"Yirmiiii
On dokuuuuz"Soo Bin bir önceki turdan sonra beni ve Yugyeom'u bırakmamış ve kendisinin ebe olacağını ve saklanmamız gerektiğini söylemişti. Onu kırmayıp sesimizi çıkarmamıştık. Gerçi Yugyeom bu durumdan bir hayli memnun gibiydi, ben ise hâlâ saşkındım. Soo Bin uzun süredir sayıyordu ve ben o sürede saklanmak yerine Mark hyunga ne olduğunu sormaya çalışıyordum. Yugyeom neden böyle yapmıştı?
Son 20 saniye kala oflayarak yanlarından ayrıldım. Mutfağa gidecektim ancak o sırada bir kol beni temizlik malzemelerini koyduğumuz o dar alana çekip kapıyı hızla kapattı. O anın etkisiyle tepki verecekken ağzımı kapayıp beni kapıya yaslayan Yugyeom'a baktım.
Kalbimi kontrol altına almaya çalışırken bana bakışları işimi zorlaştırıyordu. Dudaklarımdan elini usulca çekse de gözlerini gözlerimden bir an bile ayırmamıştı.
Gözleri bir okyanus gibiydi, beni sürüklüyordu ordan oraya. Gözleri beni çekiyordu en diplere, gittikçe kurtuluşum zorlaşıyordu.
Bir süre gözlerini inceleyedurdum. Ardından aklıma cuma gününün gelmesiyle kendime gelmeye çalıştım. Aynı zamanda Soo Bin'in sesi de beni kendime getirdi.
"Önüm, arkam, sağım, solum sobe. Saklanmayan ebee."
Şu durumda oyunu önemseyememiştim. Burada biraz daha dursam ona yenik düşecektim.
Kollarından hızlıca kurtulup kapıyı açmaya yeltendim ki kolumdan tutup tekrar kendine çevirdi beni."Gitme."
***
"Gitme mi? Peh. Hem geçen gün yaptıklarına bak hem de dediğine. Tam bir dengesiz herif."
"Jaebum dur kesme de anlatsın çocuk. Devam et BamBam."
"Sonra kısık sesle 'Bana bir şans veremez misin?' dedi. Ben de 'Ben sana şans verdim, sen onu çoktan kaybettin.' dedim."
"İyi demişsin, aferin."
Mark hyung, Jaebum hyunga göz devirirken güldüm.
"Seni incitmek istemedim dedi bana. Neden bu kadar samimi geliyor bilmiyorum ama o gözlerimin içine öyle bakınca tüm saçmalıkları yapabiliyorum. Tabii ona beni incittiğini belli etmedim. 'Beni incitmedin ancak sana şans verebilmem için gerçekten güvenimi kazanman gerek. Ve bu senin için kolay olmayabilir.' dedim. Gülümsedi ve elinden geleni yapacağını söyledi. Ancak Jungkook'un yanında olan Yugyeom'u dikkate almamam gerektiğini söyledi. Bir şey demedim. Neden öyle dediğine de anlam veremedim aslında."
"Boşuna çift karakterli demiyoruz ki."
"Yalnız yanındaki çocuk da güzelmiş."
Şaşkınlıkla Jaebum hyunga baktım ve göz kırptım.
"Oooo hyung?"
"Aman, sana da bir şey denilmiyor."
Mark ve Jaebum hyung gülerek bu durumu tartışırken orada olanları tekrar zihnimden geçiyordum.
Umarım Kim Yugyeom, umarım güvenimi kazanırsın. Çünkü bunu gerçekten istiyorum, sana inanmak istiyorum.
***
Pazartesi öğle teneffüsünde sıraya oturup bir şeyler karalarken yan taraftan Yugyeom'un fısıldayarak seslenmesiyle o yöne döndüm. Telefonuma bakmam için işaret yapıyordu sanırım. Baktığımda instagramdan bildirim gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I HATE YOU - YUGBAM
Fanfiction"Hoş geldin Kunpimook Bhuwakul, iyi anlaşacağımıza eminim."