kadar çalışırken burada birde bunlarla uğraşmanı istemiyorum. Yavaş yavaş bırakmalısın BamBam. Sınavın daha önemli."

"Hyung.. Burası benim için stres atma yeri, lütfen böyle deme. Hem ben derslerime gerçekten çalışıyorum. Onları aksatmayacağıma ve önceliğim yapacağıma söz veriyorum. Ama lütfen buraya gelmeme karşı çıkmayın."

Gülümsedim. Bu kafeyi gerçekten seviyordum. Samimi geliyordu.. Buradayken gerçekten stres atıyordum sanırım. Benim ardımdan Jaebum hyung da tebessüm etti. Önlüğünü omzuma astı.

"Bulaşıkları bana bırak, müşterilerle ilgilen biraz."

Göz kırpmasıyla elimdeki bulaşıkları koyup asker selamı verdim.

"Başüstüne komutanım."

Kıkırdayarak önlüğümü değiştim ve yeni gelen müşterilerin siparişlerini almak üzere yanlarına gittim.

***

Öğle arasında kitap işlerini halletmek için dışarı çıkmıştım. Aldığım kitapları eve bıraktıktan sonra tekrar kafeye ilerledim. İçeri girdiğimde müşteri havası veriyordum sanırım. Anın gazına gelerek manken edasıyla yürüdüm kafe içerisinde. Mark hyungun yanına vardığımda gözlüklerimi de havalı olduğunu düşündüğüm bir şekilde çıkardım.

 Mark hyungun yanına vardığımda gözlüklerimi de havalı olduğunu düşündüğüm bir şekilde çıkardım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bu ne hava Bambam bey?"

Mark hyungun kıkırdamasıyla ben de kıkırdadım.

"Ne o hyung? Beğenemedin mi?"

"Beğendim, beğendim de.."

Üstüme önlüğü fırlattı.

"Kafe dolu. Hadi iş başına."

"İkinci komutandan da emri aldık. Başüstüne."

Ceketimi çıkararak güzelce astım ve Mark hyungun verdiği önlüğü üstüme geçirdim. Kafeye döndüğümde ise gerçekten dolu olduğunu gördüm. Mark hyung bana gideceğim masaları anlatırken gözlerim bir çift gözle karşı karşıya gelmişti.

Kim.. Yugyeom?

Anlamsızca ona bakarken yandan bir gülüş atmıştı ve önüne dönmüştü. Ben de Mark hyunga döndüm.

I HATE YOU - YUGBAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin